M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Beklenen Karar ve Beklentimiz

Beklenen Karar ve Beklentimiz

Olması gereken buydu.

Nihayet, Milli Eğitim Bakanlığı halk nezdinde iktidarın elini güçlendirecek bir karar aldı.

Kesintisiz eğitim uygulamasına son veren yasal düzenlemeyi hazırladı.

Umarız bu düzenleme, Meclisten geçerek bir an önce yasalaşır.

***

Buna göre, okul öncesiyle beraber dörder yıllık üç aşamalı eğitim on üç yıla çıkıyor.

Bu düzenlemenin bir özelliği de, bu sürenin zorunlu olmasıdır.

Yani, okul çağına gelen çocuklar on üç yıl boyunca mecburi eğitime tabi tutulacaklar.

Okumak, ilim tahsil etmek, elbette güzel şey!

O yüzden bu zorunluluğa karşı çıkmak doğru değil!

Hatta bizim inancımız, ömrün sonuna kadar doğru eğitimi-öğretimi zorunlu kılar.

Öğrenmenin yaşı yoktur.

Ancak, bu süreçte okuyanların veya okutanları arzu ve talepleri de dikkate alınmalıdır.

Başka bir ifadeyle, devlet kendi eğitimini ve öğretimini tek taraflı dayatmamalıdır.

Yani, hizmet alanların tekliflerini de mutlaka hayata geçirmelidir.

***

Yeni düzenlemeye göre, 6 yaşında anaokulu ile eğitime başlayan bir çocuk, 13 yıl sonra 19 yaşına gelmiş olacak.

Arada sene kayıpları olursa –ki muhtemeldir- bu belki 20’yi de bulabilir.

Bu, zorunlu eğitim için çok uzun bir süredir.

Karma eğitimin tatbik edildiği okullarda, özellikle Müslüman kız ve erkek öğrenciler için bu zorunluluk bir handikap oluşturuyor!

“Bu çağda bu kadar gericilik...” diyerek söze başlayanlar olacaktır kuşkusuz.

Ne demiştik?

Devlet, halkın taleplerini dikkate almalıdır, değil mi?

Bu, vatandaşın en demokratik hakkı!

Madem ki devlet, halka hizmet için var!?

O halde, mükellef çağına gelen bir kızın inancının gereğini yerine getirerek okumasını talep etmekten daha tabii ne olabilir?!

Nedir o talep?

Ergenlik çağına girmesiyle birlikte Müslüman kızın başını örtmesi ve hemcinsleriyle birlikte okuma özgürlüğünün verilmesidir.

Bu talep ne yasadışıdır, ne de evrensel insan haklarına aykırıdır!

Bilakis, hem yasal, hem de evrensel insan haklarından bir taleptir.

Eğitim zorunlu olacaksa, inancın zorunluluğu da yerine getirilmelidir.

Zira, ergenlik çağına giren Müslüman bir kızın başını açması dinen haram olduğu gibi, erkekle yalnız başına bir ortamı paylaşması da dinen haramdır.

Bu öğrenciye; “öyleyse sen okula gitme” diyemeyeceğimize göre, bu öğrenciyi inancını çiğnemekten kurtarmak yine devletin görevi olacaktır.

Özellikle ilk dört yıldan sonra isteyen kız öğrencileri başörtüsü takabilmeli, müstakil kız okullarında eğitimlerini sürdürebilmelidir.

Örnek vermek istemem ama, bu teklife dudak bükenler batıdaki benzer uygulamalara bakıversinler!

Teklifimiz batı böyle yaptığı için değil, inancımız bunu gerektirdiği içindir.

***

Bu düzenlemenin bir olumlu tarafı da, kesintisiz dayatmasından vazgeçilerek meslek ortaokullarının yeniden açılacak olmasıdır.

Mesleğe yönelme ve yönlendirme erken yaşlarda başlayacağından, hem istihdam alanları artacak, hem de kalifiye elaman çoğalacaktır.

Birkaç sene sonra, sanayide, ticarette, sanatta ve daha pek çok meslek dallarında ülkenin görüntüsünün birden değiştiğine şahit olacağız.

Ağırlıklı din eğitimi veren imam hatip okullarında da aynı şahlanışı görmek mümkün olacak.

Böylece, ülkemizi geriye götüren bir 28 Şubat artığı daha ortadan kaldırılmış olacak.

Teşekkürümüz ise, yasa çıktıktan ve beklentimiz gerçekleştikten sonra olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi