Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

“Genelkurmay hiçbir zaman yalan söylemez” mi?

“Genelkurmay hiçbir zaman yalan söylemez” mi?

Başbuğ her zamanki gibi, kendinden emin tavırlarla “Genelkurmay Başkanlığı hiçbir zaman yalan söylemez. Eksik bilgi veya yanlış bilgi olabilir ama asla yalan söylemez” dedi. Başbuğ, “Seminer evraklarının da 5 yıl sonra emir gereği güvenlik nedeniyle imha edildiğini” ifade etti. “Seminer düzenlendikten sonra gözlemci heyetinin, söz konusu tatbikatlarda en ufak bir olağan dışılık görürse kendilerine rapor edeceğini” söyledi.

Ben genellemelerden kaçınırım.. Genelkurmay Başkanı da insandır ve insanlar yanlış yapabilirler..

Kenan Evren’e de, Gürsel’e de kefil olduğunun farkında mı Başbuğ aceba. Ya da Karadayı’ya mesela..

“Şecaat arz ederken” bir başka yanlışa düşüyor..

Başbuğ, “Genelkurmay Başkanları hiçbir zaman yalan söylemez” derken, hadi “yalan” demeyelim” yanlış yapıyor.. Hemen hatırlatalım: O elinde salladığı şey “kağıt parçası değil belge idi ve o elinde tuttuğu şey “boru” değil, lav silahı idi..

Başbuğ inandırıcı değil.. Kendi döneminde iktidar aleyhinde yalan haberler uydurmak için işletilen internet sitelerindeki yalan, iftira ve provokasyonlar kimin eseri idi aceba..

Başbuğ’un iddiası, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir zaman karşılığı olmayan bir ifadedir ve bu ifadeler, ancak ve yalnız Peygamberler için kullanılabilir.. Belki Genelkurmay Başkanları ile ilgili iddianın Peygamberlerden tek istisnası eksiklik ve yanlışlıkla ilgilidir.

Böyle bir iddia ciddiye alınamaz.. Bu iddia sahibi kendini küçük düşürür sadece..

Bu tavır narsist bir tavırdır ve psikolojik olarak bu tip insanların ruh dünyasını analiz etmek açısından bir değer taşırlar..

Hayır Başbuğ! Genelkurmay Başkanları da, Cumhurbaşkanları da, Başbakanlar da, Meclis Başkanları da, Diyanet İşleri Başkanları da, Yüksek Yargı Başkanları da, gazeteciler gibi yalan söyleyebilirler.. Hani meşhur fıkradır: Adam “bütün İskoçyalılar yalancıdır” demiş ve eklemiş; “Ben de bir İskoçyalıyım”.

Başbuğ ne yapmak istiyor bilmiyorum tabii ama, bazı Genelkurmay Başkanları doğru söyler, bazıları yalan söyler. Bazıları bazan yalan söyler, bazıları da bazan doğru söyler..

Politikacılar ve istihbaratçılar için yalan söylemek mesleki bir zorunluluk haline gelir gibi olur bazan sanki, söyleyen açısından.. Askerler için bu durum, bu ikisinin toplamı kadardır..

“Ben yalan söylemem” diye kendini öven adamlara karşı dikkatli olmayı öğütler piyasanın duayenleri.. “Bana güven, gerisini merak etme sen” gibi laflar, mahkemede değil, reklam spotlarında bir anlam ve değer kazanır..

Sahi, Genelkurmay Başkanları astlarına mı, üstlerine mi yalan söylemezler? Eşlerine mi, arkadaşlarına mı? Ner zaman ve kime karşı?

Başbuğ’un arkadaşlarının Başbuğ hakkında, dinlemeye takılan sözleri, bu konuda arkadaşlarının da kendine pek güvenmediğini gösteriyor..

En büyük yalanınız “irtica” üzerine söyledikleriniz değil mi Başbuğ!

Biz o yalanlara inanmayacağız. Onun için de siz o yalanların tarafımızdan doğru kabul edilmesi inadınızdan vazgeçin lütfen.

“Doğru şahidlik” önemli idi, onu da yapmadılar.. Şahidliklerinde bile gerçekleri telaffuz etmekten kaçınanların, sanıkken nasıl bir savunma yapacaklarını tahmin etmek çok da zor olmasa gerekir..

Başbuğ ilk göreve geldiğinde, okuyan, düşünen, entelektüel bir yanı olan bir adam diye bazı duyumlarım vardı. Meğer hepsi yalanmış. Öyle bir imajı vardı ama, daha 3. konuşmasında böyle bir derinliğe sahip olmadığı görüldü..

Bahçeli de geçen gün “Bizden hain çıkmaz” diyordu. Başbuğ’la aynı anlayışa sahip demek ki. Peygamber ocağından hain çıkıyor, ama MHP Peygamber evinden daha güvenilir bir yer demek ki! Büyük söylememek gerek.. Bu nasıl bir duygu ise, kendilerini ne sanıyorlar bunlar?

Ama adam iddia sahibi.. Yanlış da olsa söyledikleri, yanlışını kararlılıkla savunuyor. İnatçı biri.. Özgüveni yüksek ama, bu meziyetini yanlış yönde kullanıyor..

Sanırım biraz da yalnız bir adam. Kibirli bir hali var. Çevresinde fazla kimse yok. Onun sahiplenmeye çalıştıkları, onu savunmuyorlar..

Kimse Başbuğ’dan umduğunu bulamamış sanki.. Onun için iki arada, bir derede kalmış..

Sonuçta, ne kendi eyledi rahat, ne aleme verdi huzur, çekti gitti makamdan, şimdi de dayansın ehli hukuk demekten başka bir çaremiz yok..

Başbuğ’un da işi zor, hakimlerin, savcıların da.. Selâm ve dua ile.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi