Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Konyalı'yı Atatürkçü yaparız da Kenyalı'yı naapicizz?

Konyalı'yı Atatürkçü yaparız da Kenyalı'yı naapicizz?

Hiç merak edip 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na baktınız mı?

“Hocalar bile Bakmadı; biz nerden bakalım?...” diyeceksiniz, biliyorum.

Bi ara açın da bakın 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na… Özellikle de 4. ve 5. maddelerine bakın Allah aşkına…

4. Maddede kanunun amaçları, 5. maddede ilkeler açıklanır…

Baştan söyleyeyim; bugüne kadar bu maddelere uygun dersler yapılmamıştır. Yani bütün üniversite hocaları, kanunun bu 2 maddesine göre suç işlemişlerdir ve hâlâ işlemektedirler.

Ne diyor bu maddeler?...

Amaçlara bakalım:

Madde 4: a) Öğrencilerini;

(1) ATATÜRK İnkılapları ve ilkeleri doğrultusunda ATATÜRK milliyetçiliğine bağlı,

(2) Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan,

(3) Toplum yararını kişisel çıkarının üstünde tutan, aile, ülke ve millet sevgisi ile dolu,

(4) Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getiren,

(5) Hür ve bilimsel düşünce gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı,

(6) Beden, zihin, ruh, ahlak ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı şekil de gelişmiş,

(7) İlgi ve yetenekleri yönünde yurt kalkınmasına ve ihtiyaçlarına cevap verecek, aynı zamanda kendi geçim ve mutluluğunu sağlayacak bir mesleğin bilgi, beceri, davranış ve genel kültürüne sahip, vatandaşlar olarak yetiştirmek,

b) Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak, refah ve mutluluğunu artırmak amacıyla; ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına katkıda bulunacak ve hızlandıracak programlar uygulayarak, çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı ve seçkin bir ortağı haline gelmesini sağlamak,

c) Yükseköğretim kurumları olarak yüksek düzeyde bilimsel çalışma ve araştırma yapmak, bilgi ve teknoloji üretmek, bilim verilerini yaymak, ulusal alanda gelişme ve kalkınmaya destek olmak, yurt içi ve yurt dışı kurumlarla işbirliği yapmak suretiyle bilim dünyasının seçkin bir üyesi haline gelmek, evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunmaktır.

Bir de, Ana İlkeler’in ilk iki şıkkına bakalım:

Madde 5 - Yükseköğretim, aşağıdaki "Ana ilkeler" doğrultusunda planlanır, programlanır ve düzenlenir:

a) Öğrencilere, ATATÜRK inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda ATATÜRK milliyetçiliğine bağlı hizmet bilincinin kazandırılması sağlanır.

b) Milli Kültürümüz, örf ve adetlerimize bağlı, kendimize has şekil ve özellikleri ile evrensel kültür içinde korunarak geliştirilir ve öğrencilere, milli birlik ve beraberliği kuvvetlendirici ruh ve irade gücü kazandırılır.”

Dünyada genel geçer ilke ve amaçları şöyle bir kenara alalım. Diğer şıklara bakar mısınız?

Dünyanın dört bir tarafından gelip Türkiye’de üniversite tahsili yapan genci, niye “ATATÜRK İnkılâpları ve ilkeleri doğrultusunda ATATÜRK milliyetçiliğine bağlı” bir insan olarak yetiştirmek mecburiyetindeyiz, anlamıyorum…

Kenya’dan gelen bir öğrenciyi niçin “Türk milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini taşıyan, Türk olmanın şeref ve mutluluğunu duyan” birisi olarak yetiştirelim ki? Rejim mi ihraç edeceğiz Kenya’ya?...

Fransa’dan gelen bir öğrenciyi “Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olarak, refah ve mutluluğunu artırmak amacıyla; ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına katkıda bulunacak ve hızlandıracak programlar uygulayarak, çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı ve seçkin bir ortağı haline gelmesini sağlamak” amacıyla niye yetiştirelim ki?...

Bizim Kenya’ya veya Fransa’ya gönderdiğimiz bir öğrenciyi onlar da tutar, kendi ülkelerine bağlı birer yurttaş olarak yetiştirmeye kalkarlarsa naapıcizz?...

Meselâ Fransa, “Ben de Türkiye’den gelen öğrencileri De Gaulle’cü yapıcaam…” derse ne halt ediciiz?...

Yurt dışından gelen öğrenciler, bilimsel birikimlerini artıp memleketlerine geri dönecekler ve orada yapacakları çalışmalarla, insanlığın gelişimi için gayret sarf edecekler. Bunları Atatürk ilke ve inkılâplarına göre yetiştirsek ne olur; yetiştirmesek ne olur?

Başka ülkelerden gelen gençleri, niye Türkiye cumhuriyetine bağlı birer insan olarak yetiştirelim?... Onlar bu devletin vatandaşı değiller ki?...

Türkiye’deki bir üniversitede okuyan yabancı bir genç, “Milli Kültürümüz, örf ve adetlerimize bağlı, kendimize has şekil ve özellikler”le yetiştirmek kime ne kazandırır?
Yabancı öğrenciler, “milli birlik ve beraberliği kuvvetlendirici ruh ve irade gücü kazandırmak” amacıyla yetiştirilmeye kalkılırsa, amacımız bütün dünyayı bizim millî kültürümüze bağlı kılmak ve “millî birlik ve beraberliğimizi” kuvvetlendir amacıyla mı yetiştirmiş olacağız. O gence ne ya, bizim milli kültürümüzden, milli beraberliğimizden?...

Kimya Bölümünde, hoca, Kimya bilimini bırakıp yabancı genci Atatürkçü mü yapacak yani?... Veya o genci Türk kültürü savaşçısı mı yapacak? Kimyasal formülleri bırakıp “kendi örf ve âdetlerimizi” mi öğretecek?....

Bilim evrenseldir ve üniversiteler, evrensel bilginin üretildiği yerdir. Üniversitelerde üretilen her bilgi, bütün insanlık için üretilir; etnik yapılar için değil….

Öğrencisini ideolojik olarak eğitmeye kalkan üniversite, evrensel bir üniversite değildir. Bu “Evrenkent” demek olan üniversitenin da tabiatine aykırıdır.

Bir başka durum daha var…

Bugün pek çok üniversitede yabancı hocalar da çalışmaktadır ve bunlar ne bizim millî kültürümüzü bilmekte ve ne de Atatürkçülük hakkında bir şeyler bilmektedirler... Haydi… Buradan yakın!... Bu yabancı hocalar nasıl Atatürkçü ve millî kültürümüzü bilen, Türk devletine bağlı öğrenci yetiştirecekler?...

Yabancı hocalar da yerli hocalar da yıllardır, derslerde Atatürk ilke ve inkılaplarını konu etmeyerek, Türk olmanın şerefini aşılamayarak suç işliyorlar…

En çok güldüğüm şey, başlıktaki tespit işte…

Hadi, Konya’dan gelen öğrenciyi, yukarıdaki amaç ve ilkeler doğrultusunda Atatürkçü ve “milli değerlerimize bağlı” bir şekilde eğittik diyelim; ya Kenya’dan geleni napıciiz?...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi