Beşiktaş doğruyu yaptı..

Beşiktaş doğruyu yaptı..

Beşiktaş taviz vermedi.. İki futbolcusunu, üstelik de takım kaptanlığı mertebesine kadar yükselmiş İbrahim üzümez ve İbrahim Toraman’ı, gözlerinin yaşına bakmadan kapı önüne koydu..
Siz misiniz terlik muhabbeti yüzünden boks maçı yapıp birbirinin ağzını burnunu kıran?.. Ve bu şekilde de koskoca camiayı ağızlara sakız yapan?..
Beşiktaş resmi sitesinden yapılan açıklama bu iki kavgacı futbolcuya Beşiktaş kulübünün nasıl baktığını net olarak ortaya koyuyor..
Açıklama şöyle;
“Yönetim Kurulumuz bugün (8 Temmuz 2008) yaptığı toplantıda, daha önce kadro dışı bırakılan İbrahim üzülmez ve İbrahim Toraman’ın süresiz kadro dışı cezalarının devam etmesine, her ikisinin de 150 bin YTL para cezası ile cezalandırılmalarına ve de tespit edilecek bonservis bedelleri ile satışa çıkarılmalarına karar vermiştir..”
İşte bu kadar.. Hiçbir futbolcu kulübünden büyük olamaz.. Şımarık futbolculara, bulunduğu yeri hazmedememiş sporculara ise Beşiktaş gibi tarihi bir kulüpte yer olmaz!..
İsterlerse dünyanın en klâs futbolcuları olsunlar..
Bu itibarla, Beşiktaş kulübü yöneticilerini bu tarz olaylarda idare-i maslahat yapmamalarından dolayı kutluyorum..
Dilerim, sağın-solun baskısı altında kalıp verdikleri karardan dönmezler.. Zira bu futbolcular affedilse bile 2 ay sonra aynı olaylar yine olur..
¥
BURAK YILMAZ’DAN FERNANDO TORRES OLUR MU?.
Bence olur.. Hem de bal gibi..
Burak’la Torres’in stilleri birbirlerine benziyor..
İkisi de dikey gidebilen ve rakiplerini göbekten delebilen aşağı yukarı aynı sürate sahip futbolcular..
Euro 2008’de Torres’i hit yapan Aragones, aynı meziyetlere sahip olan Burak Yılmaz’ı neden “yerli Torres” yapmasın?.. Hele de yanında Güiza ve Semih, arkasında ise Alex gibi bir usta varken!..
Burak, aslında Beşiktaş’ta kendisine şans buldu.. Ancak her nedense değerlendiremedi.. 0labilir, gençtir, intibak etmemiştir vs.. Ama Burak’ın esas kabiliyeti Vestel Manisa’da oynadığı yarım sezonda ortaya çıktı.. En uç forvet olarak oynadı ve her maçta da rakiplerini dağıttı..
0 yüzden diyorum ki; bizim oturduğumuz yerden gördüklerimizi elbette kurt hoca Luis Aragones de görüyordur..
En iyi Burak, ileri uçta değerlendirilecek olan Burak’tır..
¥
ERDEM BAYAZIT’A RAHMET..
İyi insandı.. Ehl-i muhabbetti.. Kibar ve nazikti..
Bu memlekete sevdalı bir vatan evladıydı.. Ve de elbette ki, şiirlerinden keyif alınan önemli bir şairdi..
Bir müddetten beri yakalandığı amansız hastalıkla boğuşuyordu..
Ve nihayet vakit geldi..
Erdem Bayazıt, ukba alemine doğru kanatlandı..
Rahmetli Erdem Bayazıt’la 2006 yılı Ramazan-ı Şerifi’nde Bahçelievler Belediyesi’nin Tataristan’ın başşehri Kazan’a yaptığı ziyarette tanıştım.. Daha önceden bilmeme rağmen, o seyahat, daha yakından tanımama vesile oldu Erdem Bey’i..
Yemek esnalarında aynı masada oturduk.. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Muammer Erol ve Mezarlıklar Müdürü Adem Avcı’yla birlikte rahmetliyle hoş sohbetler yaptık..
4 saatlik dönüşümüzde ise uçakta yine yan yana idim Bayazıt’la.. Bana hayatını anlattı.. Yaşadıklarını.. Gördüklerini.. Şairlerden.. Şiirden.. Edebiyattan.. Milletvekili olduğu yıllardan.. Ve de siyasetin acımasızlığından.. Aziz İstanbul’un neden dünya incisi olduğundan filan..
Kazan-İstanbul arası, o konuştu ben dinledim.. 10 bin metre yüksekte rahmetliden bir de şiir rica ettiğimi hatırlıyorum..
Beni kırmadı.. Gözlerini kıstı ve sadece ikimizin duyabileceği bir ses tonuyla başladı söylemeye;
“ürpertir tabiat üfleyince rüzgârı derin gök soluğu..
Ulu ses dokununca çarka..
Düşer ölümün gölgesi eşyaya..
Başlar eşyada hareket kurtulmak için kendinden..
Daha öteye geçmek için arınmak gibi elbiseden..
Yakalar ölümsüzlüğün sonsuz ipini..
Sonra ses olur ..
Zamanın idrak incisi ses döner döner döner de..
Yönelir sebebe..
Sebeb ey..”
Merhum Erdem Bayazıt’a Kainatın Sahibinden (cc) rahmet diliyorum..
Değerli kızı, Bahçelievler Belediyesi Meclis üyesi Sevde Bayazıt Kaçar’a ve diğer kıymetli aile efradına, sabr-ı cemil niyaz diyorum..
Mekanı cennet olsun..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi