Faruk Çakır

Faruk Çakır

Ya sizin nesil?

Ya sizin nesil?

Epeydir bir ‘nesil’ tartışması yürütülüyor. Nesiller, milletlerin ve ülkelerin geleceğini ilgilendirdiği için; onların en iyi şekilde yetiştirilmesi, günün ve çağın salgın hastalıklarına karşı ‘bağışıklık’ kazanmış, fırtınalara kapılmayacak şekilde büyümeleri hedef olmalı.
Bu vasıflara sahip nesilleri isimlendirirken kimi ‘dindar nesil’, kimi ‘şuurlu nesil’ kimileri de ‘ayık/ uyanık nesil’i tercih edebilir. Maksat, çağın imansızlık fırtınaları karşısında sarsılmayan, inancına ve değerlerine sahip, geleceğe ümitle bakan bir nesil olduktan sonra isimlendirme çok da önemli değil.

Bir ve beraber olmak için ‘sizin’ ve ‘bizim’ gibi ayrımlara da ihtiyaç yok. Fakat, bir gerçek var ki insanlar farklı yaratılmışlardır. Dolayısı ile kişiler farklı inanç, düşünce ve kanaatlere sahip olabilirler. Mühim olan bu farklılıkları ‘kavga’ sebebi yapmamak. “Herkes aynı düşünsün, herkes aynı giyinsin, herkes aynı konuşsun” demek hayatın gerçekleriyle örtüşmüyor.
Başörtülü imam hatip lisesi öğrencilerinin dahil olduğu bir ‘hadise’yi vesile eden bir gazete, “Huzurunuzda dindar nesil!” başlığını kullanıp, devamında da, “Bu sıkma başlı gençler, İstanbul’daki Kartal İmam Hatip Lisesi öğrencileri!” diye kendince öğrencileri afişe etmiş. (Sözcü, 16 Şubat 2012)
Tabiî ki mühim olan büstler değil, düşüncelerdir. Bir düşünceye katılmamak, o fikirleri ilzam etmekle mümkündür. Fikre karşı fikir... Yoksa heykellerle, büstlerle ya da başka ‘hatıra’larla kavga etmek gereksiz, yersiz ve belki de maksadın aksini netice verme ihtimali sebebiyle ‘provokatif’ olabilir.
Bu noktada ‘medya’nın hakaretvari tavrı da dikkat çekici. Meselâ bu ‘haber’de başörtülü imam hatip lisesi öğrencilerine “sıkma başlı gençler” diye hitap edilmiş. Ne demek ‘sıkma başlı genç’ler? “Başörtülü gençler, başörtülü öğrenciler” dense ne olur? Nihayetinde onlar inançları gereği başlarını örten lise öğrencileri. Diyelim ki öğrenciler bir ‘hata’ yaptı, onlara “sıkma başlı” demek suretiyle ikinci bir hatayı, hakareti medya niçin yapıyor?
Diyelim ki “dindar nesil”in bu ‘hata’sı var. Peki, ‘bizim nesil’ dediğiniz, “dindar nesil” dediğiniz kişilerin dışında kalan neslin ne gibi hataları var? Onların ‘hata’larını da afişe etmek, manşetlere çıkarmak, afişe etmek ister misiniz? Meselâ, aynı gün “İşte ‘dindar nesil’in yaptıkları” ve “İşte ‘bizim’ neslin yaptıkları” diye kıyaslamalı ve karşılaştırmalı haber yapmak ister misiniz? Eğer böyle bir haber yapacak olursanız, “sizin” neslin yaptığı hangi “iyi davranış”ı okuyucularınıza duyurmak istersiniz?
“Dindar nesil” ya da “sıkma başlı gençler” dediğiniz nesille, “sizin neslin” hal ve hareketlerini; “tabiî hukuk” karşısında da kıyaslamak ister misiniz? Aynı şekilde, “uluslar arası kabul görmüş insanî değerler testi”ne tabi tutmayı da ister misiniz? Arzu etmediğimiz böyle bir kıyaslamada kim kabul görür, kim reddedilir? “Bizim nesil” dediğiniz neslin neler yapabildiğini biz değil, siz bile afişe etmek istemezsiniz. Genelleme yapmak doğru olmayabilir, ama “inanç dairesi”ni aşmış genç ya da yaşlı fark etmez, ekserisi yanlış hal ve hareketler içerisindedir.
O halde gelin, “insanî çizgi”de buluşalım. “Fıtrat dini İslâm”ın emir ve yasaklarını yerine getirenlerin ne kendisine, ne de başkasına zararı olmaz. Lütfen ‘sizin’ ve ‘bizim’ diye ayırıma gitmeden bütün gençlerimize sahip çıkalım, onların “çıkmaz sokak”larda mahvolmasına, nefislerinin ve “şeytan”ların tuzağına düşmesine mani olalım. Hep birlikte, el birliği ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi