Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Çare kendimiz olabilmek ve kalabilmek

Çare kendimiz olabilmek ve kalabilmek

Ne olduğumuz konusunda bizde bir kararsızlık var ise Batılıların bizi biz olarak kabul etmesini beklemek doğru olur mu? Yıllardan beri bu ülke insanına hedef Batı olarak gösterilmiş, Batı medeniyeti ideal olarak sunulmuştur. Bu sunuş tabandan gelen bir talebe dayanmıyor, ülkemizde şu ya da bu şekilde yönetimde etkili olan Batıcıların tepeden inme dayatması ile ortaya çıkıyordu. Bu dayatma giderek toplum kesimlerinde etkili olmuş ve netice itibariyle ortaya kendi kimliğinden külliyen kopmamış, hedef olarak gösterilen kimlik de vücuda uymamış ortaya ne olduğu belirsiz bir toplum çıkmıştır. Kısacası kendini net bir şekilde tarif edemeyen toplumların sağa sola çekilmesi kolaylaşmıştır.

Elbette bu duruma gelişin çeşitli tarihi ve sosyal sebepleri vardır. En önemli sebep toplum olarak geri kalmışlık ve sorunlarımızın sebebi İslam'a dayandırılmış, sürekli olarak İslam aleyhine kampanyalar yürütülmüştür. Ülkemizde ve İslam dünyasında İslam'a karşı kampanyalar yürütülürken bu kampanyalarla ideal toplum olarak gösterilen Hristiyan dünyasında dine dönüş hareketleri giderek hız kazanmıştır. Hâlâ kiliselerin Batı toplumları üzerinde önemli bir tesiri vardır. Hatta dokunulmazlıkları vardır. Söz gelimi ülkemizde İslam'a karşı kampanya yürütmeye cesaret edebilen çevreler Hristiyanlık ve var olan Kilislerin üst yöneticileri konusunda seslerini çıkaramaz durumdadırlar. Bunu söylerken elbette bu ülkede Hristiyanlara karşı bir kampanya yürütülsün diyor değilim. Sadece Müslümanların kendi ülkelerinde yıllardan beri itilip kakılmalarındaki çelişkiye dikkat çekmek istiyorum. Bilmem şu kadar yıldan beri Batı'ya bir diğer ifadeyle Hristiyan dünyasına benzemeye çalıştıkta kendimizi onlara kabul ettirebildik mi? Hristiyan dünyasının İslam düşmanlığı son buldu mu? Bu soruya evet demek mümkün mü? Aksine yüzyıllardan beri devam edip gelen Müslüman ve İslam düşmanlığı artarak sürüyor.

Bu tespitlerin arkasından ortaya çıkan durumu değerlendirmekte yarar var.

Kimlik bunalımına giren toplumlar arada kaynayıp gitmektedirler. Yani biz biz olarak kalabilmiş ve kimliğimizi yitirmeden dünya üzerindeki yarışımızı sürdürebilmiş olsaydık bugünkü durumdan daha kötü bir noktada olmazdık diye düşünüyorum. Hiçbir şey elde etmemiş olsak bile en azından kimliğimizi ve kişiliğimizi korumuş olurduk.

Söz gelimi laiklik konusunda bizimle hiçbir ilgisi olmayan, Müslüman bir toplumun laiklik diye bir sorunu yokken Batıya benzeme ve Batıyı taklit etme uğruna bugün laik bir toplum oluşturmaya çalışıyor, bu elbise bedenimize uymayınca da kendimize göre bir takım yorumlar ve tarifler getirmeye kalkışıyoruz. İslam toplumunun aslında laiklik diye bir meselesi olmaması gerekir. Çünkü, İslam ülkelerinin bin yılı aşkın bir süreden beri gayrimüslimlerle ilişkileri net bir şekilde bellidir ve İslam ülkelerinde farklı inanç sahiplerine baskı söz konusu olmamıştır. Çünkü buna inancımızda izin vermemektedir. Öyle olsaydı yüzyıllar boyunca Müslümanların yönetiminde kalmış topraklarda ne Hristiyanlık ne de Hristiyanlığa ait eserlerin kalmaması gerekirdi. Yani laiklik bazılarının tarif ettiği gibi devletin farklı inanç mensuplarının inançlarını istedikleri gibi yaşama imkanı sağlaması ise bunun için Batıyı örnek almamıza gerek yoktu. Bu konuda örnek alması gereken Müslümanlar değil, Hristiyan dünyasıdır. Ne var ki öylesine kültür emperyalizminin saldırısına maruz kaldık ki savunma konumuna sürüklendik. Bizim sizden gelecek kavramlara ihtiyacımız yok diyebilmek için kimlik zedelenmesine uğramamamız gerekiyordu. Ne yazık ki bu zedelenme dışarıdakilerden ziyade içimizdeki Batı'nın azat kabul etmez kölelerinin öncülüğünde geliştirildi. Kimbilir belki de bu tiplerin bir çoğu gizli Hristiyandı, orasını da bilemiyoruz. Çünkü bu toplumu açıktan olmasa bile dolaylı yollardan Hristiyanlaştırma çabalarının gündeme geldiğini hatta anayasaya toplumun dininin Hristiyanlık olduğunun yazılması bile teklif edilebilmiştir.

Bu bakımdan aslında İslam dünyasının kendi değerlerine dönmesi ve sahiplenmesi, sahiplenmenin de ötesinde kimliğini yeniden kendi değerleri üzerine bina etmesi gerekiyor. Hristiyan dünyaya şu ya da bu sebeple şirin görünebilmek için "Biz de sizdeniz" anlamına gelebilecek bir takım tavizlerden vazgeçmek gerekiyor. Gelinen noktada yüz yılı aşkın bir zamandan beri onlara benzeme çabalarımıza rağmen hâlâ Hristiyan dünyanın tek düşmanı İslam ve Müslümanlardır. Bunu görebilmek için günlük haberleri biraz dikkatlice okumak yeterlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi