Faruk Köse

Faruk Köse

“Kürt Sorunu”nun çözümü

“Kürt Sorunu”nun çözümü

“Kürt sorunu mu, terör sorunu mu?” tartışmasına girmeyeceğim. Aslında sorun “Kürt sorunu”dur; “terör” bunun sonucudur. Daha da aslında, sorun “rejim sorunu”dur, “Kürt sorunu” da bunun ürettiği bir sonuçtur. Sorun nerede ve nasıl başladı, bu noktaya nasıl geldi, ahval ve gidişat nasıl? Bunlara da girmeyeceğim. Direkt olarak, “Kürt sorunu”nun nasıl çözülebileceğine girmek istiyorum.

Evvela durum tesbiti yapılarak sorunun şu boyutlarına çare üretilmeli:

1) Temsil sorunu çözülmeli. Seçimlerde baraj uygulaması kaldırılarak Kürtlere ve diğer etnik gruplara Meclis’te kendini temsil hakkı verilmeli. Bu hususta, halkın gerçek temsilcilerinin seçilmesi için gereken tedbirler alınmalı, terör örgütü, feodal unsurlar, yerel güç odakları devre dışı bırakılmalı.

2) Kendini ifade sorunu çözülmeli. İnsanlar etnik yapısını ifade edebilmeli, dilini konuşabilmeli, kültürünü yaşayabilmeli. Resmi dile bağlı kalarak, her etnik grup kendi dilini kullanabilmeli, geliştirebilmeli, yayın yapabilmeli, çocuklarına öğretebilmeli. Herkes meramını, taleplerini, şikayetlerini rahatça, korkmadan, kısıtlanmadan dile getirebilmeli. Çocuklara ve mekânlara Kürtçe isimler verilebilmeli.

3) Temel haklar sorunu çözülmeli. Herkes, aralarında ayrımcılık ya da farklılaştırma olmaksızın, özü ve esası kısıtlanmaksızın aynı temel hak ve hürriyetlere, aynı nitelikte sahip olmalı; hiçbir gerekçeyle temel hakların özü ve esası kısıtlanmamalı.

4) Feodal yapı sorunu çözülmeli. Güneydoğu’da gerçek anlamıyla bir toprak reformu yapılarak her köylünün kendi toprağı olması sağlanmalı. Feodal sistem yıkılmalı, ağaların halk üzerindeki etkinlikleri kırılmalı ve insanlar, kendi hayatlarını kendi imkânları ve devlet güvencesi altında sürdürebilecek yeterliliğe kavuşturulmalı. Boşaltılan köylere dönüş sağlanmalı.

5) Muhataplık sorunu çözülmeli. Devlet, Kürt halkı adına ağaları, yerel güç odaklarını, terör örgütünü ya da başka bir gücü değil, Kürt halkının her bireyini muhatap almalı. Kürt halkı, kendi adına alınacak kararlara bizzat iştirak etmeli.

6) Kalkınmışlık sorunu çözülmeli. Eğitimde, ticarette, yatırımda, üretimde, devlet hizmetlerinin arzında vb. hususlarda bölgesel farklılığa ve ayrımcılığa son verilmeli. Yörenin kalkınması için gerekli planlamalar yapılıp derhal uygulanmaya başlanmalı.

7) Uluslararası müdahaleler sorunu çözülmeli. Emperyalist güçlerin bölgeden elini çekmesi için yaptırımlara gidilmeli ve bu hususta asla tereddüt yaşanmamalı, geri adım atılmamalı. PKK terör örgütüne destek veren hangi ülke varsa, o ülkeye karşı şiddetli bir karşı duruş sergilenmeli, o ülke ile ilişkiler sınırlandırılmalı ve gerekirse sonlandırılmalı. Karşı hamleler yapılarak ve misliyle muamele edilerek bu desteklere son verilmesi sağlanmalı.

8) Sosyal statü sorunu çözülmeli. Kürtlerin de, Türkler gibi bu ülkenin asli unsuru olduğu, sosyal statü itibariyle ayrı bir derecelendirmeye tâbî olmadığı kabul ve beyan edilmeli.

9) Statüko sorunu çözülmeli. Devletin derin güçlerinin sosyolojik gerçeklere direnerek mevcut statükoyu sürdürmeleri önlenmeli. Statükonun baskıcı ve durağan yapısına son verilmeli. Kürtlerin temel haklarını vermemekte ayak direyenlerin etkinliği kalmamalı.

10) Tanımlama sorunu çözülmeli. Kürtlerin ayrı bir etnik yapı olduğu tanınmalı. Kendilerine özgü kültür ve geleneklerinin, dil ve törelerinin bulunduğu kabul edilmeli. Bir de, ülkenin eşit haklara sahip unsurlarından olduğu kabullenilmeli. Etnik ayrılığa gitmemeleri şartıyla etnik hakları tanınmalı. Kürtlere bazı hakların verilmesinden değil, zaten sahip olmaları gerektiği halde kısıtlanmış haklarının iadesinden söz edilmeli. Yapılanlar bir lütuf olarak sunulmamalı, zaten olması gerekenin gecikmiş iadesi olarak arz edilmeli.

Soruna ilişkin temel unsurların izalesine paralel olarak, sistem reformu da gerekecektir. Bundan önce, Kürt halkının gerçek taleplerinin ne olduğu sorulmalı, kendi sorunlarını kendilerinin dile getirmelerine imkân hazırlanmalı. Bu amaçla hazırlanacak ve resmi statü içinde yürütülecek kapsamlı bir anket çalışmasına bütün Kürtlerin katılımı sağlanmalı. Ancak bu yapılırken, katılımcıların terör örgütünün baskısına maruz kalmayacağı belirli merkezlerde toplanması sağlanmalı. Böylece halkın ne istediği net olarak anlaşılıp, buna göre yeni bir rejim ve sistem kurgulanmasına gidilmeli.

Bütün bunların paralelinde şu reformlar yapılmalı:

1- Anayasa toptan değiştirilerek, bütün halkların aynı haklara sahip olduğu, kimliklerini ifade edebilecekleri, kültürlerini yaşayabilecekleri, hak ve özgürlüklerini kullanabilecekleri bir anayasal düzen kurulmalı; yasalarda ayıklama yapılmalı.

2- Resmi ideoloji terk edilerek yerine Kürt ve Türk halklarının ortak anlayışı olan İslam ikame edilmeli.

3- Üniter yapı içinde, yerel yönetimlerin güçlendirildiği ve inisiyatif verildiği bir idari yapılanmaya gidilmeli.

4- İlim adamlarının, toplum önderlerinin ve aydınların teşkil ettiği “Akil Adamlar Meclisi” kurularak sorunlara çare üretmesi ve aksaklıklarda hakemlik vazifesi üstlenmesi sağlanmalı.

5- Terör eylemine kesin olarak son verenlere af çıkarılmalı, sicilleri temizlenmeli ve terörü bırakanlar için iş garantisi verilmeli.

Ancak bütün bu haklar bir şarta bağlanmalı: “Bir daha terör faaliyetlerine katılmamak ve terör örgütüne karşı durmak...”

PKK terör örgütü ile Kürt halkı birbirinden ayrılmalı. Kürt halkına şu söylenmeli: “PKK’ya destekçi olmadığınız müddetçe, işte şu şu haklarınızı kullanmanızda hiçbir engelleme yoktur ve bu, anayasal ve yasal güvence altındadır.” PKK ile ilişkilerini kesen herkes, bu haklarına anında ve kısıtlamasız kavuşacağını bilmeli. Böylece terör örgütü ile Kürt halkı arasına “özgürlük” tercihi konulmalı; örgütün halk desteği kesilmeli.

Kanı durdurmak ve sorunu çözmek istiyorsak, acı reçetelere rıza göstermeliyiz.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Köse Arşivi