Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Akupunktur ve…

Akupunktur ve…

Uzmanlar, zevk uğruna kulaklara birden fazla küpe takmanın, hiç tahmin edilemeyecek kadar fazla zarar vereceğini söylüyor:
“Kulaktaki her nokta, ayrı ayrı organa bağlı.

Kulağı çok sayıda delmek vücudun dengesini bozuyor. Akupunktur; ilimde, tedâvinin ana dayanağı, vücuttaki bazı noktalara iğne batırarak veya lazer ışıkları kullanarak noktayı uyarmak ve bu uyarıdan beyin korteksine giden impulsların salgılattığı nörotrasmitlerle hastalığa yönelen tedâvi emirlerinden iyileştirme sağlamaktadır. Yani, elde bir noktaya iğne batırdığımız zaman, migren baş ağrıları tedâvi oluyor, bir başka noktaya batırılınca astım iyileşiyor.
“Vücutta böyle bin nokta tesbit edilmiş. Bundan ayrı olarak, kulakta da, bütün organlara bağlı noktalar olduğunu söylüyor. Yâni, akciğer, böbrek, rahim, cinsel organlar, göz, kulak, karaciğer gibi herbir organ, kulaktaki ilgili noktası ile merkeze bağlı durumda. Akupunktur ile tedâvide de işte bu noktalar kullanılarak hastalıklar tedâvi ediliyor. Yani kulaktaki noktalar uyarıldığında cevap veriyor. Kulağa küpe takarken, geleneksel olarak göz noktasına taktığımızı ve bu şekilde görmek daha iyi oluyor. Şayet bu noktanın yarım santim dışı, içi veya yukarısına takarsak, o zaman boyun tutulmasına veya depresyona sebep olabiliriz. Ya da biraz daha yukarıdaki darwin noktasını zedelebeyebiliriz. Bu sebeple kulağa birkaç küpe takmak kulağı birden fazla delmek kesinlikle zararlıdır.
“Hasta noktaya küpe takınca hastalığa iyi geliyor. Yani, boyun ağırıyorsa, kulaktaki boyun noktasına küpe takarsanız, ağrınız geçyor. Ancak, sağlam noktaya taktığınız zaman kötü etki yapıyor. Birkaç yere birden küpe takınca da vücudunuzun enerji dengesini bozmuş oluyorsunuz.”
Uzmanların dikkat çektiği iki noktaya dikkatinizi çekeceğiz:
“Kulağa bağlı organlar!”
“Bin tedâvi noktası”
Bediüzzaman’ın “iktisat” meselesini anlattığı şu ifâdeleriyle nasıl da uygunluk arzediyor:
“Fâtır-ı Hakîm (herşeyi bir maksada uygun ve hikmetle, benzersiz bir şekilde yaratan Allah) insanın vücudunu mükemmel bir saray sûretinde ve muntazam bir şehir misâlinde yaratmış. Ağızdaki kuvve-i zaikayı (dili, tat alma gücünü) bir kapıcı, asab (sinir) ve damarları telefon ve telgraf telleri gibi kuvve-i zâika ile merkezi vücuttaki mide ile bir medar-ı muhabereleridir ki (haberleşme vasıtası, sebebi), ağza gelen maddeyi o damarlara haber verir... Bedene mideye lüzumu yoksa, ‘yasaktır!’ der dışarı atar...” (Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, s. 143-144.)
Üstadın bu tesbitlerine hayran olmamak elde değil...
İkinci nokta: Bu tesbitlerden anlaşılıyor ki, bütün duyular ve duygular, birbirine bağlanmış... Yâni, sadece diğer organlar kulakta değil, binlerce organ, birbiriyle bağlanmış. Halının ipleri, desenleri gibi birbiriyle irtibatlı...
Şu halde, ilim adamlarımız bu hususu da araştırmalıdır. Bir kısım âmâlar, elleriyle, derileriyle gördüklerini söylüyorlar! Demek, görme hassesi, aynı zamanda hissetme duygusuna da bağlıdır. Ancak, derinin “hissederek” görmesi birinci derecede ise, “göz” gibi görmesi kimbilir kaçıncı derecededir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi