Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Türkiye'nin etkisi ABD'den fazlaymış!..

Türkiye'nin etkisi ABD'den fazlaymış!..

Bölgemizde Türkiye'nin etkisinin ABD'den fazla olması işin aslına uygun olandır. Ancak, gelişmelere bakıldığında görünen o ki en az etkili olan Türkiye de dahil bölge ülkeleridir. Bir bakıma bölge ülkeleri Avrupa ya da Atlantik ötesinde hazırlanmış planlara boyun eğmek zorunda bırakılmaktadırlar. Bunun sebepleri üzerinde her fırsatta duruyor ve sıkça bölge ülkelerinin birlikte hareket etmeleri gerektiğine dikkat çekiyoruz.

Bu bakımdan son günlerde ABD kaynaklı haberlerde Türkiye'nin bölgede kendilerinden daha belirleyici olduğu yolundaki haberler ister istemez Türkiye dolduruşa mı getiriliyor? sorusunu akla getiriyor. Çünkü İsrail ile daha Mavi Marmara katliamının hesabı görülmemiş, bakıma gönderilen heronlar gelmemiş, Elçimize karşı sergilenen aşağılayıcı muamelenin bir sonuca bağlanamamış olduğu bir noktada ABD'nin Türkiye'nin sırtını sıvazlayarak Suriye'de iktidar değişikliğini Türkiye'ye ihale etme çabaları insanı düşündürüyor. Demek istediğim o ki Türkiye ile İsrail arasındaki restleşmeler iki ülkenin çatışmanın eşiğine gelmiş olabileceğini düşündürürken birden bire Türkiye, Suriye ile karşı karşıya getirilmiş durumda. Bu arada Füze Kalkanı projesinin bir ayağının ülkemize konuşlandırılması İran ile ilişkilerimizin de zarar gördüğünü düşündüğümüzde gelişmelerin hayra alamet olmadığını düşünmek yanıltıcı olmaz.

Bu arada geçtiğimiz hafta içinde iki defa ifadeye çalıştığım İsrail-ABD ikilisinin İran'ı sıkıştırma, hatta vurma planları içinde Türkiye'ye önemli bir rol biçildiği son açıklamalarla netlik kazanıyor. Bu arada Irak'tan çekilirken ABD'nin bazı malzemelerini İncirlik Üssüne yığması da Türkiye'nin ABD isteklerine teslim olduğunu gösterir niteliktedir. ABD'nin Irak ve Afganistan'da olduğu gibi ülkeleri tek başına işgal yerine devreye NATO ya da diğer ülkeleri sokma uygulaması sanıyorum başımızı çok ağrıtacak. Gelinen noktada Türk yetkililerin İsrail'in katliam ve densizliklerini unutmuş görünerek Suriye'nin hedefe alınmış olmasının ileride ne gibi sonuçlar doğurabileceğinin çok iyi hesap edilmesi gerekiyor.

Çünkü, İsrail'in Mavi Marmara'da katlettiği 9 vatandaşımızın hesabını vermemiş, hatta vermeye yanaşmamış olması buna karşılık uluslararası platformlarda ciddi bir tepki oluşmaması dikkat çekicidir. Dünyanın çeşitli köşelerinde yaşanan cinayetler konusunda hassas davranan ABD nedense uluslararası sularda katledilen 9 Türk'ün hesabını sormayı aklına hiç getirmezken Türkiye'yi Esat'a karşı hesap sormaya iteklemesi ve Türkiye'nin de kendi vatandaşlarının kanı yerde dururken ve bunun hesabını sorması gereken ülke pişkinliğini sürdürürken Suriye'ye yönelmesi dolaylı olarak İsrail'i bağışlamış ve İran konusunda İsrail'in istekleri doğrultusunda bir pozisyon üstlendiği anlamına gelmez mi?

Libya'da anında NATO'yu devreye sokan ABD ve yandaşları Suriye konusunda neden kenarda durmayı tercih ediyor buna karşılık Türkiye'ye başrol veriyorlar? Herhalde bizim kara kaşımıza, kara gözümüze vurgun olduklarından olmasa gerek. Son üç gündür gazetelere yansıyan Anakara'nın Suriye ile ilgili yol haritası hesap sorulması gereken ülke olarak İsrail'in değil Suriye'yi gördüğünü gösteriyor.

Üç aşamalı olarak gazetelerde yer alan Türkiye'nin Suriye için yol haritası gerçekten kendine has bir harita mıdır, bu haritanın hazırlanmasında bir takım dış müdahale ve telkinler var mıdır? Mademki Türkiye insan hakları konusunda bu kadar hassastır ve gerektiğinde komşu ülkelerle çatışmayı göze alabilmekte ise öncelikli olarak hesap sorulması gereken İsrail değil midir?

Demem o ki Türkiye sömürgeci güçlerin taşeronluğuna soyunmuş bir görüntü vermekten kaçınmalıdır. Arap Birliği'nin Suriye'ye karşı aldığı karar konusunda destek verildiği gibi bir duyguya kapılmamak gerekir. Alınan karar Türkiye'ye değil ABD isteklerine hizmet eden bir karardır. Çünkü, Arap Birliği ülkelerinin önemli bir kesimi şu yada bu şekilde ABD'nin etkisi altında ve telkinlerine açık durumdadırlar.

Suriye'ye karşı Türk halkının önemli bir kesiminin tepkili olduğu açıktır. Baba Esat'ın sergilediği katliam ve zulüm unutulmuş değildir. Bu bakımdan Esat ailesinin iş başından uzaklaştırılmasına Türk halkı destek verir... Ancak o zaman Beşar ile geçmişte yaşanan bahar havası neyin nesiydi diye soran olmaz mı? Bugünün zalimlerinin zalimliği o gün bilinmiyor muydu? Adeta sınırların kaldırıldığı havası estirilen, iki ülke arasında ortak bakanlar kurulu toplantıları düzenlenmesi Suriye yönetiminin geçmişteki cinayetlerinin örtülmeye çalışılması anlamına gelmez miydi?

Ne ise derdim polemik değil. Dış politikada elbette her zaman birtakım uluslararası güçlerin gözönünde bulundurulması gerekir ama bu bulunduruş telkinlere açık olmaması gerektiğine dikkat çekmeye çalışıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi