Engin Ardıç

Engin Ardıç

Mahalle olmayınca baskısı da olmaz

Mahalle olmayınca baskısı da olmaz

Söyleyin bakalım, "nikâhsız bir birliktelikten" doğmuş olmak hoşunuza gider miydi? Türkçe'ye tercüme edelim: Piç olmak ister miydiniz?
Ve de doğar doğmaz yabancı bir aileye evlatlık verilmek, yani bırakılmak, terkedilmek, sokağa değilse bile...
Sizi evlat edinen ailenin Hagopyan soyadını taşıması ne kadar "kanınıza dokunurdu" acaba? Gerçek babanızın adı Abdülfettah.
Peki "üniversite birinci sınıftan terk" sıfatı sizde nasıl bir duygu yaratırdı acaba?
Mahallenizden gelecek baskıyı da ben size aktarayım:
"Önce diploma!..."
"Peki askerlik ne olacak?"
"Bari bir işe girsen de bize yük olmasan evladım..."
"Helal süt emmiş bir aile kızı bulsak da şu çocuğun başını bir an önce bağlasak..."
Hayatınızı bir süre boş Coca-Cola şişesi satarak kazanmaya çalışmak sizi yıpratır mıydı?
"Aç kalmaktan, budala kalmaktan" mutlu olur muydunuz?
Babanızın, içinde teknoloji harikaları yaratacağınız bir garajı var mıydı? Garajı bırakın, babanızın arabası var mıydı, kapının önüne çekseniz de olur?
Uyuşturucu kullansanız, ihtida edip Budist olsanız nasıl bir tepki görürdünüz ve bunu nasıl göğüslerdiniz?
Kendi kurduğunuz şirketten kovulmak yaşama sevincinizi söndürür müydü canlandırır mıydı?
Milyarlarca dolara sahip olarak 56 yaşınızda mı ölmek isterdiniz, üç-beş bin dolarla 86 yaşınızda mı?
Haaa, demek ki, bizden bir Steve Jobs çıkabilemez kardeşim.
Efsaneye göre, tanrılar Yunan cengâveri Ahilleus'a doğduğu zaman sormuşlar, "kısa ama parlak bir yaşam mı istersin, uzun ve huzurlu ama sıradan bir ömür mü?"
Ahilleus birincisini tercih etmiş.
Yirmi altı yaşında ölmüş, üç bin beş yüz yıldır bütün dünya onu tanıyor.
Biz ikincisini seçeriz.
Ve de kaybolur gideriz sıradanlığın rahat ve dipsiz denizlerinde...
Üniversitenin birinci sınıfından ayrılsam babamın yüreğine iner, anam da sütünü helal etmezdi. Dünyayı misli görülmemiş makineler icat ederek değiştirmektense sosyalist devrim yoluyla değiştirmeyi özleyecek kadar da ham hışırdım.
Zarar yok, şu anda 59 yaşımdayım, Steve Jobs'a şimdilik üç yıl taktım.
Dünyayı değiştiremedim ama birçok Türk'ün kafasını değiştirdim. Bununla avunurum.
Ne yapalım, bizler "otobüsü kaçırmış bir milletin" çocuklarıyız. Herifçioğlu otobüsü yapıyor, biz de koşarak yakalayıp kapısına tutunduk diye seviniyoruz. Henüz içine geçip oturamasak bile yürüyenlere bakıp teselli buluyoruz.
Jobs ha?... Evet, jobs, yani işler... Onlar büyük harfle "Jobs" çıkarırlar, biz önce küçük harfle "jobs" meselesini çözelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi