Yener Dönmez

Yener Dönmez

Kavimcilik damarlarına işlemiş

Kavimcilik damarlarına işlemiş

Batı hayranlığı ve yaşam tarzı kaygısı saplantı derecesinde devam ediyor.


Büyük Osmanlı’yı param parça eden bu virüs farklı bir cepheden farklı makyajla yaşamını sürdürüyor, sadece mutasyona uğramış.


33 yıllık hükümranlığı döneminde Osmanlı’ya bir karış toprak kaybettirmeyen diplomasi dehası Abdülhamid Han iktidarını “istibdat” diye ders kitaplarına bastılar.


Cennet mekan Ulu Hakan’ın adını “Kızıl Sultan”a çıkartacak kadar ileri gittiler.


Ne zamanki “kardeş kanı akmasın” diye Abdülhamid Han tahttan indi; o zaman rahat bir nefes aldılar.


“İstibdat” diye diye üç kıtada hüküm süren koca imparatorluğu 814 bin kilometrekareye mahkum ettiler. Türkiye’de muhafazakar iktidar istemeyen aynı çevre Menderes’e “çok çektim çok” dedirtecek kadar illallah ettirmişti.


Menderes o nazik üslubuyla “Komplolar tertip ediyor, yalan yazıyorlar. Halkı provoke etmek istiyorlar. Aziz halkım bunlara inanmayın” diye dert yanıyordu.


Ama bunlar “istibdat” diyor başka bir şey demiyordu. Ne zamanki 27 Mayıs’a Menderes’i katlettirdiler ancak o zaman rahat bir nefes aldılar.


Aynı çevreler Refahlı belediyeler için BBG merkezleri kurmuştu.


Bütün partiler içerisinde en fazla oy alan Refah’ın hükümet kuramaması için bin bir türlü senaryo yazdılar. Refah-Yol’u yıkmak için akla hayale gelmeyen tezgahlar kurdular.


İftiralar, komplolar, andıçlar, yıldırma operasyonları, sindirme faaliyetleri ve karalama kampanyaları yürüttüler.


Ne zamanki 28 Şubat, Erbakan’ı iktidardan indirdi; o zaman rahat bir nefes aldılar.


200 yıldır sürüyor bu mücadele...


Şimdi de Erdoğan iktidarı için “Korku İmparatorluğu” ve “istibdat” diyor aynı çevre.


Önceki gün Ali Bayramoğlu, Başbakan Erdoğan için “İstibdat makamı” nitelemesini yaptı.


Taraf yayın yönetmeni Ahmet Altan son bir yılını adeta bu işe tahsis etti.


Günlerce “kürtaj”ı ağızlarına sakız yaptılar.


“Alkol yasaklanmak isteniyor, insanların yaşam haklarına müdahale ediliyor, Türkiye muhafazakarlaşıyor” türünden fobiler geliştirdiler.


Altan, “Kadın objesi benim için vatandan daha kıymetlidir” diyebiliyor.


Cinsel yönelimlerle ilgili burada okuyucumuza saygımdan ötürü yazamayacağım beyanlarda bulunabiliyor.


Elbette ateistliği tercih eden Altan’ın, ahlak sınırlarını zorlayıp nirvanaya yükselen özel yaşamı bizi ilgilendirmiyor ama tüm bunlara rağmen hâl⠓İstibdat” diyor ya...


Burada bir gariplik var.


Bir dönem 28 Şubat’ın rüzgarını arkasına alan Hürriyet’in sakıt genel yayın yönetmeni, ünlü sosyolog bu yönteme sımsıkı sarılmıştı.


Malezyalaşıyoruz, mahalle baskısı vs. suni gündem tartışmaları ile ultra toplum mühendisliği yapıyordu...


Şimdi sakıt genel yayın yönetmeninden bu görevi Altan devraldı...


Kabuğunu kırmaya çalışan bir Türkiye için “istibdat-otoriterleşme-demokrat olmama” eleştirisi, yapıyor.


Gün geçmiyor ki terör örgütünü cesaretlendirecek nifak ve ayrımcılığı körükleyen “Atakürt, Kürdistan vs.” söylemleriyle bölücülük, ayrımcılık yapmamış olsunlar.


Kavimcilik damarlarına işlemiş.


Milletin kutsal bildiği ne kadar değer varsa yıpratmak için her türlü yönteme başvuruyorlar.


Önceki gün PKK’yı aklamaya çalıştıkları bir haberde suçüstü oldular.


Yalan yazıyor, çarpıtmada sınır tanımıyorlar. Hatırlatmak isterim: Bu yöntem denenmiş bir yöntem.


Buraya yazıyorum: Yönteminiz bir işe yaramıyor, yalanınız, propagandanız ters tepiyor, muhafazakar partilere yönelim artıyor.


Toplumda ciddi bir öze dönüş var.


Sekülerizmin pençesinde kıvranan gençlik arayış içerisinde. Buna engel olamazsınız.


Yeni çıkan “Üstad Necip Fazıl Kısakürek” albümünü tebrik için aradığım Uğur Işılak’ın tespitleri bunun bir kanıtı niteliğinde.


Almanya’da doğup büyüyen Işılak, pek çok sanatçımızın Batı taklidiyle savrulduğu son dönemde ayakta kalmayı başaran, kompleksten uzak kendine özgü geliştirdiği tarz ve ortaya koyduğu duruşla adından söz ettirmeyi başardı.


Necip Fazıl Kısakürek gibi dev bir ismin 11 şiirini ustalıkla yorumlayan Işılak, albüme yoğun bir ilginin olduğunu söylüyor.


Işılak, “Özellikle yurtdışında doğup büyüyen gençlerden Üstad’ı tanımayanlar vardı. Albüm çıktıktan sonra yurtdışından arayıp Sakarya Türküsü’nü baştan sona ezbere okuyanlar oldu. Bundan çok bahtiyar oldum. Gençlerden yüz binlerce kişi Üstad’ın şiirlerini okuyor” diyor.


Görüyorsunuz değil mi sevgili dostlar...


“Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;


Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yener Dönmez Arşivi