Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Yeşil Kart uygulamasında yeni dönem!.

Yeşil Kart uygulamasında yeni dönem!.

Yeşil Kart uygulamasında yaşanan aksaklıklara, daha doğrusu zengin konumunda olan bazı kimselerin Yeşil Kart sahibi olduklarına bu köşede geçmişte dikkat çekmiştim. Hatta Kurban Bayramlarında çifter kurban keserken devletten Yeşil Kart alarak sağlık hizmetlerinden bedavadan yararlanmanın yolunu bulmuş olanları biliyoruz.

Peki bu durum önlenemez miydi? Yani Yeşil Kart uygulamasına son vermeden sadece gerçek ihtiyaç sahiplerine verilip diğerleri iptal edilerek sistem sürdürülemez miydi?

Öyle anlaşılıyor ki bu hususta devlet çaresiz kalmış ve mevcut sistemin yerine yeni bir uygulama koymaya karar verilmiş. Eğer gerçek ihtiyaç sahipleri yeni uygulamada devletin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilecekse bir sorun olmaz. Ancak, yeni uygulamada da bir takım yanlışlıklar sürecek ve ihtiyaç sahipleri prim ödemek zorunda kalacak, zengin olanlar bir takım yollara başvurarak sağlık hizmetlerinde ücretsiz yararlanmayı sürdürecek bunların harcamalarını yine dar gelirliler karşılamak zorunda kalacaklarsa sistemin değiştirilmesinin bir anlamı olmayacaktır.

Bu noktada dikkat çekmek istediğim bir husus var.

Belediyelerin ihtiyaç sahibi vatandaşlara yardım etmesi ilk bakışta faydalı bir uygulama gibi görünüyor. Ancak, giderek işin suyunun çıktığını söylemek durumundayım. Yanında iki hatta bazen 3-4 işçi çalıştıran, bunun yanında işyeri sahibi de olan kimselerin belediyelerden yardım aldıklarını buna karşılık işi olmayan dul bir hanım babasının yanında oturuyor diye yardıma layık görülmediğini biliyorum ve bu hususlara dikkat çekmeye çalışmıştım. Bu bakımdan yardıma ihtiyacı olanların yardımına Sivil Toplum Kuruluşlarının yetişmesini daha doğru bulanlardanım. Hatta bu iş yapılırken yardıma ihtiyaç duyanların kapsının önüne belediye ya da bir yardım kuruluşunun arabasının çekilmesini, tüm çevrenin bakışları arasında yardım paketlerinin indirilmesini de hep yadırgadım.

Şahsen belediyeler dahil devletin görevinin yardım dağıtmak olmadığını, işsizi iş sahibi yapmak, çalışanların gelirlerini artıracak tedbiri alması gerektiğini düşünüyorum. Eğer bir memlekette milyonlarca insan işsiz, çalışanların büyük bir bölümü devletin belirlediği asgari ücret rakamları ile geçinemiyorsa öncelikli olarak devlet bu aksaklıkları gidermek durumundadır. Fakirlerin yardımına koşması gerekenler zenginlerdir. Çünkü zenginin malında fakirin hakkı vardır. Elbette zenginlerin yardım dağıtmalarının da usulü vardır. Yapılan yardımlar gösterişe dönüşmemeli, sağ elin verdiğini sol elin görmemesi gerekir. Bu bakımdan var olan yardımlaşma dernekleri daha aktif hale getirilmeli, durumu iyi olanlar bu kurumlar vasıtasıyle yardımlarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmalıdırlar.

Bu hatırlatmanın ardından yılbaşından itibaren kalkacak olan Yeşil Kart uygulamasına dönmek istiyorum.

Yeni uygulama ile bir bakıma Genel Sağlık Sigortası uygulamasına geçilecek. Geç kalınmış olmakla birlikte doğru bir uyulamaya. Ancak, Genel Sağlık Sigortasından ücretsiz yararlanabileceklerin aylık 279 TL'nin altında bir gelire sahip olmaları gerekiyormuş. Aksi halde gelirlerine göre katkı payı ödeyeceklermiş. Tespit edilen bu rakamı gerçekçi ve doğru bulmadım. Devlet bir yandan asgari geçim ücreti diye bir rakam belirlerken öbür yandan sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilmek için asgari ücretin üçte birinin altında bir gelire sahip olunmasını şart koşması ciddi bir çelişkidir. Kaldı ki asgari ücret olarak ilan edilen rakamların bazı kurumlar tarafından her ay açıklanan yoksulluk ve açlık sınırı rakamlarının çok altındadır.Yani asgari ücret insanların insanca yaşamaları için yeterli değilken bunun üçte biri gelire sahip olanlardan sağlık hizmetlerinden yararlanmak için katkı sağlamalarını istemek gerçekçi bir yaklaşım olamaz. Dikkat çektiğim hususları yeni düzenlemeyi yapanların bilmediğini sanmıyorum. Öyle anlaşılıyor ki Yeşil Kart uygulamasında yaşanan aksaklıkları gidermek için böyle bir uygulamaya geçiliyor. Elbette toplumun her ferdinin eğitim, sağlık ve güvenlik gibi hizmetlerden yararlanmasını sağlamak devletin asli görevidir. Buna karşılık bu hizmetlerden yararlananların imkanları nispetinde katkı vermeleri de gerekir. Ne var ki ülkemizde hayatın her alanında devreye siyasi ve ideolojik mensubiyetler devreye giriyor. Sadece Yeşil Kart uygulamasında değil, gelecekte satışa çıkartılacak olan orman vasfını yitirmiş arazilerin tespitinde bile tespit yapmakla görevli memurların siyasi ve ideolojik yaklaşımlarının etkili olmadığını söylemek mümkün mü?

Kısacası her şey gelip insana dayanıyor. İnsanımızı hak ve adalet ölçülerine sadık kılabilirsek bir çok yanlışlık kendiliğinden son bulacaktır. Bunu sağlayamadığımız sürece zengin durumunda olanlar devlet desteklerinden yararlanırken gerçek muhtaçlar yararlanamayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi