Cevdet Kara

Cevdet Kara

Sıkışınca; dedem de hacıydı?

Sıkışınca; dedem de hacıydı?

Bu sözü çok duymuşsunuzdur…
Kemalistlerin…
Atatürkçülerin…
Dindarlara zulmedenlerin…
Laiklerin…
28 Şubatçıların…
Ergenekoncuların…
Bilumum baskıcı ve yasakçıların maskeleri düştüğünde sığındıkları tek cümle bu…

“Dedem de hacıydı…”
“Ninem de türbanlıydı…”(Türban ifadesi bana ait değil.)

Bir haftadır Toyota’nın Sakarya’daki tesislerinde dini ayrımcılık ve baskı uygulandığı yönündeki iddialar TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda görüşülüyor…

Hakk’ın teslimi ve haklının ortaya çıkması noktasında bu çalışmanın bitirilmesini bekleyeceğiz…
Kimseyi peşinen ve önyargıyla suçlu ilan etmeyiz…
Etmiyoruz da…

Ama Toyota Genel Müdürü Orhan Özer, iddiaların asılsız olduğunu belirterek, “Bizler de inançlı insanlarız. Benim iki dedem, biri Hacı Ali diğeri Hafız Hasan.”deyince bu yazıyı yazmak farz oldu…

“Bizler de ” ile başlayan bir cümle…
Suçluluk psikolojisinin dışa vurumudur…

Dönüp geçmişe baktığımızda…
Nerede bir örtü yasağı varsa…
Nerede bir namaz yasağı varsa…
Nerede bir oruç yasağı varsa…
Bu insanlar net bir şekilde ortaya çıkıp inançlarını,ideolojilerini ve yasaklarını savunmak yerine “bizler de…” ile başlayan cümleler kurarak kıvırma yoluna gitmişlerdir…

Bu tavrın hala devam ettiğini görüyoruz…

Din ve dindarlık kimsenin tekelinde olmadığı gibi inancını yaşamak isteyenlere de baskı, dayatma ve haksızlık kimsenin haddine değil…

Bir kurum veya kuruluş personel alımında alacağı personelin bilgi, beceri, ehliyet, liyakat ve yeteneğine göre mi?
Yoksa…
“Namaz kılıyor musun? oruç tutuyor musun? İçki içiyor musun” gibi tamamen şahsın özel hayatını ilgilendiren sorulara verdiği cevaplara göre mi alım yapacak…

Doğrusu bu konularda hassasiyeti olan kurumlar bunu açık ve net olarak ortaya koymalıdırlar ki Müslüman mahallesinde kimlerin salyangoz sattığını bilmek herkesin hakkı…

Hem Müslüman’ı aşağıla hem de Müslüman’a mal sat devri kapandı…

Bir çok Avrupa ülkesinde bile firmaların çoğu çalıştırdıkları Müslümanların inançlarına saygıyla birlikte ehliyet ve liyakatı göz önünde tutarak personel çalıştırdıkları halde bizim ülkemizde laikliğin bilinçli bir şekilde yanlış yorumu ve bir takım zihniyetlere yaranıp rant sağlama çabası yüzünden vasıf ve nitelikten ziyade sakal, örtü, namaz gibi bireysel şahsı ilgilendiren konularla iş yapmayı ve gündemde kalmayı tercih edenler olduğu bir gerçek…

Bir firma ateist de çalıştırabilir…
İnançlı olanı da…
Bir firma başörtülü de çalıştırabilir…
Mini etekli olanı da…
Kendi bileceği iş…
Ancak firmalar çalıştırdıkları personelin inancına müdahale etmek bir yana o inancını yerine getrime noktasında her türlü kolaylığı sağlamakla mükelleftir…
Aksi durum…
Haksızlıktır…
Hukuksuzluktur…
Zulümdür…

Yazımızın başlığına dönersek…
Senin deden hacıydı da…
Ninen türbanlıydı da…
Sen neden hacı değilsin…
Sen neden türbanlı değilsin…
Deden mi Hacc’a giderken yanlış yaptı yoksa sen mi ona layık bir torun olamadın…
Ninen mi türban takarken yanlış yaptı yoksa sen mi her yerini açarak ona layık bir torun olamadın…

Burada bir tezat var…

Hacı olup olmaman, türban takıp takmaman, namaz kılıp kılmaman oruç tutup tutmaman kimseyi ilgilendirmiyor ama sıkışınca –benim de-deyip ortaya çıkman herkesi ilgilendiriyor…

Sen önce kendinden, inancına müdahale ettiğin insanlardan haber ver de sonra dedene, ninene sıra gelir…
Mezarlar tek kişilik…
Ve herkes kendi mezarına giriyor…
Bırak deden yerinde rahat uyusun!







Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cevdet Kara Arşivi