Engin Ardıç

Engin Ardıç

Fahişe makarnası

Fahişe makarnası

İlk kelimeyi adlı adınca yazacaktım, korktum. Gene üstüme saldırırlar. Evet, korktum açıkçası. Sabahtan akşama kadar ana avrat dümdüz giden ama bir gazete yazısında "eşek" kelimesini okuyunca tepki gösteren insanların yaşadığı bu gülünç ülkede, ikiyüzlülük beni yenmiş, teslim almış, korkar hale getirmiş. İftihar etsinler.
"Spaghetti alla puttanesca"... Temiz aile çocukları kibarlık olsun diye "fahişe makarnası" diyorlar. Biz de öyle yazınca anlamı çok değişmiş oldu, durumu kurtardık maşallah!
Oysa Türkiye'de "neye ne dendiğini" hatırlamak için merhum Can Yücel'e soracaksınız. Ama o söyleyince "büyük hiciv ustası" olur, biz söylersek kötü kişi...
Uzatmayalım, böyle bir makarna türü var. Salçası da domates, közlenmiş biber, kara zeytin ve ançuvezden oluşuyor. Adına bakmayın, çok lezzetlidir.
Halkımız bilse adlı adınca söyleyecek de, bilmiyor. Burjuvalar biliyorlar. (Orçun'un anneannesi Servet Hanım da bilir.)
Bunun ayıp olduğu tartışılıyormuş Batı'da.
Değiştirecekler de yerine ne koyacaklar? Kürt ya da Ermeni kasabası değil ki bu hemen "milli bir isim" bulasın, Dersim'i Tunceli, Manazkert'i Malazgirt yaptığın gibi...
Herhalde "sömürülen cinsellik emekçisi makarnası" gibi bir şey uyduracaklar ve gülünç olacaklar.
Avusturya'da, geleneksel bazı yemeklerine de eleştiri varmış...
Acılı şnitzele "Zigeunerschnitzel" yani "çingene şnitzeli" derlermiş (bilmiyordum, "Fiakergulasch" yani "arabacı gulaşı" yemişliğim çok vardır da bundan yememiştim...)
Onu herhalde "Roman şnitzeli" yaparlar.
Eh, bir zahmet Sarasate'nin "Zigeunerweisen" isimli bestesini de değiştiriverirler artık. Peki, "Negerbrot" yani "zenci ekmeği" (bildiğiniz kara ekmek) ne olacak? "Schwarzbrot" herhalde.
Amerika'da, gerçekten de bir hakaret kelimesi olan "nigger" yasak (Harlem'in ortasında söyleyin, mahalleden sağ çıkamazsınız), tamam da, "negro" ya da "black" bile kullanılmıyor, o da sakıncalı. "African-American" diyeceksiniz.
"Afrikanisches-Amerikanisches Brot"... Çağımızın ikiyüzlülüğüne çok yakışan bir isim olur.
Hadi bakalım, sıra da bize geliyor ufak ufak...
Hanım göbeği... Dilber dudağı... Sütlü Nuriye... Bunların hepsi değişsin!
Çünkü ayırımcılık yapılmaktadır. Gerçi ayırımcılığın "pozitif" olanı günümüzde pek makbul ama... Kadını tatlıya, tatlıyı kadına benzetmek ne demek? Ötekileştiriyorsun, nesneleştiriyorsun, kategorize ediyorsun, dişiliğini kişiliğinin önüne çıkarıyorsun. (Buna göre hiçbir erkek de sevgilisine "tatlım" demesin artık!
Ama kadınlar da erkeğe "şekerim" demeyecekler ha, bozuşuruz.)
Bu tatlıların isimleri "erkek göbeği", "yakışıklı dudağı" ve "Sütlü Selahattin" yapılabilir.
Sonra da sıra "vezir parmağı"na gelir. Osmanlı kokuyor. "Sarığı burma" da gerici...
"Başbakan parmağı" yapalım. Öteki de "şapkası burma" olsun.
Ne yani, biz "Kirmasti peynir tatlısı"nı "Kemal Paşa tatlısı" olarak evirip çevirmiş insanlar değil miyiz? Hadi bakalım, şekerinize, ununuza sağlık...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi