Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Çok safız, çok!

Çok safız, çok!

Adına ne derseniz deyin; Kürt sorunu, terör sorunu, Güneydoğu sorunu ya da malûm sorun...

Diyarbakır bağımsız milletvekili Leyla Zana, ülkenin kanayan yarası olan bu sorunu, 'Başbakan Erdoğan'ın çözebileceğini' söyleyince kızılca kıyamet koptu.

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş 'Her kim Başbakan'dan umutluysa bu saflıktır' dedi.

Ertesi gün de 'Leyla'yı Leyla yapan Mecnun'un aşkıdır' açıklamasını yaptı.

*

Önce şu saflık konusuna bakalım.

Vallahi ben de çok safım.

Bu milletin de büyük bir çoğunluğu benim kadar saf.

Yüzde ellisi oy verdiği için, safların safında.

Oy vermeyenlerin de ciddi bir kısmı çözüm makamının Başbakan Erdoğan ve hükümet olduğuna inandığı için aynı yerde.

*

Çocuğunun altını bile 'devlet gelsin değiştirsin' diye bekleme alışkanlığının genlere işlediği bir toplumda, ülkenin bir numaralı sorununa başka kim çözüm bulacak?

Devlet çözmeyecek de 'iyi saatte olsunlar' mı gelip çözecek?

Yoksa özel sektöre mi ihale edilecek?

Zerdaliden düdük olmaz, zurnadan al haberi!

*

BDP devletin, hükümetin ya da herhangi birinin çözmesini istemiyor da o yüzden iyi niyetle yapılan açıklamalar karşısında saflık ithamında bulunuyor.

Yakın zaman önce Osman Baydemir 'silahlı mücadele devrinin kapandığını' söylediğinde, daha sözü bitmeden ağzını kapamışlardı.

Leyla zan altında kalmamalı, çünkü söylediği doğru; BDP bağlasa da Başbakan Erdoğan çözer.

Asıl üzerinde durulması gereken husus, 'Başbakan isterse çözebilir' cümlesindeki ikinci kelime.

İsterse ne demek? İstememe ihtimali var mı?

Tek mesele, istemenin yetmemesi.

Ve sadece Başbakan Erdoğan değil, herkesin aynı kararlılıkta olup gayret göstermesi.


YENİ ŞAFAK PAÇAVRA İMİŞ

Birbirinin zıddı iki görüş...

İlki der ki: Dünyada dünkü gazeteden daha bayat bir şey yoktur.

Diğeri ise 'okunmamış her gazetenin, yeni olduğunu' iddia eder.

İkisi de doğru...

Yerine, zamanına ve kimin söylediğine bağlı.

Meslekten olanlar için, bir gün önceki gazete fazlasıyla bayattır, eskimiştir.

Çünkü her sabah güneş yeniden doğar ve her gün yeni bir gazete çıkar.

Fakat düzenli gazete okuma imkânı bulunmayan bir yerdeyseniz, mesela bir dağ başında, o zaman durum değişir.

Kese kâğıdı yerine kullanılan eski bir gazete bile okunmaya değer.

*

Bir de hiçbir şart ve hiçbir şekilde okunmaya değer bulunmayan gazeteler vardır.

Elbette bu da kimin söylediğine bağlı.

O gazeteyi çıkaranlar ve orada yazanlar, tabii ki öyle bir değerlendirme yapmaz.

Beğenmeyenler, durdukları yer itibariyle 'O paçavrayı niye okuyayım' hükmüne varırken, belki kendilerince haklı gerekçelere sahiptir.

Nitekim her gazete için o tavrı sergileyenler bulunur.

*

Daha geçenlerde bu gazete için böyle bir yakıştırma yapıldığına şahit olduk.

Üstelik bir dönem burada beraber çalıştığımız biriydi.

Şaşıp kalmak ücrete tâbi değil.

Yeni Şafak evvelce bir paçavra imiş de, o arkadaş gelip burada çalışmaya başladığında, onun sayesinde eli yüzü düzgün bir gazete haline gelmiş.

Eh, bu kadar söyledikten sonra, sözün gerisini de getirmesini beklerdim doğrusu.

'Benden sonra yine paçavraya döndü' deseydi keşke.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi