Engin Ardıç

Engin Ardıç

Anlamaz

Anlamaz

Hiç boşuna kendini yorma bacım... Anlamazlar... Sen "militarizme karşıyım" dersin, onlar seni "ordu düşmanı" listesine yazarlar. Sen "sivil öğrencilere üniforma giydirilmesini istemiyorum" dersin, onlar seni üniforma düşmanı yaparlar.
Sen "19 Mayıs gösterilerinin benzeri ancak Hitler Almanyası'nda, Mussolini İtalyası'nda ve Stalin Rusyası'nda vardı, günümüzde de kaçıncı Kim İl bilmemneyse ancak onun Kuzey Koresi'nde kaldı" dersin, onlar seni "bayrama karşı" ilan ederler.
Kimisi ahmaklıktan yapar bunu, kimisi alçaklıktan...
Yaptıkları pis ve ucuz demagojidir. Çünkü satacak başka malları yoktur. Dürüst olmak da "fıtratlarında" yoktur ne yazık ki...
"Bunlar bayramı da kaldırırlar" ağızları laf ebeliğidir, pis ve ucuz gazeteciliktir. Gazetecilik falan da değil, yalnızca "hükümete çakma vesilesidir"...
Öyle bir neden yoksa da yaratırlar.
Çünkü bir avuç "müşterileri" bundan hoşlanmakta, bunu talep etmektedir. Dürüst olsalar daha fazla okuyucu bulacaklarını idrak edemezler bir türlü. Korkuyu gıdıklayıp para kazanacaklardır.
Bu tereslerin içinde kaçta kaçı milli bayramlarda tören seyretmeye gitmekte, kaçta kaçı "heyecan" duymaktadır?
İçlerinde çocuğunu askeri liseye, polis akademisine yazdıran var mıdır?
Bir kısmı yazdığına kendisi de inanmaz: Bunun yalnızca ticaretini yapacaktır. Bir kısmının kafası çalışmaz, "nevrotik" saplantılarını gerçek sanır: Düşlerinde birtakım kısa bacaklı ve kıllı adamlar ırzına geçmektedirler.
Peki, bir kere daha boşuna uğraşalım istersen: Biz bayramlara karşı falan değiliz.
Elbette 23 Nisan da kutlanacaktır, 19 Mayıs da, 30 Ağustos da, 29 Ekim de.
Biz, "sivilin o bayramı asker gibi kutlamasını" eleştiriyoruz.
Okullarda "uygun adım yürüyüş" öğretilmesini eleştiriyoruz. Askere gidecek çocuk, öyle yürümeyi askerde nasıl olsa öğrenecektir.
Biz, çocuk bayramında çocuk eğlencesi, spor bayramında spor yapılmasını istiyoruz.
Örneğin, İstiklal Marşı'nın "vara yoğa" çalınmasını da eleştirdik. Milli marş, mili maçta çalınır, Çemişkezekspor-Kızılçakçakspor maçında değil.
"Atatürk niçin hiç dış geziye çıkmadı" diye sorunca da mahallenin hırtlarından küfür yemedik mi?
Biz Atatürk'e değil, onun adını şerefsiz çıkarları için kullanan "siyaset ve medya esnafına" karşıyız.
Karşıyız da ne yapıyoruz? Alt tarafı kendi kavlimizce yazı yazıyoruz. Ne kimseyi işinden kovdurmaya kalkıp ekmeğiyle oynadık, ne kimsenin yakasına sarılıp tartakladık. (Bize bunların hepsini yaptılar ama.)
Duyduğumuza göre "yokolmamızı bekleyen çok kişi varmış" bizim mahallede... Mezarlıklar vazgeçilmez kişilerle, emekli kahveleri ve entel barları da yokolmamızı bekleyeduran her yaştan enkaz-ı beşerle doldu!
Gönül gözleri de kördür. Çıkarcı, yavşak, cahil ve yeteneksizdirler.
İşleri çoktan bittiği için huysuzlanıyorlar aslında. Biz bitirmedik, onlar kendi kendilerini bitirdiler. Onların o eski ve külüstür Türkiye'leri de bitti bu arada, yirminci yüzyıl biteli epey olduğu gibi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi