Serdar Arseven

Serdar Arseven

Teklif gelirse çalışırım!..

Teklif gelirse çalışırım!..

Hafta sonunda Gazi Üniversitesi’nden bir grup gençle sohbet toplantımız vardı, bugün de kısmetse Eskişehir’de olacağız...

Yine bir grup üniversite öğrencisi...

Yitik gençler!..



Ben böyle diyorum; “yitik”, zira gördüklerimin en az yüzde sekseni boşa kürek çekiyor...

Bakın ne?..

“Hem okuyup hem çalışanlarınız lütfen el kaldırsın” dedim...

Beşte biri bulmadı çalışan oranı...

“Çalışmayanlar” dedim;

“Niçin çalışmazlar?...”

Muhtelif cevaplar geldi:

-İş mi var?..

-Zaman mı var?..

-Teklif mi var?..



Birisi bu kardeşlerime iş verecek, zaman verecek, teklif sunacak...

Oh ne alâ!..



Bana sordular:

-Siz üniversite okurken çalışır mıydınız?..

-Elbette.

-Nasıl iş buldunuz?..

-Yıl 87, Güneş gazetesinde ücretsiz işe başladım. Birkaç ay maaş vermediler. Sonra ‘Bunda iş var’ dediler ve maaş verdiler!.. Teklif gelmesini beklemedim, kendim gittim... Cuma dergisinden de teklif gelmemişti, ben gittim önce Hasan Maden, sonra Mustafa Karahasanoğlu Ağabey’i buldum... Sonra Türkiye’den Tercüman’dan teklif geldi, Beyaz TV’den geldi vesaire...



-Sizin zamanınız başkaymış abi... Şimdi kapıdan içeri almazlar!..

-Denediniz mi?..

-Denemedim ama... Deneyenler böyle diyor!..



O diyor, bu diyor!..

O bunu söylüyor, bu şunu söylüyor...

Sonuç:

“Kahrolsun sistem!..”

Hayır, hiçbir sistem “iş” vermez, “hazır” olanı sunmaz...

Güneş herkes için doğar, ondan bazıları faydalanır...



Sordum:

“Üniversite ne?..”

Dedi ki biri:

“Kısa dönem askerlik yapmak için gidilen bir yer!..”

Güldüm...

Diğeri:

“Harç karşılığı gidilen ve yüzde 70 devam mecburiyeti olan bir Çilehane...”

Öteki:

“Bir önceki sınavla girilen ve bir sonraki sınava hazırlayan bir mekan..”

Sonuncusu:

“Devletin işsiz sayısını olduğundan az göstermek için kullandığı sanal aygıt!..”

Sordum:

“Ya siz nesiniz?..”

Dedi ki biri:

“Kurban!”

Yine sordum:

“En fazla ne gibi konularla ilgilenirsiniz?..”

Bir ikisi müzikten bahsetti, basket oynayan bir kişi, ‘kitap okumayı severim’ dedi ama “Son okuduğunuz kitap?” sorusuna “Öteki Kuram” karşılığını verdi...



Gördüm ki, bu gençlerin hiçbiri bizdeki “üniversite”ye zerre saygı göstermiyor...

Peki üniversiteye niçin gidiyor?..

“İş için!..”

Üniversite iş mi verir?..

Ya da üniversitenin anlamı bu mudur?..

Yanılgı buradan başlıyor...

Üniversite iş veren değildir, üniversite kabiliyetlerin bilimsel ortamda değerlendirilme alanıdır!..

Daha üniversite aşamasında “Teklif gelirse çalışırım” ya da “İş aramak için gitsem ne olacak ki?..”

Veya...

“Bizim peder şimdilik ses etmiyor... Parayı keserse düşünürüz” anlayışındaki bir genç, bu kafayı değiştirmedikçe çok ama çok zorlanacaktır...

Devlet imkanları tükeniyor; ne varsa özel sektörde var...

Özel sektör de diplomadan ziyade “iş”e bakıyor...



Her gittiğim yerde naçizane tavsiyede bulunmaya çalışıyorum:

“Okulu beş senede, yedi senede bitirseniz de olur!..

Akademisyen olmak gibi bir idealiniz yoksa, 80 değil de 60 alsanız da olur...

Gidin, en kötüsünden bir çay ocağında işe başlayın!..

Okul, hayatın gerçeklerinden bir süreliğine kaçmaya yarar sığınağınız olmasın!..

Üniversitede fazla vakit geçirmeyin!..

Hayata dalın, hayat size dalmadan!..”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi