Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bu gidiş nereye?

Bu gidiş nereye?

Euro çökerse AB dağılır mı? AB dağılırsa batılı ülkeler birbirine girer mi?

Rusya, Letonya, Litvanya, Estonya’ya doğru genişlemeye kalkarsa Türki Cumhuriyetlerde ve Karadeniz sahilindeki ülkelere karşı Rusya’nın askeri bir harekatı olabilir mi?

Cevabını arayan o kadar çok soru var ki. Ne olacak bu İran’ın, Afganistan’ın hali?

Ne olacak bu körfez ülkelerinin hali, ne olacak bu Suudi Arabistan’ın hali?

Ne olacak Sudan’ın hali, ne olacak Somali’nin hali, ne olacak Pakistan’ın hali?

Ne olacak Suriye’nin, Yemen’in hali, Filistin’in hali, İsrail’in geleceği, Kudüs’ün geleceği ne olacak?

“Arap baharı”nın akıbeti ne olacak? Bu soruların cevabını bilen var mı?

Bu soruları daha da artırmak mümkün?

ABD ekonomisinin, doların geleceği ne olacak?

Mahalle kahvehanesinde oturup bu sorunlara çözüm üretir gibi ahkam kesmek kolay..

Sonucu merak edenlerin yapacak işleri yok. Sürece müdahale etmek isteyen var mı, ona bakmak gerek.

Mesela “Arap baharını “bizimkiler” başlatmışsa, biz sahip çıkmazsak ve onlar da yanlış yaparsa, bu işin sonu hüsran olabilir.. Bu olayı “bizimkiler” başlatmış olsa bile “ötekiler” ipleri ellerine geçirmek için çalışıyorlardır herhalde. En azından “bakalım ne olacak, bu işin sonu nereye varacak” diye beklemiyorlardır.

Ya da bu işleri Amerika, İngiltere, Masonlar, komünistler, Rusya, Yahudiler filan başlatmışsa bile, eğer bizimkiler akıllı davranır ve biz de üzerimize düşeni yaparsak, gelişmeler bizim lehimize olabilir.

Çünkü, Allah dilerse, kafirleri bile dinine hizmet ettirebilir.. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir..

“Birileri” Müslümanları, basit, kendi başına hiçbir şey yapamayan, ama her zaman birilerinin oyununa gelen kişilermiş gibi görüyor. “Ötekiler”i akıllı, organize, bilgili ve her taşın altından çıkan birileri gibi görüyorlar.. Bu, açık bir aşağılık kompleksi. Bu, psikolojik bir teslimiyet ideolojisi..

Birilerine göre “bizimkiler” batılıların kapı kulu.. ABD ya da AB, ya da Masonlar ne derse onu yapmaya hazır.. Biyonik robot, ya da ucuz bir kukla.. Her söyleneni hemen yapan, Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan, kafalarını batıya kiralamış insanlar..

Bunlarla efendileri arasındaki ilişki, “bizimkiler”in karısı ve çocukları ile ilişkilerindeki sadakattan daha derin ve sorunsuz.. Oysa biz gelecek günlerin neye gebe olduğunu bilmiyoruz.

Mesela, şu Arap baharında her şey doğru olup, erken bir gelecekte her şey tersine de dönebilir.. Kimin gelecek garantisi var? Her şey yanlış giderken, olaylar bu insanları doğru bir istikamete de yöneltebilir..

Sonuç ne olursa olsun, bu süreçlerde, iyiden, doğrudan, güzelden yana hareket edenler felaha ulaşacaklardır. Sonuç ne olursa olsun, yanlış yapanlar da cezalarını göreceklerdir..

Aslında biz hepimiz önce kendi içimize baksak, kendi sorumluluklarımızı öne çıkartsak ne iyi ederiz. Başkalarının gözünde çöp ararken, çoğu kez kendi gözümüzdeki merteği fark etmeyebiliyoruz. Onun için biraz “tearüf”, moda tabiri ile “empati” yapmamız gerekiyor. Biraz hüsnü zan etmeyi öğrensek, ön yargılarımızdan kurtulabilsek, ihtiraslarımız, öfkemiz gözümüzü kör etmese gerçekleri anlamakta daha başarılı olabiliriz.

“Ne olacak bu gidişin sonu” yerine, “bu süreçte benim ne yapmam gerek” sorusunu sormaya başladığımız zaman çözüme daha yakın olacağız.. Yoksa bu soruların sağlıklı bir cevabı yok. Bu üslubla sorulan soruların cevabını kahinler ya da falcılar bize söyleyebilir.. Bu arada yine hatırlatayım; şeytanın varlığı günah işlememizin bahanesi değildir, olamaz.

Kurtarıcı lider yok.. Herkes için ancak yaptığının karşılığı vardır.. Bir de “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım!” diye sormamız gerek. Biz kendimiz değiştirmeden Allah’ın bizi değiştirmeyeceğini de bilmemiz gerek..

Bazan da Allah, servet ve iktidarı ülkeler ve halklar arasında evirir-çevirir..

Hep söylüyorum, gene söyleyeceğim: Bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir. “Şöyle olmasaydı / ya da olsaydı, bu böyle olurdu / ya da olmazdı” şeklindeki geçmişe dönük ihtimal hesaplarının züğürt tesellisi kadar bile bir kıymeti harbiyesi, ciddiyeti de yok.. Bu adamların ham hayallerine ciddi bir açıklama getirme çabaları ile de vakit geçirmenin bir anlamı olduğunu sanmıyorum.

Son bir söz: Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez. Biz kendimizi değiştirmedikçe, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.

Şimdi düşünme, safları sıklaştırma ve sorumluluk üstlenme zamanıdır. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi