Engin Ardıç

Engin Ardıç

Hani ne oldu anayasa?

Hani ne oldu anayasa?

İstanbul Barosu'nun yöneticilerini bir kere daha kutlarım. Erkek adamlar oldukları için (bayan avukatlar kusura bakmasınlar, ağzımız böyle alışmış.)
"Yeni bir anayasa istemiyoruz, Kenan Paşa zagonunu seviyoruz" diye açık seçik konuştukları, hatta bu uğurda gazetelere yarım sayfa ilan verdikleri için.
Keşke her istemeyen de onlar kadar dürüst olsaydı...
Çünkü herkes "takiyye" yapıyor.
Kamuoyu baskısı yüzünden istemem diyemediği için, istermiş gibi görünüp yokuşa sürme derdinde.
PKK'yı tam bağımsızlıktan aşağısı kesmiyor.
BDP, adı konmamış bir yarı-bağımsızlık peşinde.
CHP ile MHP, bir şekilde "vesayeti nasıl sürdürürüz" yani "gizli bürokrat diktasını nasıl koruruz" hesapları içindeler.
AKP'nin kafası azıcık karışık. Örneğin, "başkanlık sistemi" konusunda adım atmak için başbakandan gelecek işareti bekliyorlar...
"Sivil toplum örgütleri" falan filan diye, liberal arkadaşlar tarafından gereğinden fazla abartılan ve kendilerine "hikmet atfedilen" yerlerde yaprak kımıldamıyor. Belki de çapları yetmediği için.
O liberal arkadaşların görüşleri de, durup durup "öneri bekliyoruz, görüş bekliyoruz, hadisenize" diyen Cemil Çiçek için, "Cemil Çiçek'ten meclis başkanı mı olurmuş canım" düzeyinde kalacak kadar ham hışır...
Üniversitelerden tık yok.
Tövbe, bir hukuk dekanı çıktı, "anayasa metninde Yunus Emre isterim" dedi!
Yunus'un "yaratılmışı hoş gördük Yaradan'dan ötürü" dizesinin yeni anayasada yer almasını istiyormuş...
Şeyh Galib de olabilirmiş: Zübde-i alem, mükerrem ve muhterem, eşref-i alem mahlukata hürmetli işbu Esas Teşkilat Kanunu...
Fıkra gibi yahu!
Vallahi ben de Nazım Hikmet isterim, "bürokrasiye karşı direnme hakkını kullanan suda balık, toprakta karınca, havada kuş kadar çok halkın temsilcileri ağır ellerini toprağa basıp doğruldukları zaman" diye başlasın giriş bölümü...
Aman aman, neme lazım, bir teres çıkar, "korkak, cahil ve çocukturlar" diye yapıştırıverir alıntıyı.
Fakat Shakespeare'den güzel bir tornistan uygun düşebilir. Yeni anayasanın giriş bölümü şöyle başlayabilir: "Çürümüş bir şeyler vardı Türkiye Cumhuriyeti'nde..."
Şakayı bir yana bırakalım mı sayın dekan? Bırakalım.
Gerçeklere gelelim: Öneri getiren, görüş belirten az sayıda kişi ve kuruluş "afaki" konuşuyor.
Görüşleri, birtakım "temennilerden" ileri gidemiyor.
Demokratik olsun, falan filan.
Ne yazık ki, bunu mesele edinen ve konuya şimdiye kadar en ciddi yaklaşan kurum olan MÜSİAD için bile bu böyle.
Biriniz de somut bir şey söyleyin be kardeşim! "Başkanlık sistemi" olacak mı olmayacak mı?
Senato olsun mu olmasın mı?
Milli Güvenlik Kurulu kalksın mı kalkmasın mı?
Girişte ya da ilk maddelerde "Atatürk" lafı geçsin mi geçmesin mi?
Peki ya sen ne düşünüyorsun Ardıç kuşu?... Diyeceksiniz.
Kafanızın yatışmasını bekliyorum, kendinizi Aziz Yıldırım'dan alabilirseniz anlatacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi