Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Maaşallah Kral

Maaşallah Kral

“Gizli güzel Van” ya da “Güzelliklerini gizleyen Van.”

Belki hemen denilecek ki, “Bir de gel şimdiki Van’ı gör.”

Evet şimdiki Van’a gittim, gördüm ve önümüzdeki günler anlatmaya çalışacağım.

“Van’ın gizli güzellikleri” derken ya da “Güzelliklerini gizleyen Van” derken, yeryüzüne indirilmiş nimetlerinden ve güzelliklerinden söz etmekteyim.

Allah dostları, dağları, gölü ya da denizi, kuşları, ovası, yiyecekleri, içecekleri ile tüm Cennet taamlarının tadılabileceği ve yetiştiği verimli coğrafyasından dem vurmaktayım.

Cenab-ı Hak verdiği nimetlerini kullarının üzerinde görmek ister. Şükür ister, Hak katından gelen her nimet emanettir ve emanete sahip çıkılmasını ister. Geçelim.

Depremden sonra Van’a gitmek nasip olmamıştı. Hafta sonu gidip geldik. Deniz Feneri’nin yaptığı yardımları yerinde görme imkânı bulduk.

Halen yardımlarını kesintisiz sürdüren Deniz Feneri’nin dağıttığı eşyaları ve gıdaları muhtaçlara ulaştırdık. Depremzedelerle görüştük, dertleştik.

¥

“İnsanı insana dost eden yüz güzelliği değil, yürek temizliği ve kalbî muhabbetidir,” derler.

Van havaalanına indiğimizde bizi hem yüz hem yürek güzeli ve hem de kalbi muhabbetle dolu genç bir adam karşıladı.

Tanışma faslına geçtiğimizde isminin “Maaşallah,” soyadının “Kral” olduğunu söyleyince espri yaptığını zannetik ama değilmiş.

Dünyaya geldiğinde ninesi; “Maaşallah, Maaşallah” diye sevmiş ve öylece adı “Maaşallah” kalmış.

Nüfus memuru; “Böyle isim olmaz” deyince, babası da “Muhsin” olsun demiş.

Nüfus cüzdanındaki kaydı “Muhsin” olsa da herkes onu “Maaşallah” olarak biliyormuş. Biz de üç çeyrek gün “Maaşallah” diye diye epeyce zikretmiş olduk.

Maaşallah’ın ilginç bir deprem öyküsü var. Maaşallah Erciş depremine kadar normal bir esnafmış. İşini yapar, parasını kazanır ve hayatına devam edermiş.

Erciş depreminin olduğu gün çocuklarıyla Van’ın Edremit ilçesinin güzel köşelerinden birinde piknik yapmaktaymış.

Herkes gibi onlar da günün tadını çıkarırken, birden aracının dağlarda gider gibi yerinde hareket ettiğini görmüş ve apartopar Van’a doğru harekete geçmiş.

Lakin yollar geçit vermemiş, gökleri dumanlar kaplamış. İlk köye geldiklerinde feryatların, yıkıntıların arasında kalmışlar.

¥

Maaşallah artık bundan sonrasını hatırlamaz olmuş. Çocuklarını falan unutup, yıkıntıların arasından tek başına yaralıları çıkarmaya başlamış.

Her feryada koşmuş, kendini kaybetmiş insanları uyarmış, onları bir araya getirip; insanları, hayvanları kurtarmaya çalışmışlar.

Buldukları vasıtalarla yaralıları hastahanelere ulaştırmışlar. Kendisi de bir yaralıyı otomobiline alarak hastahaneye getirmiş.

İşte Maaşallah Kral’ın hayatı bu depremle değişmiş ve kendisini yardımlaşmaya adamış. Aracında yatıp kalktığını, depremden ancak birkaç gün sonra anlayabilmiş.

Maaşallah artık bir Deniz Feneri ve Van’da kurulu “Van Cansuyu Derneği’nin” gönüllüsü olarak tüm Van halkının hizmetindeymiş.

“Haydi” denildiğinde; “Nereye” diye sormuyormuş Maaşallah. Biliyormuş ki; “Bir yerde Maaşallah’a düşen vazife vardır ve yerine getirmelidir.”




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi