M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Dini Anlamakta Dil Sorunu

Dini Anlamakta Dil Sorunu

[email protected]

Dinin anlaşılması için halkın anlayacağı dili kullanmak, gerçekten önemlidir.
Bunu biz, daha çok vaaz ve hutbelerde görüyoruz.
Kimi vaiz ve hatipler, dini konuları anlatırken ağırlıklı olarak Arapça dini terimleri kullanıyorlar.
Ancak, bu terimlerin anlamlarını bilmeyen insanlar ve özellikle gençler, bu konuşmalardan hiçbir şey
anlamadan oradan ayrılıyorlar.
***
Şimdi tartışmaya açık olan soru şu:
Din anlatımında günümüz dilini mi kullanmak gerekir, yoksa dini ıstılahları mı?
Elbette, dinin vazgeçilmez ıstılahları/terimleri vardır ve bunlar o dinle adeta özdeşleşmişlerdir.
Mesela; namaz, zekat, sadaka, ihsan, takva, zikir, taharet, kelime-i şahadet vs. gibi.
Bu dini terimler, muhataplarınca biliniyorsa mesele yok.
Fakat, dini bilgisi veya alt yapısı olmayanlar için, bu durum problem olmaktadır.
Bir okuyucumuz diyor ki;
“Dini ıstılahları korumak gerekir. Mesela fıkıh yerine hukuk demeye ne lüzum var? Peygamber yerine elçi
demek de gereksiz! Yine hadis ilminde sahih kavramı var. Bazı tercümelerde bunu gerçek hadis, doğru
hadis diye yazıyorlar. Aynı şekilde hasen hadise, güzel hadis diyorlar. Bunlar, dini saptırmaktan başka bir
şey değil!”
Okuyucumuzun hassasiyetini takdir etmekle beraber, bu kullanımlardaki amacın ne olduğuna bakmak
gerekir.
Amaç, dini terimleri günümüz diline aktararak o konunun muhataplarınca daha iyi anlamalarını sağlamak
ise, bunda ne gibi bir sakınca olabilir ki?
Aksi durumda, sadece dini ıstılahlarla anlatılan bir konu hiç anlaşılmadıktan sonra, hem anlatanın nefesine,
hem de dinleyenlerin vaktine yazık değil mi?
Din anlatımında hedeflenen şey, öncelikle konunun anlaşılmasını sağlamaktır.
Zaten konuyu anlayan ve ilgi duymaya başlayan kişi, dini ıstılahlara da vakıf olmaya başlayacaktır.
***
Bugüne kadar dinlediğimiz nice vaiz ve hatiplerin, dini konuları kendileri anlatıp kendileri dinlediklerine çok
şahit olmuşuzdur.
Camiden çıkan cemaate “Dinlediğiniz vaaz veya hutbeden ne anladınız? Hoca size ne anlattı?” dendiğinde,
acaba kaç kişi konuyu özetleyen bilgi aktarabilecek, bir deneyin?!
Şüphesiz bunda, anlatan kişinin kullandığı dilin payı büyüktür.
Ağdalı ağır kelimeler, uzun edebi cümleler ve bilinmeyen dini ıstılahlarla dolu bir konuşma, bırakın
anlamayı, dinleyenlere uyku bile verecektir!
Akif’in diliyle, İslam’ı asrın idrakine söyletmek için, asrın dilini kullanmak gerekir.
Fıkıh’ın ne olduğunu bilmeyen birine, İslam hukuku demenizin bir sakıncası olmaz.
Bunun, dini saptırmak veya tahrif edip bozmakla da bir ilgisi yoktur.
Peygamber yerine elçi kelimesini kullanmak da böyledir.
Okuyucumuz, sanırım Peygamber kelimesinin Arapça değil Farsça olduğunu bilmiyor.
Arapça Resul kelimesinin Farsça karşılığı Peygamber, Türkçe karşılığı Elçidir.
Hz. Muhammed (a.s) Allah’ın Elçisidir demekle Allah’ın Peygamberidir demek arasında hiçbir fark yok!
Muhafaza etmemiz gereken ıstılahlar elbette olmalıdır, dedim.
Kur’an ve Hadis ıstılahları bunlar arasındadır.
Mesela ayet’e alamet, sure’ye fasıl demenin bir mantığı yok!
Sahih hadise doğru, hasen hadise güzel demek de gereksiz.
Mesela, mucize kelimesini tek bir sözcükle anlatamazsınız, onu açıklamanız gerekir.
Tesbih, teravih, ezan, selam, kamet, tekbir, tesettür, takva gibi dini ıstılahlar da böyle.
Keza, Allah (cc) yerine Tanrı kelimesini kullanmak da, karşılığı oturmayan hatalı bir anlatımdır.
Çünkü Tanrı çoktur ve karşılığı ilahtır, ancak Allah tektir ve karşılığı yoktur.
Tanrılar veya İlahlar dersiniz, ama Allah’lar diyemezsiniz.
***
Allah Teala, Kur’an’ı tanımlarken; müttakiler için hidayettir, buyuruyor.
Müttaki’yi anlamak için takvayı bilmek, müttakilerin kim olduğunu tanımak için de diğer ayetlerdeki tariflere
bakmak gerekir.
Bu yüzden ayetin manasına, Kur’an korkanlar için hidayettir, deyip geçemezsiniz.
İslam bir bütündür.
Bu bütünlüğü yakalamak için, dini ıstılahlarla dini anlatırken tek bir kelimeyle değil, etraflıca izah yaparak
anlatmak en güzelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi