Merhum Erzurumlu Naim Hoca, cep telefonunun yeni yeni kullanılmaya başlandığı dönemlerde Erzurum’da bir camide cemaate namaz kıldırmaktadır.

Hoca, Fatihayı bitirdikten sonra Nas suresini okumaya başladığı esnada cemaatten birinin cep telefonu çalmaya başlar.

Bir taraftan hoca;

“Kul euzu birabbin nass
Melikin nass
İlahin nass
Min şerril vesvasil han nass
Ellezi yuvesvisu fi sudurin nass”
Diye okurken, telefonun da bir türlü susmadığını görür.

Hoca, “Minel cinetti vennas” ayetini de okuduktan sonra;
Artık dayanamaz ve ;

“Müslümaann ‘No’ya bass
“Müslümann ‘No’ya bass.”
Der.

Bu tarihi vakıa ister istemez CHP genel sekreteri ve mukaddesat tanımazların ‘önder’i; Sav’ı aklıma getirdi.

İçimden derin bir ahh geçmedi değil…

Ah keşke, ah keşke;

Naim Hoca dar-ı bekaya göç etmemiş olsaydı, ne olurdu…

Pratik zekası ve pratik çözümlerde hayli başarılı olan Naim Hoca, Sav’a da bir çözüm bulamaz mıydı?

Bulmaz olur mu!

Elbette bulurdu.
Dolayısıyla kutsallara kin beslemekte sınır tanımayan Sav, bu gazaba uğramazdı.

Hiç değilse Naim Hocadan;

“No’ya bass,
No’ya bass…

Aksi halde bu sizin için olur;

Siyasi iflass
Siyasi iflass”

Uyarısı gelmez miydi?

Gelirdi elbet.

Gelirdi de, Sav ve CHP’si dillere düşmezdi.

Neyse artık, olan oldu.

‘Başa gelen çekilir.’

Tabi bu saatten sonra Sav’dan elbette ne;

“Deli rüzgar bağrıma ess ess.”

Ne de;

“Sur da bir gedik açtık mukkaddess mi mukaddess
Ey kahpe rüzgar, artık ne yandan esersen ess”
Tavrını bekleyemeyeceğimize göre…

Bizden uyarması…
Sayın Sav; siz siz olun bundan sonra aman ha…

‘No’ yerine ‘Yess’
‘Yess’ tuşuna basarken bin kere düşünün.

Bir de;
kapı gibi belgelere rağmen
O aymazlık, o pişkinlik, o yüzsüzlük ben de ümit bırakmadı.

Ne diyebiliriz ki…

Geriye en azından kala kala CHP’nin selameti için Sav’ın özür dileyerek istifa etmesi kaldı.
Aksi halde bizim;

Ce Ha Pess
Ce Ha Pess

Demekten gayri, yapacağımız hiçbir şey yok.

Tabi bir de ilk seçimleri beklemek!