Osman Tanburacı

Osman Tanburacı

Şike'de şikeli düello!

Şike'de şikeli düello!

Battık, bittik, öldük!...

Futbolda dibe vurmadık, dibi de deldik geçtik!

Hala lafazanlık, hala demeç yarışı, hala sen-ben kavgası...

Yeter yahu!

Cumhurbaşkanı bile halden memnun değil.

Kendinize değilse cumhura saygınız olsun. Bırakın artık kavgayı.

Şimdi her şey bitti Pierre Cornu suçlu ilan edildi. Cornu, UEFA'ya raporu yalan dolanla vermiş. Ne diyecekti Cornu; Türkiye'de şike mike yok mu diyecekti. Fenerbahçe başkanlığına aday olmayı düşünen TFF başkanı ile görüştüm asla şike yok mu diyecekti. Şiddet Yasası'nı değiştirmek istiyorlar. Şike cezaları bile kalkabilir. Siyaset bu işin içinde. Asla şüphe duyacak bir şey yok mu diyecekti! Cornu bizden değil ki. O, Fenerbahçe'nin dava açtığı UEFA Başkanı Michele Platini ve CAS'ın tarafı. Koydu tavrını.

Güldürmeyin milleti! Cornu Aydınlar mı ki olayı sallantıda bıraksın.

Geldi gördü, kanaatlerini yazdı.

TFF de kanaatlerini söyleyemediği için iş bu duruma geldi.

TFF; ne Fener'i düşürdüm dedi ne düşürmedim! İşi arap saçına döndürdü. Süreyi uzattı kararı yargıya bıraktı. Oysa TFF özerkti.

Son kavganın aslı da şu;

Fenerbahçe bir sorumlu arıyor. Fener'i Avrupa'dan men eden kim? Fenerbahçe aklanırsa davayı kime açacak? Fener'in kaybını kim tazmin edecek. Bütün mesele bu!

TFF mi, UEFA mı?

Pierre Cornu de salak mı ki raporu farklı versin!

Suç (varsa) bizim. Şike bizim... Umurunda mı UEFA'nın.

Sizin anlayacağınız şike içinde şike var!

Manüple edilenler var. Tetikler var tetikçiler var.

Öyle bir duruma geldik ki leş kargaları kokuya kanat kırdılar. Saygın isim Lutfi Arıboğan ve İlhan Helvacı ispiyoncu konumuna düşürüldü. Hem de işi gücü provokasyon olup hala vücudunda kurşun taşıyan ve de x-Ray cihazlardan geçişlerde makine öttürenler tarafından... Herkesi zan altında bırakmaktan utanma duygusunu bedeninden atmışlar tarafından bu hallere düştük biz.

TFF susmalı

Fenerbahçe haklarını korunmak için aklına estikçe basın toplantısı yaparak amacını aşan demeçler vermeye devam etse de suçlanan taraf tabii ki hakkını arayacak.

Ancak TFF'nin laf yetiştirme çabası da gereksiz.

Sanki mecburmuş gibi her lafa cevap veriyor.

Koca bir kurum hele şike tartışmasında yok yere, dedikodular üzerine savunma yapar mı?

İş dedin-demedim'e döndü.

Tam bir kahve muhabbeti.

TFF, Türk futbolunu idare ettiğini zanneden basiretsiz bir kurum olmaktan vazgeçmeli.

Üç büyük kulübün toplam borcu 1 milyar dolar!

Nerde kaldı marka değeri?

Bırakın şikeyi böyle giderse UEFA zaten bizi Avrupa'dan men edecek.

TFF bunlara çare bulmalı.

Yabancıyı azaltmalı, altyapıyı şart koşmalı. Fenerbahçe'ye laf yetiştireceği yerde asıl görevlerini, yapmalı.


Q7 değil Q10

Quaresma, Tela Aviv'de Maccabi'ye her iki yarının son dakikalarında attığı; muhteşem, mükemmel, olağanüstü, sıra dışı, nefis, harika, fantastik, şiirsel, nefes kesen, mest eden, insanı kendinden geçiren, tarih yazan gollerle Beşiktaş'ı da seyredeni de uçurdu.

İşte kalite budur!

Yıldız futbolcu budur.

Şimdiye kadar seyrettiğimiz Q7 meğer sahtesiymiş.

Bu Q10

Bir futbolcu bir takımı ancak bu kadar kurtarabilir.

Helal olsun!

İlk golde; top içeri girerken tövbe zevkten çılgına dönmüştür.

İkinci golde ise; ondan çalım yiyenler şimdi Tel Aviv Devlet Hastanesi'nde yoğun bakımdadırlar herhalde...

Teşekkürler Quaresma...

Hepimizi mutlu ettin.

Çok da kuvvetliydin. Adam geçerken sanki otomatik vitesteydin. O ne ikileme öyle... İnan şaşırdım. Her zaman böyle oyna lütfen! Tek başına oynuyorsun diye seni kınıyorduk, dün tek başına Beşiktaş'ı kurtardın.

Haa... Beşiktaş da oynuyor, çabalıyor ama bir şeyi eksik! Deplasmanda 2-0 öne geçen bir takımın maçı verecek hale düşmesini anlamak mümkün değil. Eğer bir gol daha yeseydi Beşiktaş'a değil ama Quaresma'nın o muhteşem gollerine yanardım.


Nerdesin bre Arnavut!

Dürüst'ü andık o akşam yine...

Tatlı bir sızı kaldı içimizde...

Yine Kumkapı'daydık,

Çapari Arif'te...

Tam 18 yıldır her Kasım'da onu anmak kadere yazılmış bir kere...

Galatasaray Lisesi'nden sınıf arkadaşları, iş arkadaşları, Galatasaraylılar... Fenerbahçeliler... Dostları hep birlikteydik...

Faruk Süren de oradaydı. Kardeşleri Ali Dürüst ve Osman'da...

Ekrem Dürüst arkadaş canlısı, sarı-kırmızının hası, Arnavut'un kralı, soyadı gibi dürüst bir can kardeşti. Erken terk etti bizi... Yüreğimizde yarası, gönlümüzde izi, dilimizde adı kaldı.

Nur içinde yat Ekremim.


Fiske!

Galatasaray'ın iki maçı var bugün Gençlerbirliği, perşembeye Fenerbahçe...

Cumaya ne olur bilinmez!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Osman Tanburacı Arşivi