Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Pers aslanı

Pers aslanı

Beşşar Esat’ın kala kala tek dostu İran kaldı. Halk devrimiyle birlikte yalnızlığa mahkûm olmasına rağmen bizim muhalefet onun yalnızlığını göreceğine Türkiye’nin yalnızlığına takmış.

Meğerse, muhalefet sıfır sorun politikasına ne kadar da meraklıymış! Bunu şimdi öğreniyoruz. Lakin arşive baktığımızda baştan beri pek sıfır politikasına iltifat etmediklerini de görüyoruz. Her neyse. Kala kala Esat’ın tek iltica kapısı kaldı İran. Bundan dolayı kendisine ‘Pers aslanı’ demekte bir beis olmasa gerek. Kaderlerini birbirine bağladılar. Propaganda üzerinden gerçek bir savaşı kazanmaya çalışıyorlar. Velit Muallim artık Şam’dan değil Tahran’dan ses veriyor ve Suriye’ye yönelik olarak muhkem bir komplodan bahsediyor.

Bu komployu Türkiye’nin de dahil olduğu bir kuşağa bağlıyor. Keza Suriye’nin BM Daimi Büyükelçisi Beşşar Caferi de Bremen mızıkacıları gibi aynı nakaratı tekrarlamıştır.

İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad da aynı koroya katılarak Türkiye’nin İsrail’in dümen suyundan gittiğini söylüyor. Ne konuda? Suriye konusunda. Halbuki, BM Genel Kurulunda yapılan oylamada birkaç ülkeye karşı 133 ülke Esat’ın gitmesinden yana oy kullanmıştır. Bunların tamamı İsrail yandaşı ve yanlısı mı? Halbuki, Tzipi Livni daha önce BM’de Mahmut Abbas ve Filistin yönetimine destekten dolayı İsrail’in yalnız kaldığını söylemiştir. İsrail BM’de yalnızsa Suriye karşısında bu kadar parmağı nasıl bir araya getirebiliyor? Nasrettin Hoca’nın deyimiyle, et buysa kedi nerede, kedi buysa et nerede? Demek ki gerçekte Filistin konusunda İsrail ve Suriye konusunda da İran ve müttefikleri yalnızdır. İçeride de aynı hattı temsil eden CHP’nin yalnız olduğu gibi. Kılıçdaroğlu bunu göreceği yerde sıfır sorun politikasının sıfır komşu politikasına döndüğünü söylemiştir.

Bunu söyleyen ya sayı saymayı bilmiyor ya da gerisi kalsın. İran’ın kendi mezheptaşı olarak desteklediği Nuri Maliki ve sallanmakta olan Suriye rejiminden başka dostu kim? Irak’taki dostluk da 2003 yılından itibaren Bush sayesinde gelişmiştir. 2011 yılında Irak’ta İyad Allavi yerine Nuri Maliki’nin ve Lübnan’da ise Hizbullah kanalıyla Mikati’nin başbakan atanmasını sağlayan İran, bir yıl aradan sonra Arap Baharı ile birlikte bugün tüm bölgede yalnızları oynuyor. Fas gibi ülkeler başkalarının içişlerine karıştığından dolayı İran’la diplomatik ilişkileri kesmiştir. En yakın olması gereken Azerbaycan’la bile ilişkileri pürüzlüdür. Kanlı bıçaklıdır. Sürekli olarak bu ülkeyi taciz ediyor. Kılıçdaroğlu İran’ı anlamak için biraz İlham Aliyev’den ders almalı ve kendisinden Azeri olan Hamaney’in neden Azerilere karşı Ermenistan’ı desteklediğini sorup öğrenmelidir. Yoksa Kılıçdaroğlu’nun molla merakı mı sardı?

*

Sudan’ı saymazsak Körfez ülkeleri de dahil Arap ülkelerinden kaçının İran’la ilişkileri iyi? Sudan’a da Kılıçdaroğlu burun kıvırır. Kılıçdaroroğlu ve yandaşları Ömer Beşir’den hiç hazzetmezler. Onun Darfur’da katliam yaptığını hatırlarlar. Peki! Beşşar aylardır ne yapıyor? Halit Hoca gibi muhaliflere göre de Suriye halkının öldürülmesinde İran ve Rusya ortak konumundadır. Beşşar’dan hazzediyor ama Beşir’den hazzetmiyor. İlişkiyse öteki ilişki değil mi? Hem de İran’ın dostu! Madem ilişkiler parmak hesabıyla da önemli öyleyse CHP ve diğerlerinin de Sudan’la ilişkileri önemsemeleri gerekiyor. Madem ki, İran kılavuz ülke öyleyse işte alın size Sudan’la ilişkilerin iyi olması için önemli bir neden. Yoksa Kılıçdaroğlu ve avenesinin amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek midir?

•

Beşşar Esat kesinlikle İran aslanıdır. Geçmişte Araplar gücünden ve kuvvetinden dolayı komşu süper güçler olan Bizans ve İran’ için ‘Esedeyn’ yani iki aslan tabirini kullanırlarmış. Bu itibarla Esat yani Suriye aslanı aslında Pers aslanının kuyruğu olmuş oluyor. İslam geldikten sonra Pers aslanı da Bizans aslanı da tarihe karıştı ve çöktü. Şimdi Arap Baharıyla birlikte tarih bir kez daha tekerrür ediyor.

Öteden beri Araplar isim vermekte ve belirlemekte bazı kriterler gözetirler. Sözgelimi düşmanlarına gözdağı vermek ve onları korkutmak için çocuklarına isim seçerken vahşi, eset, leys, zi’b ve seyyid gibi vahşi ve yırtıcı hayvanların isimlerini seçerlerdi. Esat ailesi de herhalde bu nedenle kendilerine böyle bir lakap aldılar. Suriye halkını 40 yıl boyunca korkuttular. Halk karşısında kağıttan kaplan çıktılar. Kurt kocayınca köpeğin maskarası olurmuş hesabı oldu.

Baharla birlikte korku duvarı çökeli artık Esat/Aslan isminin korkuluktan ve nazarlıktan başka bir anlamı kalmadı Bu nedenle de son sıralarda artık bu isim heybeti değil maskaralığı temsil ediyor. Şam’ın aslanı ininden çıkamıyor. Bu nedenle de Beşşar için Esat değil na’çe/koyun diyorlar. Eskiden halkına karşı aslan ve düşmanlarına ve İsrail’e karşı ise devekuşu olan Esat’lar artık halkına karşı da aslan olma vasfını kaybettiler. Şimdi Suriye halkı aslan oldu Beşşar ise koyun.

Gerçek anlamda Beşşar Esat bir Pers aslanıdır. Müttefiki İslam’dan sonra aslan vasfını kaybettiği gibi kendisi de son olaylarla birlikte bu isme veda etmiştir. Beşşar güçlü döneminde hem Pers aslanı hem de İsrail kralıydı. Bir zamanlar..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
28 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi