Engin Ardıç

Engin Ardıç

Çağdaşlaşma şehitlerimiz

Çağdaşlaşma şehitlerimiz

Halk havaalanlarına hücum etti, vatandaş uçağa binemiyor. Bu gerici hükümet en az iki milyon köylüyü hayatında ilk kez uçağa bindirdi. Oysa gerici olduğuna göre kağnıya bindirmesi gerekirdi.
Fakat köylüler artık öğrendiler, uçak inişe geçince torbalarını toplayıp kapıya doğru yürümek üzere ayağa kalkmıyorlar.
Öte yandan halk plajlara da hücum etti, vatandaş denize giremiyor...
Türk köylüsü, kıyı köylüsü demedik tabii, İç Anadolu köylüsü, hayatında ilk kez denizle tanışıyor, denize giriyor.
Ama "haşemalı" ama bilmemneli.
Böyle dönemlerde "gölette boğulan çocuk" haberleri artar. Sıcaklar bastırınca, kıyılardan, özellikle Karadeniz kıyılarından "şehit" haberleri de gelir. Ölümler hafta sonları belirgin ölçüde artar.
"Çağdaşlaşma şehididir" o insanlarımız.
Üç genç kız boğularak ölmüş, bir gazetemiz (elbette, doğru tahmin ettiniz, muhalif basından), Karadeniz dalgalarını "azgın" olarak nitelemiş... Sosyetik güzel, nefis döner, acar futbolcu, ünlü oyuncu, süper star, deneyimli gazeteci, azgın dalga...
Boğuldukları "mevkide" denize girmek yasak.
Çünkü inşaat kumu çektikleri bir bölge, ve de kıyıda kum göçmesi, kum kayması oluyor.
Yani, boyunu geçmesen bile, su geri çekilirken dipteki kumu da kaldırıyor, alıp gidiyor ayağının altından. Saniyede en az bir metre, yani dakikada altmış metre.
Yüzme şampiyonu bile olsan bundan hızlı yüzemeyeceğin için bir anda kendini açık denizin altında buluyorsun. Sonra deniz cesedini geri getirip kıyıya vuruyor.
Ahkam kesiyorlar "kıyıya paralel yüzün" diye ama nafile. Entarisiyle denize giren kızcağızdan bu profesyonel sağduyuyu ve soğukkanlılığı beklemek ancak yetkili olmakla mümkündür.
İşte bu nedenle tabela koyuyorlar: Buradan denize girmek tehlikeli ve yasaktır.
Eşşek kadar bir tabela... "Dikkat! Ölüm tehlikesi!" yazıyor.
"Senin ve sevdiklerinin yaşamına değer veriyorsan" diye başlıyor ama genç köylülerimiz "yaşam" kelimesini henüz öğrenemedikleri için anlamıyorlar.
Ya da düpedüz okuma yazmaları zayıf, belki de hiç yok.
Yüzme, hiç mi hiç yok.
Ama denize girme özlemi mebzul.
Eh, ne yapsınlar, Hillside'a gidemiyorlar ki... Alaçatı'yı tercih etseler denizi boşverip barlara takılacaklar ama onu da yapamıyorlar işte.
Halkımız "mangal yasağını" ne kadar takıyorsa bu tabelayı da o kadar takıyor.
Nasıl orada yangın çıkarıyorsa, burada da boğuluyor.
Öte yandan tehlikeli kıyılarda tabela var, ambülans yok tabii. Tabelada "cankurtaran ve sağlık ekibi bulunmayan plajlardan denize girme" yazıyor.
Okuyacakları ve kulak asacakları varsayılarak...
İki kız kurtarılmış, üç kız boğulmuş. Kızlardan ikisinin başı örtülü, birinin açık.
Kızlar öldükten sonra da aynı gün aynı kıyıdan binlerce kişi denize girmeye devam etmiş.
Geçen yılın bilançosu, 27 ölüymüş.
72 milyonda 27... Şehirlileri çıkarırsan, yetmiş milyon köylüde yirmi yedi köylü.
Çağdaşlaşma uğruna az mı sayılır çok mu, siz karar verin, çağdaşlaşma şehitlerimizi saygıyla ve rahmetle anın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi