Erdal Şafak

Erdal Şafak

Dipsiz kuyuda ölüm

Dipsiz kuyuda ölüm

Afganistan'ın laneti sonunda bize de çarptı. Biliyorum; bu yaklaşımıma, bu keskin değerlendirmeme karşı çıkanlar olacak.
Biliyorum; Türk askerlerinin, Afganistan'daki ISAF ("International Security Assistance Force" yani "Uluslararası Güvenlik ve Yardım Gücü") bünyesindeki 49 ülkenin kuvvetleri arasında "Savaşmayan" birkaç birlikten biri olduğu hatırlatılacak.
İyi de 12 Mehmetçiğimizin şehit olduğu helikopter kazası da Afganistan'daki savaşın yan sonuçlarından biri değil mi?
Öyle bir savaş ki bu, 1979'dan bu yana sürüp gidiyor. 10 yıl Kızıl Ordu savaştı, 11 yıldır ABD ve ISAF koalisyonu savaşıyor. Aradaki yıllarda ise Afganlar birbirleriyle boğuştu.
En vahimi Taliban'a karşı 11 yıldır süregelen savaş, ülkenin mahvedilmesinden başka bir sonuç vermedi. Zira, Afganistan batağında 15 bin askerini yitiren Kızıl Ordu Komutanı General Boris Gromov'un dediği gibi, "Talibanlar'ın ölme kapasitesi düşmanlarının kazanma kapasitesinin kat be kat üstünde..."
"Askerlerimizi çekelim, Afganlar ne halleri varsa görsünler" demiyorum.
ABD'nin ve ISAF güçlerinin Afganistan'ı bu halde bırakıp valizlerini toplamalarını da istemiyorum.
ABD'nin 6 yıl savaştıktan sonra çekildiğinde arkasında nasıl bir Irak bıraktığını unutmuyorum.
ABD'nin ve ISAF'ın çekilirlerse arkalarında Irak'tan bin beter bir Afganistan bırakacaklarını kestirmenin hiç de zor olmadığını da aklımdan çıkarmıyorum.
Ancak barış ve güvenliği sağlamak için Afganistan'a giren ISAF'ın nasıl bir ikilemde sıkıştığını gördükçe dehşete kapılıyorum: Bir tarafta boğazına kadar yolsuzluk batağına gömülmüş, çürümüş, yoz mu yoz Hamit Karzai yönetimi var; öbür tarafta ise fanatizmde sınır tanımayan, ölmekten ve öldürmekten korkmayan Taliban.
Karzai "Kırk katır", Taliban ise "Kırk satır"...
Afganistan'ı hangisine bıraksanız ya da teslim etseniz, sonuç tam bir felaket olacak.
Hem de jeostratejik, jeopolitik bir felaket.
Peki ya ikisine birden bırakmak? "Felaketlerin felaketi"nden başka bir şey değil. Ya da "Felaketlerin anası..."
Ama ne yazık ki, ABD'nin son çare olarak geliştirdiği formül bu. Taliban'ı Karzai yönetimine ortak etmek.
Sonra da ayaklarının ucuna basarak çekilmek.
Adama sormazlar mı: "Niye Afganistan'a savaş ilan ettin" diye.
Taliban rejiminde vahşet ve Ortaçağ karanlığı vardı ama hiç değilse haşhaş üretiminin neredeyse kökü kurutulmuştu.
Şimdi hem vahşet olacak, hem Ortaçağ karanlığı, hem de her yıl rekorunu yenileyen haşhaş üretimi. Sınırsız, ölçüsüz yolsuzluk da yanında bonus!
Afganistan'da böylesine bir açmazda görev yapan Mehmetçiğimize sabır ve kolaylık dilemekten başka elimizden ne gelir ki...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Şafak Arşivi