Cemal Nar

Cemal Nar

Yorumların Yorumu 1

Yorumların Yorumu 1

“Hani Şımarmayacaktınız?” yazımız maksadına ulaşmıştır. Bu açıdan başarılı bir yazıdır. Bunun için övünmem, iftihar etmem, şımarmam, ama “tahdis-i nimet emrine” imtisalen lütuf ve keremi için Allah Teâlâ’nın hamd-ü sena ederim.

Bizim özelde amacımız takvalı bir mü’min olarak Allah rızasını kazanmaktır. Genelde amacımız ise İslam’ın toplum ve devletini inşa ile yeryüzüne hakimiyetini sağlamak için çalışmaktır. Varoluş amacımız budur ve bütün varlığımız buna feda olsun.

Bu davada ne kadar başarılı olursak, o kadar mutlu oluruz. Hiçbir başarımız olamasa bile bu yolda olmanın sevinç ve itminanı ile mutlu ölürüz. Ama elimizden bir şey gelir de yapmaz isek kendimizi suçlu sayar, üzülür ve pişman olur, yüzümüzün karasını kaldırması için Allah Teâlâ’ya yalvarır, tövbe ederiz.

Bu davaya hizmetin bin bir yolu ve yöntemi olabilir. Yol ve yöntemler yeter ki Kur’an ve Sünnete ters düşmesin, makbulümüzdür. “Bizim yol ve yöntemimiz dışında başka yol ve yöntem kabul etmeyiz” gibi bir anlayışımız yoktur. Selef-i salihin “Allah Teâlâ’ya giden yollar mahlukatın nefesleri sayışıncadır” demişlerdir.

Meşrep ve mezhep ayırmadan bu yolda giden bütün yoldaşlarımıza saygı ve sevgi ile selamlar ve onlara dualar ederiz.

Bu davada olmayanlar da muhatabımızdır. Müslüman olup da kıymetini bilmeyenlere şefkat ve merhametle vaaz-u nasihat eder, tebliğ ve irşat için konuşur, yazarız. Allah tesirini halk etsin. Bir abd-i aciz olarak bizim çizgimiz, yukarıda anlattığımız davamız için ilim öğrenme ve öğretme ile irşat ve tebliğde bulunarak kendimize ve insanlara faydalı olmaya çalışmaktır.

Kafir olanlara gelince, bizimle kavga etmeden barış içinde yaşamak isteyenlere, dinlerine değil ama insan olarak varlıklarına içtenlikle saygı duyar, hak ve hukuklarını korur, elimizden geldiği kadar iyilik yapar, keremli davranmaya çalışırız. İslam’ı onlara yaşayarak sevdirmeyi dahi bir çeşit tebliğ, yani cihat biliriz. iznimle, dinimizle ve ümmetimizle savaşanlara karşı ise, bundan vazgeçene kadar çok sert ve katı davranır, Allah için savaşırız.

Söylediklerimiz herkese ulaşsın diye fiili siyasetin içinde olmadık, inşallah olmayız da. Bir partiye resmen girmedik, inşallah girmeyiz de. Bir zamanlar milletvekili adayı olmam teklif edildi ama kabul etmedik, inşallah bundan sonra da teklif edilmez, inşallah edilse de biz yine kabul etmeyiz. Bu da ilkelerimizden birisidir.

Siyaset yoluyla bu davaya doğrudan hizmet -kaç kere yazdık bunu- bu ülkede yasalarca yasaklanmıştır. Ama yasaların boşluklarından faydalanarak bu davaya hizmet etmek isteyenleri de saygıyla karşılarız. Bir particiyi değerlendirirken niyetine ve ameline baktığımız kadar, partisinin ilkelerine ve icraatlarına da bakarız. İyi niyetlileri anlayışla karşılar, fiili iyiliklerini görürsek teşekkür ederiz. Kötülüklerini görürsek vaziyete göre yumuşak veya sert olarak uyarırız, dinlemezlerse o konuda onlardan teberrî ederiz.

Fakat kimi insanların yaptığı gibi toptancı değiliz. Birçok iyilik yaparak büyük hizmetlere imza atanlar, gün gelir bazı kötülükler de yapabilirler. Bu yüzden geçmiş iyiliklerini yok sayamayız ve hep kötüymüşler gibi davranamayız. Zira insan tabiatını kendi nefsimden de olsa az çok biliriz. İnsan yüzde yüz iyi veya kötü değildir. İyilikleri kötülüklerine galip geleni, sevabı günahına ağır basanı Allah Teâlâ affederken, biz de öyle olmayı umarken, bir yanlışından dolayı bir Müslümanı toptan inkar ve redde nasıl kalkışırız?

Fakat bu ülkede İslam ile arası fiilen açık olan, dine ve dindarlara düşman olan, onlar ile mücadeleyi temel görevlerinden sayan, en azından onları yok sayacak derecede ilgisiz olan parti ve siyasetçiler ile hiç mi hiç ilgilenmeyiz. Onlara asla saygı duymaz, asla yardım edip desteklemez, iktidar yüzü görmemeleri için elimizden gelen fikri mücadeleyi de yaparız.

Öyle olunca partici kardeşlerimizi itidale, insafa, dengeli olmaya davet ederiz. Bunda da çoğu zaman hüsrana uğrarız maalesef. Ne yapalım, biz doğru bildiğimizi kınayanın kınamasına bakmadan söylemeye devam edeceğiz.

Bu hüsran ve sükut-u hayale uğrayan sade biz miyiz?

Değil tabi, ama kimileri de var ki havalı havalı “halbuki aynı milletvekilleri haram ı helal, helal ı haram yaparken kimsenin gıkı çıkmıyordu. yine tıpış tıpış sandığa gidiyorduk destek için...” diyerek bu hüsran ile de alay ediyorlar.

Parti olup da böyle olmayan var mı? Bu sistemde particilik yapıp da şeriatı uygulayan var mı? Sizin parti şeriatı mı uygulayacak? Domuz etini, şarabı, açık saçıklığı yasaklayacak mı? Sizin “tıpış tıpış gittiğiniz” partiniz hiç hüsran yaşatmadı mı?

“Evet” deseniz yalandır. Yalan değilse kandırılmışsınızdır. Uzayda yaşamadığımızı yazmıştık. “Hayır” deseniz “eee?!” demezler mi adama? Kim kime gülüyor veya aşağılıyor?

“Güleriz ağlanacak halimize…”

Devam edeceğiz inşallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi