Faruk Çakır

Faruk Çakır

Kumar kuyusu

Kumar kuyusu

Soruyu en başta soralım: Kumar gibi kötü bir alışkanlığın devlet eliyle teşvik edilmesini izah edebilen bir ‘uzman’ var mı? “Olur mu? Devlet ‘kumar’ı teşvik etmiyor ki! Teşvik ediyor olsa, ‘kumarhane baskını’ haberleri duyar mıydık?” da demeyelim.

Maalesef, ‘kumar’ın ismi ‘şans oyunları’ diye değiştirilip çeşitli yollarla teşvik ediliyor... Ne için? “İki kuruş” kirli para için!
Tabiî ki alkollü içecekler gibi kumar alışkanlığı da evleri, ocakları söndürüyor. Ailelerin parçalanması, kavga ve cinayetlerin büyük çoğunluğunda da kumar alışkanlığının az ya da çok payı vardır. ‘Zengin’ insanların bu kötü alışkanlık neticesinde iflas etmesi, neticede de canlarına kıyması maalesef sıradan haberler arasında yer alır. Bütün bunlara rağmen Türkiye’yi idare edenlerin ‘kumar’ı doğrudan ya da dolaylı olarak teşvik etmesi cinayet değil de nedir?
Şans oyunları kılıfıyla sürdürülen kumar teşviki, görünüşte Türkiye’ye para kazandırıyor; ama bu paranın hiç kimseye bir faydası olmadığını bilmek lâzım. Alın teri akıtılmadan, helâl yolla kazanılmayan para ‘kucak dolusu’ da olsa fayda vermez.
Bu mesele daha çok yeni yıla girerken gündemimize geliyor, ama aslında hiç gündemden çıkmaması gereken bir konu. Yeni yıl gelip çattığında meydana gelen ‘kumar kuyrukları’ az da olsa ‘uzman’ları harekete geçiriyor, ama aradan bir iki gün geçince bu tehlike unutuluyor. Bazı psikologlar kamuoyunu ikâz eden açıklamalar yapıyor, fakat bu ikâzlar devamlılık arzetmediği için arzu edilen tesir meydana gelmiyor.
Pek çok konuda olduğu gibi bu noktada ilahiyatçılarımıza büyük görev düşüyor. Her fırsatta ‘şans oyunları’ denilen şeyin aslında ‘kumar’ olduğu açık bir lisan ile anlatılmalı, insanlarımızın bu tuzağa düşmesi engellenmeli. İşin içine ‘haram inancı’nı katmadan, insanlarımızı bu alışkanlıktan uzak tutmak kolay değil. Zaten bu tuzağı kuranlar da bunu bildiği için ‘kumar’ın adını değiştirip ‘şans oyunları’ demeyi tercih ediyor.
Kumarın popüler hale getirildiğini hatırlatan Yeşilay Genel Başkanı Av. Muharrem Balcı, “Emniyet görevlileri, yaptırımı düşmüş ‘yasadışı kumar’la uğraşırken, devletin bazı kumarları da yasadışı kumara götüren yolun taşlarını döşüyor. Devlet, henüz kumar konusunda yeteri kadar ayılmadığından sadece Anayasanın 58. Maddesiyle yetiniyor, fakat [bunu da] uygulamıyor” demiş. (Milli Gazete, 13 Kasım 2011)
Prof. Dr. Burhanettin Can ise, “Türkiye’de klasik anlamdaki, birinci tür kumara yasal olarak savaş açılmıştır. Ancak ikinci tür kumar olan talih/ şans oyunları (piyango, loto, süper toto, at yarışı, iddaa, kazı kazan gibi oyunlar) kanunla kurulmuş bağımsız ve ayrı tüzel kişiliği olan kamu kurumları (Milli Piyango İdaresi, Türkiye Jokey Kulübü, Süper Toto Teşkilatı...) tarafından organize edilmekte ve de teşvik edilmektedir. Bu yaklaşım tarzıyla devlet toplumu ifsad edip, uyuşturarak ve gelecek nesilleri tehlikeye sokuyor. Bu nedenle devletin bu anlayıştan vazgeçmesi ve kumarbazları tedrici bir şekilde eğitime tabi tutarak topluma kazandırması gerekir” demiş.
Kumarla ilgili olarak devletin tavrını yansıtan son haber şöyleydi: “Milli Piyango İdaresi, yaklaşık 20 milyon dolar harcayarak sayısal oyunlar sistemini, idarenin iletişim sistemini ve oyun terminallerini baştan aşağı yeniliyor. Yeni yılda, Sayısal Loto, Süper Loto, Şans Topu ve On Numara oyunlarının oynandığı bayilerdeki eski makinelerin yerine çok daha hızlı işlem yapan, dokunmatik ekranlı, 3G teknolojisine sahip makineler kullanılacak. Sistemlerin ve oyun makinelerinin yenilenmesiyle önümüzdeki yıl yüzde 25 hasılat artışı bekleniyor.” (AA, 12 Kasım 2011)
Kumarı teşvik, toplumun sağlığını koruma görevi olan ‘devlet’e yakışmaz. Ondan gelen paradan da hayır gelmez. Elbirliği ile ‘kumar’ hastalığını tedavi edelim. Elbirliği ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi