Hasan Aksay

Hasan Aksay

Depremin düşündürdüğü ve düşündürmesi gerekenler

Depremin düşündürdüğü ve düşündürmesi gerekenler

24 Kasım 1976 Van depremi. Merkez üssü Muradiye, Çaldıran bucağı 7,3’lük bir deprem. 3840 kardeşimiz, insanımız vefat etmişti. Hükümetimiz, kurtarma ve yardım organizasyonu için Devlet Bakanı olarak beni görevlendirmişti.

Bu acıyı, felaketin ortasında, on gün ameliyattaki doktor gibi yaşadım. İslam kardeşliği inancıyla bu felaket ve feryatlar içinde çare aramak ne haldir bilir misiniz diyemem. Çünkü bugün de aynı acıyı öylesine duydu ki bütün gönüller Van’a aktı.

İslam kardeşliğinin, vicdan sahibi olmanın eşsiz tecellisi.

Bu duygularla vefat etmişlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.

O günün imkanları dardı. Yetersiz yollar, yarılmış, kaymış. Helikopter yoktu. Şimdi ambulans helikopterler. Ne kadar az şükrediyoruz. Hem, “Şehir yenilenmekte, TOKİ dünya markası” diyor, hem “Hiçbir şey yok” diye dövünüyoruz.

4226 kurtarma uzmanı... 8 uçak çadır taşıyor. Köpekler. Ve en mühimi, her felakette kurbanlar, zekatlar ve Anadolu’nun imanlı insanlarından oluşan kurtarma ekipleri, yeryüzü doktorları gibi yardımlarıyla öncü milletimizin, bir ilgi ve duyarlılık merkezi haline gelmesiydi.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı koşup geliyor, Suudi Arabistan “50 milyon dolar” diyor; Bosna’da gıyabi cenaze namazı. Hükümet başarılı. Dünya acımızı paylaşıyor. Basit bir kongrede yüz eksik yapan partiler, eksik arayıp depremin azametine körleşmemeli.

Daha büyük gayretle çalışmamız, yapılara önem vermemiz konusunda güzel yazılar yazıldı. Değerli tahlil ve ikaz yapanlardan Allah razı olsun.

Bu araya iki yanlış giriyor:

1) Böylesi büyük felaketten alınacak çok ibret olmalı. Tek çürük yapı değil.

2) Vahşetin, yanlışın ikazı önemli. Vicdanlara seslenmek mutlak bir sorumluluk. Bütün Anadolu, hükümet, insanlık vicdanı ayaklanmış hâlâ Zerdüşt siyaseti inkarı ve mayın vahşetine devam. Duyurulmalı ama tartışma değeriyle değil.

Zelzele büyük felaket. Her şeyden önce, “Bu dünya fani. Düşmanlığa, hırsa değmez” diyor. İman, edep, haya, ahlak başta, tüm değerlerimizi, hayatımızı gözden geçirme fırsatıdır. Taziye ve yardım için koşup gelenlerin gelmesi insanlıktır.

Ama bölge milletvekilinin, hem de arkadaşlarının kimi İsviçre’de, şurda-burda dolaşırken, yüreği yanarak felakete koşanlara, “Elbette geleceksiniz” diye basın toplantısıyla hakarete kalkışması acı bir edep noksanlığıdır.

Bu gibi hallerden, aileyi yıkan depremlerden, protesto diye sokakları vitrinleri depremden beter tahrip eden, araba kundaklayan vahşetten; ırkçılıkla milleti parçalama hıyanetlerine kadar felaketlere, yıkıntıyla sarsılmadan bu felaket aynasında bakmalı ve tedbir oluşturmalıyız.

Çare açık. Prof. Dr. annenin hukuk öğrencisi kızı, annesini öldürüp, “Öldürdüler!” diye, sahte gözyaşları döküyor.

Sevgilisini doğrayıp, poşetleyip çöp kutusuna atıyor. PKK, şehit kanıyla besleniyor. D.Ü. öğrencisi İstanbullu kızımız Deniz Gökçenlik, namaz ve rüyasının arkasından otostop ile yollara düşüp Erciş’te insan kurtarıyor.

Çukurca şehidi 24 askerden biri olan Mesut Cengiz’in evi figanda. Gazetedeki resminde sakalında gözyaşı damlası olan acılı baba, taziyeye gelen komutana, “Oğlumun kantine falan bir borcu varsa ödesek” diyor. İşte İslam bu! Zerdüştlüğün insanlığa sunacak neyi var?

Önce ahlak ve maneviyat. İki cihan saadeti yalnız İslam’da.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi