Cemal Nar

Cemal Nar

Sistem Bataklıksa Sinek Sayma Kardeşim

Sistem Bataklıksa Sinek Sayma Kardeşim

Atalarımız “hamama giren terler” demişler. “İnsan ve ortam ilişkisini” ne güzel ifade ediyor bu atasözümüz. Hem hamama gireceksin, hem de terlemeyeceksin, olmaz öyle şey. Hele de hem terleyecek, ama kendi terini görmeyerek başkalarına “terlemiş ve ekşi ekşi kokmuşsun” diyerek hakaret edeceksin. İşte bu hiç olmaz…

Bu sistem devlet yönetiminden ve bütün erklerinden İslam’ı kaldırmış, bir daha geri gelmesin diye de olanca tedbiri almış, devletin bütün önemli kurum ve kuruluşlarını bu amaca göre hem kanunlar, hem de atamalar ile sağlama almış, Batıcı, laik, inkarcı bir sistemdir. Adı cumhuriyet de olsa, demokratik de olsa bu devletin kutsalı yoktur ki haramı helali olsun. Yok böyle bir şey.

Bu sistem bu haliyle bize göre kötülük üreten bir bataklıktır. Şimdi bizim bazı kardeşlerimiz de kalkmış, uçuşan sinekleri göstererek, “işte bir sivrisinek daha” diye kötülük, haram ve günah sayıyorlar. Sanki gırtlaklarına kadar sistemin pisliğinde yaşarken kendileri temiz kalmışlar. Hayır, kimsenin kimseye “dibin kara” demeye hakkı yok, zira cevap ceptedir; “seninki benden kara!”

Bu yüzden havada yeni bir sinek gördükçe biz körmüşüz gibi bize de gösterenlere diyoruz ki “sinek sayma kardeşim, burası bataklık, aklından zorun mu var senin? Buranın sivrisinekleri saymakla bitmez. Bunu görmemek yanlıştır.”

Bu çıplak gerçeği “parti ve siyaset çağın cihat şeklidir, onsuz olmaz” diyenler de görecek, “batıl sistemlerde siyaset ve partiler şirktir, kaçınmalıyız” diyenler de görecek, “siyaset ve partiler ana davamız ve hedefimiz değildir. Ancak İslam Davamız için dinimize yakın bir parti olursa veya bir partiyle anlaşma yapılır da bize bazı hizmet sunmaya veya bazı zararlardan korumaya söz verirse, o parti kullanılabilir” diyenler de görecek, fakat hiç biri bir başkasına “bak sizinkiler ne yapıyorlar, ne haram ve günahlar işliyor, ne pisliklere batıyorlar” demeyecek. Bunu sizinkiler bizimkiler değil, hepimizin içinde yaşadığı sistem yapıyor.

Allah korusun senin veya komşunun, ya da bir hısım ve akrabanın kızı kaçırılmış ve kirletilmiş ise, sen, ben, o fark etmez, oturup hepimiz arımızdan ağlamalı ve buna karşı ne temizlik yapabileceğimizi düşünüp taşınmalıyız. Bir utanç varsa, az çok hepimize de sıçramıştır. Ne diye kendimizi temize çıkararak kardeşlerimizi pislikle itham ediyoruz? Pis olan sistemdir ve hepimizi de kendi pisliğine çekmektedir.

Bu şartlarda bu pis sistemin içinde yaşayan ama bundan mustarip olan bazı dindar insanlar hem kendi maişetleri gereği, hem de fazladan bir hizmet olarak, bu pisliğin panzehri inanan insanlar ve kadrolar yetiştirmek ve onları sistem içinde etkili yerlerde kullanarak temizlik çabalarına güç katmak için, ellerinden gelen her imkanı değerlendirerek, bazen yasal yollardan giderek, bazen dava adına riskler yüklenerek, bir insan hakları, adalet, hukukun üstünlüğü, eşitlik ve bu arada özellikle de din ve vicdan özgürlüğü mücadelesi veriyorlar.

Bunlardan kimileri her çeşit sivil toplum kuruluşları ile (STK), kimileri siyasi partilerle, kimileri eğitim öğretim yuvalarıyla, kimileri irşat ve tebliğ hizmetleriyle bu temizlik çalışmalarına katkı sunmak istiyorlar. Artık ellerinden ne gelirse bir şeyler yapmak istiyorlar.

Yüz yıllık mücadele düşünülürse, az şeyler de yapılmamış yani. Özellikle de CHP’nin tek parti zulmü ile zamanımızı bir kıyaslayın, başarıyı görürsünüz. Alınan yol yüzünden bazı sistemzâdeler vaziyete bakarak “bunlar nereden türedi arkadaş?” diye çatlıyorlar.

Ey kardeşim, katılmak istersen sen de buyur. Hizmet şeklini sen tercih et. İstediğin gibi hizmet et. “Aman kalsın” dersen, sen bilirsin, katılma.

Şimdi birileri “biz bu pisliğin çıkış gözüne kadar girecek ve oradan pislik vanalarını kapatmaya çalışarak imkan nispetinde gücümüz yettiği kadar bu pis ortamı temizlemeye çalışacağız” diyorlarsa, çok bir şey de değil, bizden sadece bir oy ile temsil gücünde destek istiyorlarsa, bence o kadarcık bir desteği vereceksin kardeşim.

Ama sen yine de serbestsin kardeşim, ister içinden “zaten pislik içindeyiz. Bari bir de bunları deneyelim. Faydalı olurlarsa ne ala. Yoksa zaten yok zaten yok” diyerek, dışından da “gidin arkadaşlar ve insanlık için elinizden geleni yapın” diyerek bunlara bir oy verirsin.

İstersen de “aman bu pislik bana da bulaşmasın yeter” der, bir oy ile de olsa destek vermez, pisliğin içinde debelenerek temiz kalmaya çalışırsın. Ama bilesin ki oy vermemekle içinde yaşadığın sistemin pisliklerinden uzak olamaz ve asla temiz kalamazsın. O sistem seni kendine mahkum etmiştir, haberin bile olmaz.

Mesele bu kadar basittir.

Şimdi birileri kalkar da destek verdikleri insanların da sistemin bataklığında debelendiğini göstererek, “oy verdik de ne oldu? İşte bunların zamanında bir sinek daha” derse, bil ki bu adam ne seni, ne sistemi, ne mücadeleyi anlamıştır.

Bazı huyların için de kimi hastalıklar gibi “çaresi yoktur” denilmiştir. Çaresiz dertlere düşenlere elinden ne gelir? Acımak şifa vermiyor ki!..

Şimdi dayanma gücünüz varsa gelecek yazıda dökelim ihtilafları ortaya, bakalım değişen bir şey var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi