Serdar Demirel

Serdar Demirel

‘Şiî yayılmacılığı’ meselesi

‘Şiî yayılmacılığı’ meselesi

Saygın ilim adamımız Dr. Ebubekir Sifil, Milli Gazete’deki köşesinde, 30 Ocak 2012 tarihinde “Şiî Yayılmacılığı” başlıklı önemli bir yazı yayımladı. Burada serdedilen endişelerin kanaat önderlerimiz tarafından enine boyuna tartışılması lazım.

Şiîlik konusunu akademik düzeyde çalışmış birisi olarak bu yazıda dile getirilen endişeler gözardı edilemez diye düşünüyorum.

Eğri oturup doğru konuşalım; Şiîliği denkleme almayan hiçbir siyasi stratejinin Ortadoğu’da yaşama şansı yoktur. Şiîliği anlamadan ne bölgenin tarihi, ne bugünkü siyasi gelişmeler, ne sosyolojisi, ne toplumsal psikolojisi tam anlaşılabilir, ne de geleceği öngörülebilir.

Mesele küresel güç hegemonlarının yakından ilgilendiği ve hatta üzerinden komplolar ürettiği, dinî, siyasi ve kültürel boyutları olan derin bir meseledir. Şiî ve Sünnî gerilimin Ortadoğu’da tırmandığı bir dönemdeyiz. Bunun bir ucu küresel bir ucu da bölgesel güç merkezlerine dayanır.

Aklın ve tarih tecrübesinin gereğidir; karşınızda bir mesele varsa öncelikle o meseleyi bütün yönleriyle tanımaya çalışmanız gerekir. Bilmeden fikir sahibi olmak, bilmeden siyasi teoriler geliştirmek, bilmeden lehte ve aleyhte duruş geliştirmek sağlıklı olmaz.

Buyurun Ebubekir Sifil Hoca’nın yukarıda bahsettiğim yazısında dile getirdiği bazı endişe ve tesbitleri birlikte okuyalım:

“İran bir taraftan bölgede inisiyatif ve etki alanını genişletmeye dönük politikalar izlerken, diğer yandan kadim ve genetik Sünni düşmanlığı refleksiyle Şii karakterli yayılmacı politika dip dalga halinde ilerliyor.”

“.. Küresel güçlere karşı “tek başına” direnme, hatta “kafa tutma” görüntüsü Şiilik propagandası eşliğinde yürütüldüğü zaman hem siyasî ve stratejik hem de mezhebi ve kültürel sahalarda aynı anda ilerleme kaydetmek mümkün hale geliyor. Sokaktaki insanın algısına hitap eden tek cümlelik netice şu oluyor: “Küresel hegemonyaya İslam adına direnmenin adresi İran’dır ve İran bunu sahip olduğu Şii arka plana borçlu.”

“İzleyebildiğim kadarıyla tek bir uydu kanalında 20 civarında Şiilik propagandası yapan televizyon var. İzleyemediklerim de hesaba katılarak düşünüldüğünde rakamın ikiye-üçe katlanacağında şüphe yok. “Ne var bu kanallarda?” diye baktığınızda, 24 saat fasılasız Şiilik propagandası var. Bütün mesaisini Sünnîlik tenkidine sarf eden, bu sahada özel olarak yetiştirildiği anlaşılan kişiler, Sünnî kaynakları didik didik ederek işlerine geleceğini düşündükleri malzemeyi titiz bir şekilde cımbızlayıp seyirciye sunuyorlar.”

“Sünnî kesimlerin -tarih boyunca olduğu gibi şimdi de- Şiileri Sünnîleştirmek gibi bir derdi olmamıştır. Bu, Sünnîlerin Şii iddiaları karşısında donanımsız ve savunmasız olduğu şeklinde bir izlenim oluşmasına yol açıyor. Özellikle gençlerde bu algının hayli yaygın olduğunu gözlüyoruz. Bu durumun olumsuz psikolojik yansımaları oluyor. Gençler bu sebeple Şii propagandalara kolayca kanabiliyor. Bir tesbitimi aktarayım: Ülkemizde Türkçe olarak -telif veya tercüme fark etmez- Şia tenkidi konusunda neşredilmiş eserlerin adedi, Şia’nın Türkçe olarak neşrettiği eserler yanında hayli cılız kalır!”

Yukarıda naklettiğim endişeler elbette objektif olarak değerlendirilmelidir. Ancak şunu belirtmeden geçemeyeceğim; bu endişeler ümmetin birliğini önemseyen geniş kesimler tarafından paylaşılmaktadır.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi