Serdar Arseven

Serdar Arseven

Vakit’e daha da fazla sahip çıkmak!..

Vakit’e daha da fazla sahip çıkmak!..

Fâsılalarla da olsa, 1989 yılından bu yana dâhil olduğum “Vakit ekibi”nde “rahat bir gün geçirmedim” desem yeridir.
Yıllar yılı hep hedefte olduk…
Arkadaşlarımız, bir başka gazetede görev yapmaları halinde, “Pulitzer ödülü” getirecek haberlerinden, yazılarından dolayı bırakın taltif edilmeyi…
Legal, illegal tehdit ve baskı odaklarının hedefine yerleştirildiler!..
Henüz otuz, otuz beş binlik tirajlara sahip olduğumuz günlerde, ekip çalışmasıyla kamu bankalarındaki büyük yolsuzlukları ortaya çıkarttık…
Vakit ruhuna düşman Başbakanları bile “konunun üzerine gitmeye” ve kendi atadıkları genel müdürleri görevden almaya mecbur ettik!..
Yüce Mevlâ’m nasip etti; 
Dokunulmaz zannedilen bazı kurumlardaki yolsuzlukları ve diğer namussuzlukları belgeleriyle ortaya koyduk…
Bazı çok üst düzey kamu görevlilerinin, kontrolleri altında bulunan memurelere (çeşitli vaat ve tehditlerle) sarktığına hatta daha fazlasını “becerdiğine” dair “raporları” çarşaf çarşaf kamuoyunun bilgisine sunduk…
Bu tür konular yargıya taşındı…
Yanlış anlaşılmasın, biz yargılandık!..
“Özel hayatın gizliliğini ihlâl” gibi suçlamalara muhatap olduk…
Hakkımızda ne davalar açıldı; 
PKK’lılar bile, “Hakkında henüz kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmayan Öcalan’a hakaret ettiğimiz” iddiasıyla “şikâyetçi” oldu bizlerden!..
Cezaevindeki bir çete reisinin “asılsız” mektubu, medyadaki derin devlet uzantıları tarafından Vakit gazetesindeki “HASAN”ları hedef göstermekte kullanıldı.
Bütün “HASAN”ları toplayıp götürdüler gazeteden…
“Karakaya” olanına ise, “laikçi çevreleri en fazla rahatsız eden HASAN” olma suçundan (!) bin türlü eziyet çektirdiler!..
Bombalandık, kaleşlendik, tanklarla, panzerlerle, keskin nişancılarla kuşatıldık…
Bütün bunlara paralel olarak, “dava” bombardımanına maruz bırakıldık…
Her Allah’ın günü “on, on beş zarf ulaştı” gazete merkezine!..
Öyle tuhaflıklara şahit olduk ki, süreç boyunca…
“Bu yazı başka gazetede yer alsaydı suç değildi ancak söz konusu gazetede neşredilmiş olmasından ve bu gazetenin de laik rejime bağlı olmadığı bilindiğinden dolayı sanığın mahkûmiyetine” türünden kararlarla karşılaştık!..
“Generaller davasını” biliyorsunuz…
Vakit’i “yok etmek” için bir zincir oluşturuldu…
Tam manasıyla bir “ortadan kaldırma operasyonu” gerçekleştirildi…
Öyle bir operasyon ki bu;
Bu zincirin bazı halkalarıyla konuştuğumuzda; Vakit’e hangi sebepten dolayı dava açtıklarının bile farkında olmadıkları ortaya çıktı…
“Vakit” yok edilecekti, “sebep” önemli değildi!.. 
Son günlerde hukuk tanımazlığını iyiden iyiye gözler önüne sermiş olan müesses yapı için VAKİT, mutlaka ortadan kaldırılması gereken bir engeldi!..
Uzun uzun anlatmaya gerek yok; VAKİT’le kimlerin, nasıl ve aslında “niçin” uğraştıklarını çok iyi biliyorsunuz…
Lâkin, belki de gözünüzden kaçmış olan bir başka çevre de var…
Onlar da, “dostun fırlattığı gül” kabilinden; “laikçi çevrelere” destek oldu, Vakit’i “sindirme” operasyonlarının kritik aşamalarında…
Sözgelimi, “laikçi medya”ya dahil organlar saldırdığında, bu “dostlarımız” da, “özeleştiri” , “provokasyon” gibi “kilit” kelimelere yaslanarak, VAKİT’i itham ettiler!..
Bu gazetenin de “kirli merkez”e yaklaşması için telkinlerde bulundular…
Ve diyalogları çok iyi biliyorum:
Bunların bazı önde gelenleri “laikçi medya yönetici ve yazarlarıyla” buluştuklarında…
 “Vakit’e saldırı”yı, “iftira”yı, bir “mutabakat alanı” olarak kullanmaya çalıştılar!..
Neyse…
Buraları kısa keseyim!..
“VAKİT”in okuyucularından başka “gerçek dostu” olmadı yıllar boyunca…
Ve bugün de…
Bugünlerde de…
Neler yaşıyoruz görüyorsunuz…
Malûm; 
Bu gazete, baskı rejiminin temel kolonlarından biri olan CHP’yi “çatlattı”, 
Yakın tarih boyunca ilk kez bu kadar net bir şekilde sırtını yere çarptı…
Bununla birlikte bağımsızlık anlayışının gereği olarak ve tabii “alnı secdede olana ayrıcalıklı muamele” prensibinden de vazgeçmeksizin…
AK Parti’deki bazı sözde sosyal demokratların “çirkinliklerine” dikkat çekti…
Sen böyle, “doğruya doğru” tavrındaysan…
Gözünü budaktan sakınmıyorsan…
Hoşlanacak değiller elbet…
Öfkelenecekler…
Ve haliyle de…
Ellerinden geleni artlarına koymayacaklar!..
“CHP’lilerin, derin devletin, homoseksüel kulüplerinin, AK Parti’ye sirayet etmiş bulunan zararlı tiplerin” dava bombardımanına muhatap oluşumuza şahitlik ediyorsunuz, bugünlerde…
Ve…
Meclis daha doğrusu millet hâkimiyetini sıfırlamaya matuf “darbe”ye “direniş”te en kararlı ve net mesajları vermesinden dolayı da…
“En etkili yazarlarımızın” mahkûm edilmek istendiğini izliyorsunuz. 
“Hamama giren terler.”
Sıkıntı çekilecek…
Şimdiye kadar ödenenden daha fazlası göze alınacak!..
Ve gittikçe zorlaşacağı belli olan bu süreçte, okuyucularının Vakit’e daha da fazla sahip çıktıklarını görmek…
Bu kadroya güç verecek!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi