Mehmet Emin Genç

Mehmet Emin Genç

Hacc bütün bir insanlığın kıyamıdır

Hacc bütün bir insanlığın kıyamıdır

Yüce Mevlamız Kur’n-ı Azimü-ş Şanında Haccı bütün bir insanlık için kıyam yeri yaptığını Maide suresi, 97. Ayeti Kerimesinde şöyle bildirmektedir. “Allah Kâbe’yi insanlar için bir Kıyam yeri ve kıyam işareti yapmıştır…” Dolayısıyla Hacc meselesine bence her şeydaen önce bu zaviyeden başlayarak bakmak bizi daha doğru bir neticeye ulaştıracaktır. Buradan başladığımızda da “Kıyam” meselesi önplana çıkmaktadır. Kıyamı kavramadan Haccın devamında gelen esas ve usullerin mahiyetini kavramak zorlaşacaktır. Hatta her şeyin başı “kıyamdır” dersek abartmış olmayız galiba.

Kıyam aynı zamanda namazın farzlarından olduğu ve daha sıkça burada kullanıldığı için hepimizin dimağında bir manaya tekabül eder. Bu da daha çok ayakta durmak olarak bilinir genelde. İyi ama ayakta durabilmek için öncelikle ayağa kalkmak yani kıyama yönelmek gerekmezmi? İnsan ayağa kalkmadan ya oturuyor, ya da yatıyor yani uzun oturuyordur. Yatanın kıyam edebilmesi için de önce silkelenip oturma pozisyonuna varması, daha sonra da ciddi bir hamle yaparak ayağa kalkması yani kıyam durumuna gelmesi icab eder. Bütün bu merhaleler bir zorunluluk veyahutta bir ihtiyaç durumunda gerçekleşebilir. Yani ya kendiliğinizden kıyam edeceksiniz, ya da birisi sizi kaldırarak kıyam ettirecek. Hacdaki kıyam ise hiç kuşkusuz mecazi olan kıyamdır. Yani ruhen, vicdanen ve kalben kıyam etmek gerekmektedir. Kalben, Ruhen ve Vicdanen kıyam edemeyenlerin, doğru yolda mesafe kat etmeleri pek düşünülemez. İnsanoğlunun istikametini bulmada kendiliğinden kıyam ederek doğrulması istisna, bir başkası tarafından uyarılarak sulh-u salaha ermesi ise genel kaidedir. Yani istikamete ulaşmak için, kıyam edebilmek için bazı uyarıcı sebepler gerekir. Peki, bu sebepler nelerdir ki Mevla’mız Kabeyi, dolayısıyla Haccı ve Umreyi bir “Kıyam” yeri addetmektedir?

Kanımca bu sorunun cevabı yine kendi içinde saklanmıştır. Kıyam vesilesi olan yerlere dikkatle bakılır, yapılacak işlemler özenle tekrar tekrar gözden geçirilirse, kendi içinde saklı olduğunu düşündüğümüz cevaba kolayca ulaşmak mümkün olacaktır alimallah. Kâbe “Kıyam yeri” ise, bizde bu yolculuğa ta başlarken ondaki muhtemel hikmetleri ve sebepleri titizce aramalıyız. Kabenin “Kıyam” yeri olmasının muhtemel sebep ve hikmetler şunlar olabilir Allah-u âlem:
1-Yolculuğa başlamadan önce, insanlardan helallik istenmesi, varsa borçların ödenmesi.
2-Haccın veya Umrenin bir ölüm provası olduğunu hatırdan çıkarmadan öylece hazırlık yapılması.
3-Mahşerin giysisi olan İhramımıza daha ölmeden önce, ölmüş gibi kefen yerine bürünülmesi.
4-“Gidip gelmemek, gelip bulmamak var” atasözü gereği olarak kırılan kalplerin tamir edilmesi.
5-Uzun ve manalı bir yolculuğa çıkılırken, orada gerekecek azığın önceden tedarik edilmesi.
6-Tekbir, Selavat ve Telbiyelerle yola düşülmesi ve her fırsatta bunların tekrar edilmesi.
7-Kabir kapısı mesabesindeki Mikat sınırlarından geçerken azami dikkatle ve kefenle geçilmesi.
8-Yaya veya binekler üzerinde yapılan bu mahşer yolculuğunda kalbin bütün kirlerden temizlenmesi.
9-Her işine, recmedilmiş şeytanın şerrinden Allaha sığınarak, ihlâs ve samimiyetle başlanması.
10-Haccın ve Umrenin ihramı, ölümünse kefenini giyince aklın ve bilincin daha kesifleşmesi.
11-Kabeyi ilk görünce ihlâsla yapılan bütün duaların mutlak kabul edileceğinin müjdelenmesi.
12-Hz. Muhammed (sav) Efendimizin ömrünün bir bölümünü geçirdiği topraklarda bulunulması.
13-Pek çok Peygamberin yaşadığını yaşama, yaptığını yapma imkânına kavuşulduğu bilinci.
14-Allahın yeryüzündeki sağ eli olduğu müjdelenen Hacer-ül Esvede istilamla yaklaşılması.
15-Dünya kurulalı tavaf edilen Allahın evinin tavaf edilmesiyle, insanlık sünnetine ittiba edilmesi.
16-Hicr-i İsmail’de bulunma şerefi, Kâbe’nin örtüsüne sarılarak gerçek bir tövbe yapılabilmesi.
17-Ömrünce çok ağır imtihanlara tabi olan Hz. İbrahim’in (as) makamı ardında namaza durulması.
18-Cennet suyu olan Zemzemden bu dünyada kana kana içebilme fırsatının bahşedilmiş olması.
19-Hz. Hacer annemizin ismail’i için duyduğu telaşın, Safa ve Merve arasında yaşanması.
20-Hacc Arafattır buyrulan, Hz. Adem ve Hz. Havva’nın tövbelerinin kabul mekanında bulunulması.
21-Şuur ve bilincin zirveye çıktığı Meş’ar mevkiinde, müzdelife vadisinde hesapların gözden geçirilmesi.
22-Şeytanlar taşlanarak ve ardından kurbanlar kesilerek Yaratıcıya en büyük münacatın yapılması.
23-Ayrılık hasretiyle yeniden Kâbe’yle buluşulması ve de mahzun bir şekilde vedalaşılması.
24-Medine’de Kabri ziyaret edilen Peygambere selam verilmesi ve huzurunda dua edilmesi.
25-Minberle kabrin arasında, dünyada iken Cennet bahçelerinin kokusunun alınması.
26-Mekke’de ve Medine’de nice güzel ziyaretlerin yapılarak derinden tefekküre dalınması.
27-Bilenerek ve bilinçlenerek yeniden sevdiklerinle kucaklaşılması.

Değerli dostlar, bu saymaya çalıştığım özetin özeti mesabesindeki notları yaşayan kardeşlerimizin ruhlarını, kalplerini ve vicdanlarını “Kıyam” ettirememesi diye bir durum söz konusu olabilirmi? Haccın ve Umrenin kişiyi günahlardan temizlemesi, bilinç ve şuura erdirmesi ve de hayatla ölümün yakınlığının hissedilmesi bundan başka neyle mümkün olabilir söylermisiniz? Bu vazifeleri yapar gibi görünmek yeterli değildir. Gerekli gıdanın oralardan temin edilebilmesi için okuyarak ve rehber hocalara sorarak işin künhüne varmadan sarf edilen emek, korkarım ki heba olmuştur.

Bu duygu ve düşüncelerle, Hacca giden bütün kardeş, abla ve ağabeylere mebrur birer Hacc diliyor, ruhen ve bedenen “Kıyam” edebilenlerden olmalarını can-ı gönülden arzu ediyorum. Döndüklerinde bize anlattıklarından, nasıl bir seyahat yaptıkları anlaşılacaktır. Onları dikkatle dinleyin.

Esselamu aleyküm, ve rahmetullah ve berekatühü ebeden daima inşallah…




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Emin Genç Arşivi