Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Ortadoğu’da Türkçe ve Farsça konuşmak

Ortadoğu’da Türkçe ve Farsça konuşmak

Burada Türkçe veya Farsça konuşmak sözgelimi yani mecaz. Esasında burada Türkçeden veya Farsçadan maksat siyasi dildir.

Şimdi bölgede iki siyasi dil konuşuluyor. Bunlardan birisi Türkçe diğeri de Farsçadır. Birisi Osmanlı jeopolitik dilini temsil ediyor ikincisi de Safevi çizgisini. Ürdün eski Tanıtma Bakanı Salih Kallab Irak Başbakanı Nuri Maliki’nin Beşşar Esat’ı kollayan yaklaşımını değerlendirirken onun Farsça aksanıyla Arapça konuştuğunu ve İran’ın sözcülüğüne soyunduğunu söylemiştir(http://www.alarabiya.net/articles/2011/12/04/180807.html). Kallab, Maliki’nin Acem diliyle Arapça konuştuğunu söylemiştir. Esat’ın iktidardan uzaklaştırılması halinde Suriye’nin iç savaşa sürükleneceğini iddia eden Irak Başbakanı Maliki, bunun da Ortadoğu’da bir mezhep kavgasını ateşleyeceğini savunmuştur. Maliki bu jeopolitik dille birlikte, Suriye’de bir iktidar değişikliği halinde, Irak’ın Arap ülkelerine karşı İran’ın oluşturacağı bir birlik içinde yer alacağının sinyalini de vermiş oldu. Sünni ve Şiiller arasında savaş çıkabileceği uyarısında bulunan Maliki sözlerini şöyle sürdürmüştür “Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın öldürülmesi veya indirilmesi durumunda bu ülkede iki grup arasında bir çatışma kaçınılmaz olacak, bunun da bölge üzerinde etkileri kaçınılmaz.” Burada mezhep kavgasına neden olacak husus Beşşar ve çetesinin inadı mı yoksa halkın kararlılığı mı? Meşruiyetin kaynağı kim? Maliki, bölgesel dengeleri de etkilemesi nedeniyle Suriye’de Sünni iktidardan ürküyor. Şii kökenli Irak Başbakanı Nuri El Maliki, Suriye’de Sünnilerin iktidara gelmesi durumunda, ülkesindeki Sünni kesimlerin yeniden palazlanarak Irak’taki hassas dengeleri sarsacağını düşünüyor. Domino etkisinden dem vuruyor. Bundan dolayı irkiliyor. İlginçtir, Nuri Maliki ve ‘Hizb-i İran’, Irak’ta Sünnileri ABD’ye yaslanarak ve ABD ile birlikte tepelerken ve bastırırken Suriye’de de Sünnileri anti Amerikancılık yaftasıyla bastırmak istiyor. Yani her yol mübah. Sürekli olarak dört ayak üzerine düşüyorlar. Aynı Maliki Irak Baasına lanetler yağdırırken ve varlığına tahammül edemezken Suriye Baasına ise rahmet okuyor! Eski tabirle Nuri Maliki Irak-ı Acem politikası uyguluyor. Salih Kallab’ın ifadesini de bunu çağrıştırıyor. Arapça ile ama Acem kelamı konuşuyor.
*
Maliki siyasi dil olarak Farsça konuşuyor. Salih Kallab’ın değindiği gibi İran, Irak jeopolitiğini etkisi altına almış durumda. Ona göre, Nuri Maliki’yi yönlendiren asıl faktör halkı değil İran. Suriye ise turnusol kağıdı etkisi yapıyor ve renkleri ayrıştırıyor. Suriye aynasında kim kimdir anlaşılıyor. Kallab bölgede mezhebi ve sekterel bir saflaşma ve kutuplaşma olduğunu ve bu meyanda Maliki’nin konuşmasını çok tehlikeli bulduğunu ifade etmektedir. Maliki’nin sözlerinin Irak halkına değil İran’ın siyasi diline tercüman olduğunu da hatırlatmaktadır. Maliki’nin mezhebi bir kamplaşma konusundaki uyarısını aynen Ankara ve İstanbul ziyaretleri sırasında Amerikan Başkan Yardımcısı Joe Biden de iştirak etmiş ve katılmıştır ve Suriye rejiminin mezhep kavgasına bel bağladığını ileri sürmüştür. Gerçekten de kendini kurtarmak isteyen Suriye rejimi Humus gibi pilot bölgelerde mezhep kavgasını kışkırtmakta ve körüklemektedir. Korku politikaları üzerinden azınlıkların sadakatini temine ve devşirmeye çalışmaktadır. Sadece Nuri Maliki veya Biden değil rejime yakın isimler de bu hususta rejimi itham etmektedir. Aklını kaybetmiş rejim kendini kurtarmak için yangını büyütmeye yeltenmektedir. Nuseyri kökenli Suriyeli aktrist Fatma Süleyman ve rejimin eski müttefiklerinden Semir Taqi de aynı kaygıları paylaşmıştır. Demek ki rejim azınlıkları etrafında tutabilmek ve kenetleyebilmek için mezhep kavgası veya sekterizmden medet ummaktadır. Ya da böl-yönet taktiğine başvurmaktadır.
*
Maliki’nin Fars siyasi dilini kullanmasına rağmen öteki Arap liderler siyasi dil olarak Türkçeyi yeğliyor ve kullanıyorlar. Suriye meselesinde merkez ülke haline gelen Türkiye el Hayat yazarlarından Adil Malik’e göre mızrak ucu konumundadır (resu’l hirbe). Türkiye adeta Arap Birliği’nin görünmez üyesidir ve onun kararlarını konsolide etmektedir. Onun ötesinde Suriyeli Muallim’e göre, Suriye’nin örgütte boşalan koltuğuna fiilen Türkiye oturmuş ve onu doldurmuştur. El Hayat Yazarı Adil Malik’e göre, Arap dünyasında istisnalar dışında genel veya herkes jeopolitik dil olarak Türkçeyi benimsemiştir ve Türkçe konuşmaktadır. Yazar kendi kendine şöyle sormaktadır: Türkler mi Araplaşıyor yoksa Araplar mı Türkleşiyor? (http://international. daralhayat.com/internationalarticle/335136). Kısaca Araplar artık Türkçe konuşuyor. Maliki dışındakiler Farsçaya Fransız kalıyorlar. Günümüzde Ortadoğu’nun jeopolitik dili Türkçe haline gelmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi