Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Krizlerin sebebi

Krizlerin sebebi

Neden işlerimiz düzgün gitmiyor, problemler yumağında bocalayıp duruyoruz? Niçin fert, aile, toplum-sosyal ve siyasî hayatımızda krizsiz günler, seneler geçmiyor? Nasıl olur da, kriz üstüne kriz üreten “menfaat üzerine dönen canavar siyaset”in labirentlerinden kurtulamıyoruz? Neden bir türlü hak ve hürriyetlere dayalı bir anayasamız yok? Niçin 87 senedir devlet organlarının çoğu yerli yerine oturmamış?

Tek düşünceye dayalı, gönlümüze ve beynimize prangalar vuran müstebit eğitim sisteminde inim inim inlememiz ne zamana kadar sürecek?
Neden cafcaflı siyaset madrabazlarının sihirleyici sözleri, cerbezeli söylemleriyle zaman kaybediyoruz?
Neden deccalizmin kıskacından, boyunduruğundan kurtulamıyoruz?
Bunun tek bir sebebi olabilir: Hastalık için mütehassısına, problemleri çözmek için uzmana müracaat etmiyoruz.
Ne kendimizi, ne başkalarını kandıralım: Hazık/uzman bir doktor, hatta ekip; hastalıklarımızı teşhis edip, reçete yazıp tedavi etmedikten sonra problemler yumağında bocalamaya devam edeceğiz.
Palyatif, sun’î tedbirler hastalığı daha da arttırır, müzmin hale getirir.
“Menfaat üzerine dönen (günümüz) canavar siyaseti” işleri bütün bütün karıştırıyor, geriyor, manipule ediyor.
Firavuna karşı kurtuluş stratejisini kim geliştirebilir? Hz. Musa (as).
Nemruda karşı? Hz. İbrahim (as).
Deccalizme karşı stratejiyi, mücadele metotlarını kim ortaya koyabilir? Sahibüzzaman… Öyle ise, kâinatın yazılımı, programı olan Kur’ân’ı okuyan; Kur’ân’ın açılımı, mücessemi olan kâinat kitab-ı kebîrini okuyan; Resûlullah’ı (asm) ve Sünnet-i Seniyye’yi okuyan ve bunların penceresinden çağı okuyan Bediüzzaman’ı, Risâle-i Nur’u okumalıyız.
Risâle-i Nur reçetesini uygulamalıyız ki, problemlerimizi çözelim, hastalıklarımızı tedavi edebilelim. Evet, yol haritamızı Sahibüzzaman Bediüzzaman mı çiziyor, başkası mı, kendimiz mi?
Pusulamız Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin günümüzdeki en etkili tefsiri Risâle-i Nur mu?
Problemlerimizi kime göre çözüyoruz? İçtimaî ve siyasî problemlerimizin de Bediüzzaman’a göre çözümünü anlatmaya, yazmaya çalışıyoruz. Fakat, kimi zaman okutamıyor veya dinletemiyoruz.
Bu hâl karşısında ne yapmalıyız? Yazmaktan, anlatmaktan vaz mı geçelim? Hayır! Çünkü, bizim vazifemiz yalnızca anlatmaktır, tebliğdir, kabul ettirmek değildir. Bilâkis daha bir gayret ve hararetle anlatmaktır. Allah yoluna hikmetle, güzellikle anlatmanın yollarını bulmaktır.
Sivrisinek tantanası kesse, bal arısı demdemesini bozsa, yani her şey tam tersyüz olsa, ümidimizi yitirmemeli, aşk ve şevk ile anlatmaya devam etmeliyiz. Çünkü, bizim işimiz budur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi