Ersoy Dede

Ersoy Dede

Kadınlara ayrı otobüs

Kadınlara ayrı otobüs

Metropollerde yaşayanların, (özellikle de İstanbul’da) temel probleminin ulaşım ve trafik olduğu herkesçe malum..

Bu iki başlığı tepeye yazdıktan sonra, altını doldur doldurabildiğin kadar.. Konforlu seyahat edemediğinden mi yakınırsın, istediğin hatta araç bulamamaktan mı?.. Yoksa trafik sıkışıklığı mıdır seni rahatsız eden? Toplu ulaşımı da tercih etseniz, özel aracınızla da seyahat etseniz elbet bir derdiniz vardır. Ya da en azından açıkça dert yanabildiğiniz bir derdiniz.. Oysa toplu ulaşım söz konusu ise, çok da rahat dillendirilmeyen bir başka dert daha var.. Taciz..
*
Her gün okuluna gitmek üzere metrobüse binen öğrenci kız kardeşimiz, alışverişten dönerken Halk otobüsünü tercih eden ablamız ya da misafirliğe giderken minibüse binen komşumuzun kızı tacize uğruyor. Sadece bunun için otobüs duraklarında saatlerini geçiren insanlar var. En dolu ve en çok kadının bindiği aracı yakalamak için fırsat kollayan.. Sonra da o bildik manzaralar.. Yaslanarak, iterek, elle ya da kolla onlarca farklı şekilde tacize maruz kalıyor kadınlarımız.. Tacizde bulunanlar, bu bir-iki saniyelik temastan ne tür bir haz duyuyorlar bilmiyorum.. “fortçuluk” en eski psikolojik arızalardan biri olduğu için eminim profesyoneller bunun sebebini de, tedavi yollarını da bulmuştur.. Sorun şu ki, bu kişiler, hasta olmadıklarına inanıyor muhtemelen.. Bir de tacize uğrayan kadınlarımız yaşadıklarını kimseyle paylaşmadığı için, bu toplumsal sorunu çözemiyoruz.. Bazı kadınlar, yanlış anlamış olabileceklerini düşünerek kendilerini suçluyor.. Ve haksız yere bir kişinin gururuyla oynamak korkusuyla susuyorlar.. Bazı kadınlarımız seslerini yükseltse de ne muhatap bulabiliyor ne de destek alabiliyor. Yanlarında iğne taşıyan kadınlar olduğunu biliyorum. Ama batırmak için arkalarını döndüklerinde kimseyi bulamıyorlar.. İşin hukuki tarafı ayrı bir tartışma konusu. Taciz gerçekleştikten sonra bir sürü başka değişkenle beraber yargılatırsınız vakayı. O mesele değil.. Mesele böyle bir olayın gerçekleşmesini önlemek.. Aklınıza gelen bir şey var mı?
*
Bakın Tüketiciler Birliği bir rapor hazırlamış.. Rapor esas itibariyle toplu ulaşımın bütün sorunlarına çözüm bulmayı hedefliyor.. Fakat taciz de bu raporda önemli bir yer tutuyor. Teklif edilen en pratik çözüm ise, otobüslerin ayrılması.. İlk bakışta faşizan bir uygulama gibi görünüyor. Anlatması da zor açıkçası. Ama bir geçiş formülü olarak şans verilmesi gerektiğine inanıyorum. Eğer özellikle yolcunun yoğun olduğu saatlerde, 3-4 metrobüsten birisi, kadınlara tahsis edilirse, sizce de nispi bir rahatlama görülmez mi? Bir defa daha vurgulayayım, işin gerek kriminolojik gerekse hukuki altyapılarını konuşmuyorum burada. Tacizciye ceza vermek istiyorsanız verin, tacizin gerçekleştiği otobüsün şoförünü ya da olayı görüp engel olmayan yolcuları suçlamak istiyorsanız suçlayın. Ama bana sorarsanız önce olayın gerçekleşmesini önleyecek çareler bulmak daha doğru olacaktır. Vapurlarda kadınlar salonu, metroda kadınlar vagonu, kadınlara özel tahsisli otobüs ve metrobüs araçları vs.. Sizce de denemeye değmez mi? Ailesiyle seyahat edenler zaten başlarının çaresine bakabilir. Ama yalnız kadınlar için çözüm üretmek zorundayız.
*
Gelelim okurken bana kızacağınız bölüme.. Tacizci suçludur da, tacize uğrayan kadınların da (bazılarının diyelim hadi) hiç sorumluluğu yok mudur? Elbette gözü dönmüş sapıklar vardır ve çarşaflı kadınları bile taciz etmeye çalışır. Ona sözüm yok. Ama böylesine kalabalık bir toplu ulaşım aracına, etraf bu denli tacize meyilli adamla doluyken, minilerle-dar pantolonlarla, göbeği gösteren t-shirt’lerle binmeseniz olmaz mı? “Tacize uğrayan suçludur” anlamı çıkabilecek bir yorumdan Allah’a sığınırım. Ama kadının kıyafetine dikkat etmesi, bu suçu aşağıya çeker mi, çekmez mi, araştırılması gerekir diye düşünüyorum. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi