Serdar Arseven

Serdar Arseven

“Suç” ve “Ceza!..”

“Suç” ve “Ceza!..”

Ergenekon davasında öne çıkan eski üst düzey görevlilerin “terörist” oldukları kesin değilse de…
Darbe taraftarı oldukları âşikar!..
Bütün darbecilerin de, mümkün olan en ağır cezaya çarptırılmaları gerekir!..
Ergenekoncuları, şu veya bu “bahane”yi öne sürerek bir şekilde savunmaya, himayeye yeltenenler de…
Milletçe fişlenmelidir!..
Tarihi günler yaşıyoruz;
Bugünlerde özgürlükçü ile darbeci kesin hatları ile ayrışıyor!..
Sonuna kadar “darbelerle” yaşanamayacağını,
Türkiye’nin bu darboğazı uzak olmayan bir tarihte mutlaka ama mutlaka aşacağını hesaba katamayanlar,
“28 Şubat 1000 yıl devam edecek” sananlar…
Şüphesiz…
Fena halde pişman olacaklar!..
Hiçbir şey gizli kalmaz;
Ergenekon’un kirli hesaplarında rol alan o “medya patronları” da, “rektörler” de, sözde “meslektaşlar” da, “sanatçılar” da, bugün “kamu görevinde olanlar” da…
Ve tabii…
“Politikacılar” da…
Hepsi…
Topyekûn…
Yakayı ele verecekler!..
BAYKAL’A DİKKAT!..
Son grup toplantısında; “gerçek savcıların, hakimlerin, dürüst, deneyimli, saygıdeğer hukuk sisteminin ayağa kalkmasını bekliyoruz” diyerek Ergenekon soruşturmasını yürüten ekibi…
Ve bilhassa da Savcı Zekeriya öz’ü hedef alan, hedef gösteren, hakaretler yağdıran Deniz Baykal merak buyurmasın;
Bu ülke, komutla ayağa kaldırılmayı ve brifinglenmeyi sindirebilenleri çıkartmaz sadece bağrından…
Nice Zekeriya öz’leri de çıkartır!..
GöREVİ AMA!..
Aslında, böyle göklere çıkartmaya da gerek yok; sadece görevini yerine getiriyor.
Gözü dönmüş grupların ülkeyi darbe ortamına sürüklemek için bin türlü “terör eylemi” gerçekleştirmeyi planladıklarına dair iddiaların üzerine gitmekle kahramanlık mı yapmış olur bir Savcı?..
Elbette hayır…
Hayır da…
Bu cesareti gösterebilen savcıların analarından doğduklarına (üstelik “yürü aslanım, arkandayız” diyenlerin de katkısıyla) pişman edildikleri bilindiğinden…
Böyle,
dahili ve harici darbe odaklarına aldırmaksızın ilerleyen savcılar, alınlarından öpülmeyi hak etmiş oluyor.
Bakın;
Bilmiyordum, son Bursa ziyaretimde öğrendim…
Sadece kendisi değil, Bursa’da ikamet etmekte olan “en yakınları” da ölüm tehditleri alıyormuş bir zamandır…
Bazıları, üzerlerindeki baskı ve tehditlerden dolayı hastalanmış, hastanelere kaldırılmış!..
Evet;
Savcıysan, böylesine şerefli, zor ve tehlikeli bir mesleği ifa ediyorsan…
Her türlü “sıkıntıyı” göze almak mecburiyetindesin.
İşte Baykal;
Bütün bu tehditleri, baskıları göze almış, “sefalet ücretine” mahkûm bir savcıyı hedef alıyor…
Ergenekon davasından bahsederken; “Bu ülkenin dürüst savcıları ayağa kalkın” kışkırtmasıyla hem hedef gösteriyor hem de hakaret ediyor…
Baykal’ın tavrı ziyadesiyle çirkin de…
Kamuoyunun tepkisi yeterli değil maalesef…
Bugünlerde, Zekeriya öz gibi “namuslu yargı mensuplarına” destek vermek ziyadesiyle önemli…
Onu, diğer bazı “cesur savcıların” karşı karşıya kaldıkları akıbet bekliyor olmamalı!..
Olmamalı!..
öZKöK, DAHA FAZLASINI SöYLEYEMEZDİ!..
Bir önceki Genelkurmay Başkanımız neler söylüyor, takip edebildiniz mi?..
Müthiş!..
Onun pozisyonundaki bir zât ancak bu kadarını söyleyebilirdi; yıllarca birlikte görev yaptığı “Ergenekon tutuklusu eski silah arkadaşları” için!..
Bakar mısınız şu müthiş cümlelerine:
“Ceza varsa; cezayı çekmek de insanı rahatlatır!..
ünlü ‘Suç ve Ceza’ Romanı, bu psikolojiyi çok iyi anlatır, biliyorsunuz!..” (Fikret Bila’nın dünkü yazısından)
Evet…
Paşamızın işaret ettiği Suç ve Ceza adlı roman, iki kadını baltayla katletmiş olan “kahraman” Raskolnikov’un vicdan azabını yansıtır!..
özkök; “Emekli Komutanların gözaltına alınıp tutuklanmalarına” ilişkin soruya cevap verirken, “suçlu psikolojisine” ya da “katil psikolojisine” vurgu yapabiliyorsa…
Gerçekten de daha ne desin!..
Sayın özkök’ün işin tamamını bildiği ortadaysa da…
Bilmem;
Bu bildiklerinin ne kadarını ortaya koyabilir?
Türkiye’nin bir sıcak darbeyle karşı karşıya kalmasını engelleyen özkök’ten daha fazlasını beklemeli miyiz?
Yapabilir mi?..
Doğrusu;
“Mahkeme tanıklığınıza başvurursa tanık olur musunuz?” şeklindeki soruya verdiği karşılığın, “Onu o zaman düşünürüz” şeklindeki giriş cümlesi, Sayın özkök’ün ziyadesiyle tedbirli olduğunu düşündürüyor…
Sayın Paşam…
Yanlış anlamadıysam;
“Ben zorlukları göğüsledim, bundan sonrası bensiz halledilsin” mesajını veriyor!..
Benden bu kadar!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi