Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

“Cumhuriyetin Önderi” Hakk’a Tapan Türk Milletinin Atası Olabilir mi?

“Cumhuriyetin Önderi” Hakk’a Tapan Türk Milletinin Atası Olabilir mi?

Bir ataya tâbi olma ölçülerini biyolojik olarak sürüp gelen gende değil, İslâm’ın esaslarına uygun olanda aramak gerekir. İslâm olan ve onu yüceltmiş atalara tâbi olmak esastır. Müslümanlığıyla temayüz etmemiş, İslâm düsturlarına bigane kalmış şu veya bu şekilde devletin başında da olsalar ata kabul edilemez.

Kur’an ölçülerine göre eski olsun yeni olsun, nesep itibariyle öne çıkan herkesi ata olarak kabul edemeyiz ve onların izinden gidemeyiz. Ayrıca ideolojik olarak üretilen “atalar” konusunda da bazı zümrelerin idrakleri hâlâ açılmış değil.

Cumhuriyet ideolojisinin ürettiği “ata” dayatmasının ardında en başta Hz. Peygamberimiz (.s. a.v.) ve Osmanlı İslâm devrindeki Türklüğün hâmi ve bânilerine karşı “çağdaş, laik ve Batıcı” inkılâplarla oluşturulan “ata”lar, İslâm nokta-i nazarından ata sayılması mümkün değildir.

“Kemalist önderler,” rehberlerini Avrupa da aradıkları ve “Hakk’a tapan” Türk milletinin dinî, tasavvufî, ilmî ve edebî ecdâdını “karanlık çağların temsilcileri” olarak görüp reddettikleri için atalarımız arasında yer almazlar.

ATA DİYEBİLECEKLERİMİZİN HAK MI BÂTIL MI OLDUĞUNA BİLMEKLE MESULÜZ

Müşriklerin, babalarının (atalarının) bâtıl dinlerine bağlılıklarını kınayan âyetler doğrultusunda ata anlayışımızı Kur’an ölçülerinde aramalıyız. A’raf sûresinin 173. âyeti, nesebini taşıdıklarımızı Hak mı bâtıl mı istikamette olup olmadığını göre ata kabul edebileceğimiz yönünde uyarıyor: “Bizden önce ancak atalarımız şirk koşmuştu. Bize ise onlardan sonra gelme bir kuşağız. İşleri bâtıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helâk mı edeceksiniz...”

“Atalarımız İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un dinine uydum…” şeklinde mesaj veren Yusuf sûresinin 38. âyetinin, eski ve yeni zamanlardaki ata tercihimizde daima Hak dini üzere olanların atalığını kabul etmemiz yönünde ikaz ediyor.

Bakara sûresi 170. âyetin “... Ya atalarınız bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler” buyruğunu ata tercihinde esas almak gerek.

“Atamız Kemalizm’dir” diyen bin dokuz yüz yirmi üç cumhuriyetçilerinin atası din-i İslâm üzere olan bir ata değil, pozitivist ve lâ-dinî bir atadır.

Kemalist cumhuriyetçiler “çağdaş ata” olarak ikonlaştırdıkları sözde “yeni Türk ulusunun” atasını cebir ve baskıyla “Türkiye’nin atası” olarak ilân etmiş olsalar da, “Hakk’a tapan” Türk milletinin ata ölçüsünü ve inancını değiştirememişlerdir.

“KİMLERİN AHFÂDISINIZ?” DİYE SORULDUĞUNDA “CUMHURİYET ÖNDERLERİNİN” DİYEMEYİZ

“Kimlerin ahfâdıyız?” denildiğinde Müslümanlığıyla temayüz etmiş atalar aklımıza gelir. “Kemalist önderler” bu mânada ata olarak aklımıza gelmez.

Kemalistler ve Cumhuriyet Türkçüleri atalarını İslâm öncesi Ortaasya Türkîliğinde ve pagan Anadolu “uygarlığında” ararlar. “Kemalist önder”, ilk Meclis’ten geçirebilseydi şayet mavi zemin üzerinde bozkurt kafası bulunan gök bayrağı ata bayrağı olarak ilân edecekti. Oysa Müslüman atalarımızın bayrağı İ’lâ-yı Kelimetullah ve Hz Peygamberimize biat mânası taşıyan ay yıldızlı al yeşil bayraktır.

Müslüman Türk milleti, İslâm’a hizmet etmiş ve şeref vermiş ecdâdıyla övünür. Ne olduğu belirsiz ütopik ata arayan Cumhuriyet Türkçüleri yanlış yoldadırlar. Onların İslâm olmayan “Ön Türk” dedikleri “Ön ata” arayışları zihnî sapmadır. Müslüman Türklüğün atasını İslâm öncesinde arayanlar gaflet ve dalâlet içindedirler. Hz. Peygamberimiz “Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır” buyuruyor.

İslâm öncesi Türkîlerin folklorik bir destan motifi olan Bozkurt’u ata sayanlar ve Kemalizm’in önderini, “Bozkurt ata” olarak kabul edenler “Anıtmezara” tazimde bulunanlardır. Cumhuriyet Türkçülerinin atası, kendi ifadeleriyle “Gök Börü, Asena, Bozkurt” gibi sözde Türk soyunun menşei olduğu iddia edilen efsanelerdir. Bu zihniyet Asya’daki Türkî çağların ritüel ve destanlarından beslenmektedir. Folklorik değerin ötesinde İslâmlaşmış hayatımızda sosyo-kültürel bir değer ifade etmez.

Türkçüler “Orhun Anıtlarını” ecdât yâdigarı olarak önceliğe alırlar ve Müslüman ecdâd yadigarlarına göstermedikleri alâkayı İslâm öncesi sözde ata yadigârlarına göstererek millîliğin sembolleri hâline getirirler. Oysa Müslüman Türklerin ecdât yâdigarları Eyüp Sultan’dır, Selimiye’dir, Süleymaniye’dir, Hacı Bayram Câmii’dir. “Kemalist atanın” yâdigarı ise Anıtmezar’dır, Taksim Anıtı’dır ve bütün ülkeye dikilmiş olan heykellerdir.

Her yerde Müslüman ecdâdın izleri ve ruhu vardır. Cumhuriyetin ilân ettirilişini müteakip millet-i beyzâ’yı aldatan sonra Altı Ok ilkeleriyle sözde “yeni devleti” tanzim eden “Kemalist ataların” izini ve ruhunu gören var mı?

SÜLEYMANİYE CÂMİİ ATA YÂDİGARI, ANITMEZAR ATA YÂDİGARI DEĞİLDİR

Ecdâdın, torunları üzerinde hakkı vardır. Fakat, Kemalist ata olarak dayatılan “önderlerin” millet üzerinde hangi hakkının olduğunu söyleyebiliriz? Din ü millete zulmeden kaatil cumhuriyet “atalarının” üzerimizde hakkı olabilir mi?

Şair, “Sen bu ulu mabedde bulacaksın ecdâdı” diyor. Bir müddet Allahsızlığını ilân eden milletsiz cumhuriyetin “Kemalist atalarını” şairin dediği ulu mabette bulmak mümkün mü?

“Ecdâdınızla iftihar ediniz” derken kimler kastediliyor? “Kemalistlerin atalarıyla” iftihar eden Müslüman Türk milletinin bir ferdini duydunuz mu? İftihar etmesi için bir sebep var mı?

Ecdât sevgisinden bahsederken “Kemalistlerin atası” yüreğinizde bir şeyler hissettirir mi? “Kemalist ata”, bu milletin ecdâdını ve yadigârlarını hiç sevmemiş ki, kendisi sevilen ecdât hakkına sahip olabilsin.

Cumhuriyetle birlikte “en büyük Türk atası” övgüsüyle sayısız şiirler yazılsa da İslâmlaşmış ecdât ruhunu taşımadığı için anıtmezar dahilinde fosilleşip unutulacaktır.























Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İlbey Arşivi