Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Ve Erdoğan konuştu..

Ve Erdoğan konuştu..

Erdoğan Somali dedi. İsrail’in saldırgan politikalarından söz etti ve Filistin halkının meşru taleplerinden söz etti, BM’yi eleştirirken de İsrail’in imtiyazlı konumunu eleştirdi. Ve Kıbrıs’ta yaşananlar konusunda kararlı bir duruş sergiledi.. Ve tabii Suriye ve “Arap baharı” üzerinde durdu.. Filistin’e desteğimiz şartsız bir destek dedi. Suriye’yi bir defa daha uyardı ve Arap dünyasındaki, özgürlük, adalet isteyen, diktatörlüklere hayır diyen halkın taleplerinin arkasında durduklarını söyledi.
Ve uzun uzun alkışlandı Erdoğan’ın konuşması..
Erdoğan BM’yi de eleştirdi ve birçok konuda yapması gereken şeyleri yapmadığını ve İsrail konusunda pasif kalınmasını da eleştirdi.. Eğer İsrail’in yerinde bir başka ülke olsa ve Filistin’e yapılanların aynısı yapılsaydı, herhalde İsrail’e çok ağır yaptırımlar uygulanırdı. Erdoğan bunun altını çizdi.
Belki söyleyecek daha çok şeydi vardı ama, süre sınırlı idi ve çok şey söyleyip hiçbir şey yapmamaktansa, az şey söyleyip, söylenen şeylerin ısrarlı takipçisi olmak daha önemli gibi gelmiş olmalı ki, daha sınırlı bir gündemle çıktı kürsüye. Ses tonu iyi idi. Duygusal bir girişten sonra, vicdanı sorgulamasının ardından, İsrail konusunda daha sert bir ses tonu ile, kararlı bir şekilde tavrını ortaya koydu..
Erdoğan hafta sonu Türkiye’ye dönene kadar kendini Newyork’ta yoğun bir gündem bekliyor.. Döndükten sonra da aynı yoğunluk artarak devam edeceğe benziyor..
BM’deki genel hava, geçen yılların aksine ABD ve AB’nin estirdiği hava değil.. İslam dünyası gündemin tam merkezinde bu defa.. Afganistan, Irak, petrol, Arap dünyası, Arap baharı, terör, Afrika, Türkiye, Balkanlar, Kafkasya, İran, hatta AB, NATO hangi kapıyı çalsanız orada İslam var ve bu gündemin kilit ülkesi Türkiye.. Arap ülkelerinde yaşanan olayların atanmamış ve seçilmemiş sözcüsü Türkiye.. Arap dünyasındaki gelişmelerden söz edecekseniz Türkiye olmadan bu konuyu konuşamazsınız.. İran’dan söz edecekseniz yine öyle. Filistin ve İsrail ya da Kıbrıs’tan söz edecekseniz de..
Türkiye, İngiltere’den başlayıp Endonezya’ya kadar uzayan bir bölgede adından en çok söz edilen ülke artık.. “Tarihin sonu” diyorlardı, o “son” bir bakıma kendileri için geldi..
Soros bir kehanette bulunuyor. Euro bölgesinde en az 3 ülke batacak..
Yunanistan zaten battı batıyor. Sıradaki İtalya mı, İspanya mı ya da Belçika mı?
İngiltere’nin hali çok mu iyi sanki. Ya da euro dışında doların patronu ABD ne durumda..
Türkiye de dünyada öyle bir rol üstlendi ki, bundan geri duramaz ve bu ağır sorumluluğun üstesinden gelmek zorunda. Aksi halde bunun altında eziliriz..
Beklenti çok yüksek.. Hal böyle olunca bu konuda her şeyi iktidardan beklemek doğru değil.. Onun için iş dünyasının, STK’ların kendilerine yeni roller üstlenmeleri gerekiyor..
Ve tabii Meclis’in daha yoğun çalışması gerekiyor. Bakalım ekimde Meclis açılırken neler yaşanacak.. BDP’liler yine sorun çıkaracaklar mı? 29 Ekim’de yine resepsiyon krizi yaşanacak mı?
Bu noktada kesinlikle Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var.. Bu çalışmaların nasıl gelişeceğini hep birlikte göreceğiz.
Türkiye’nin bir an evvel şu terör ve darbe tehdidi belasından kurtulması gerek. Bana kalırsa bu ikisi zaten kan kardeşi..
Bu anlamda Türkiye’nin ciddi bir muhalefete de ihtiyacı var. CHP ve MHP’nin bu yeni durumu anlamaları zor görülüyor.. Erdoğan’ın en büyük talihsizliğinden biri de, ciddi bir muhalefete sahip olamaması..
Merak ediyorum bakalım Erdoğan’ın dönüşünde Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ne diyecek? Her halde bazı gerçekleri en son onlar anlayacak..
Gelinen noktada, özellikle Gül’ün Almanya teması sırasında söylediği sözler, umarım artık AB’nin sesini biraz kısacaktır.. Gül’ün “Bakalım Türk halkı AB’ye girmek istiyor mu” sözü önemli. AB Türkiye için vazgeçilmez değil, batılılar kendilerine şunu sorsunlar; “Türkiye sizin için vazgeçilebilir mi?” O zaman bu kadar nazın âşık usandırdığını da görmek gerek. Ve artık Türkiye “Batılılaşma baskısı”ndan kurtuldu.. Kendine bir özgüven geldi. Batının kapısında kabul edilmeyi bekleyen bir Türkiye yok artık. Türkiye batının, o ucuz asker deposu, sıçrama tahtası, savaş paratöneri, ucuz pazarı olmak istemiyor..
Yeni bir dönem başlıyor.. Gelecek günler geçen günleri aratmayacak artık umarım.
Selâm ve dua ile.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi