LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Paşalar kalacakmış gibi yaptırsınlar cezaevlerini!

Paşalar kalacakmış gibi yaptırsınlar cezaevlerini!

- Lütfü Bey; herkesin korkudan susup sindiği askeri darbe dönemlerinde adeta “tek kişilik direniş örgütü” gibi mücadele etmiş, efsanevi bir direniş göstermiştiniz. Ayrıca uzun yıllar önce “Generalleri de yargılarlar” başlıklı bir yazı yazarak, bugün olanları ta o günden haber vermiştiniz. Tüm bunların ışığında; kuvvet komutanlığı, ordu komutanlığı yapmış orgenerallerin şimdi tutuklanıp yargılanmaları üzerine neler söylemek istersiniz?

- “Generalleri de yargılarlar” diye yazıp konuştuğum dönemlerde generallerin tutuklanacağı, yargılanacağı düşünülemezdi. O dönemler darbeci generallerin “Asın” dediklerinin asıldığı, “Yok edin” dediklerinin yok edildiği dönemlerdi. Sizin de belirttiğiniz gibi, o dönemler herkesin korkudan susup sindiği dönemlerdi. Darbeci generallere direnmek için benim yaptığım gibi kelleyi koltuğa almak gerekirdi ki, buna da kimse cesaret edemedi. Bilindiği gibi ben ülkemizdeki askeri darbelerin en acımasızı olan 12 Eylül askeri darbesini yapan generallerin, Oramiral Bülent Ulusu’nun başbakanlığında kurdurduğu darbe hükümetinin Adalet Bakanı Cevdet Menteş’in makam odasını kelleyi koltuğa alıp basmıştım. Orada darbeci generallerin hukuka, insan haklarına indirdikleri akıl almaz darbeleri ve insanlara yaptıkları zulümleri protesto edip, hukuksuz yargılamaların, işkencelerin son bulmasını, siyasi mahkumlar için genel af yapılmasını içeren bir insan hakları kampanyası başlatmıştım. Ve ta o günden darbeci generalleri “Generaller kendileri kalacakmış gibi yaptırsınlar cezaevlerini, çünkü bir gün kendilerini yargı önünde ve cezaevlerinde bulabilirler” diye uyarmıştım. çünkü darbe döneminde bırakın yapılan akıl almaz işkenceleri, zulümleri, insanlar cezaevlerinde her türlü insanlık dışı koşullarda yaşamaya zorlanıyorlardı. O dönemde insan hakları değil, insan haklama esastı! Hukuk dışı yargılamalarla, insanlık dışı uygulamalarla insanları haklamak, diri diri mezara koymak esastı. Ve işte benim 12 Eylül darbe hükümetinin Adalet Bakanı Cevdet Menteş’in makamını basışım da buna karşı bir isyandı. Dediğim gibi ben generallerimizi ta o günlerde “Generaller kendileri kalacakmış gibi yaptırsınlar cezaevlerini, çünkü birgün kendilerini yargı önünde ve cezaevlerinde bulabilirler” diye uyarmıştım. Fena mı yapmışım? Ayrıca onları “İnsanları gukuk ile değil hukuk ile yargılayın” diye uyarmakla fena mı yapmışım? İnsanları hukuk ile değil guguk ile yargılayıp hapse attıkları, hatta astıkları zaman onları uyarmakla fena mı yapmışım? Nitekim bugün hukuk onlara da lazım olmadı mı?

BANA PAŞALAR DARBE YAPIYOR DEDİRTEMEZSİN!

- Başta bazı generaller olmak üzere darbe yapmak için örgütlendikleri iddiasıyla tutuklanan Ergenekon’cuların avukatlığını ana muhalefet partimizin lideri Deniz Baykal yapmakta. Nasıl yorumluyorsunuz bunu?

-Hani neredeyse Deniz Baykal, “Bana generaller darbe yapıyor dedirtemezsiniz” diyecek! Ve bütün tarihi gerçekleri bir kalemde silecek. Bazen merak ediyorum, Deniz Baykal hangi ülkenin ana muhalefet lideri? Hani mesela İngiltere ve benzeri ülkelerdeki gibi generallerin bırakın darbe yapmayı, darbe kelimesini akıllarından bile geçirmediği bir ülkenin ana muhalefet lideri olsa Deniz Baykal’a bir şey demeyelim. Ama Deniz Baykal, o ülkelerin değil, Türkiye’nin ana muhalefet lideri. O ülkelerde generallerin aklından halkın oyuyla işbaşına gelmiş hükümetlere karşı darbe yapmak geçmez; ama Türkiye’de darbe yapmak generallerin aklından pek çıkmaz! Ve Türkiye’de darbeyi yapan generaller halkın da, aydınların da üzerinden bir tank gibi geçer! Dedim ya, burası Batı ülkeleri değil Türkiye... Deniz Baykal da Türkiye’nin ana muhalefet lideri... O Türkiye ki, demokrasiye geçtiği 1950 yılından sonra sürekli askeri darbelerle karşılaşmış. Her on yılda bir askeri darbe yapıldığı yetmezmiş gibi, her beş yılda bir de askeri darbe teşebbüsleriyle sarsılmış. Askeri darbelerden sonra başbakanlar, bakanlar, Deniz Gezmiş gibi gençler asılmış. Parti liderleri, bakanlar, milletvekilleri, aydınlar, gazeteciler, yazarlar, gençler hapse tıkılmış. Bu arada dışa bağımlı bu zulüm ve sömürü düzenine muhalefet eden aydınlar, gençler en ağır işkencelere uğramış. çoğunun hayatları karartılmış, bazıları diri diri mezara yollanmış. Peki bütün bunları yapanlar darbeci generaller değil mi? Darbeci generaller bu ülkede her on yılda bir darbe yapıp, her beş yılda bir de darbe yapmaya teşebbüs etmediler mi? Dün bunları yapanların, bugün de yapabilecek olması hayret edilecek bir şey mi? öyleyse “Bana generaller darbe yapıyor dedirtemezsiniz” dercesine konuşup, avukatlığa soyunmak bu ülkenin ana muhalefet liderine yakışan bir şey mi?

DARBECİ MARATONCU DEĞİL YüZ METRECİDİR!

-Bugüne kadar darbecilik konusunda çok şey yazılıp çizildi, ancak darbecilerin iç dünyası hiç konu edilmedi. Sizce darbeciler nasıl bir ruh hali içindedirler? Bize darbecilerin iç dünyasının kodlarını verir misiniz?


-İktidara gelmenin çeşitli yolları vardır. Uzun yollar kat edip iktidara gelebileceğiniz gibi, kısa yoldan da iktidara gelebilirsiniz. Maraton koşup iktidara gelebileceğiniz gibi, yüz metre koşup da iktidara gelebilirsiniz. İşte bence darbeciler maraton koşucusu değil yüz metrecidirler! Maraton koşucusu olan siyasetçilerdir. Siyasetçiler kilometrelerce koşup, uzun yol kat edip iktidara ulaşırlarken, darbeciler yüz metre koşup iktidara gelirler. Darbeciler zor yoldan değil kolay yoldan bir şeyi ele geçirmeyi hedefleyen ruh hali içindedirler. Bir anlamda kolay yoldan para kazanmayı benimsemiş kişilere benzerler. Nasıl bazı kişiler oturdukları yerden zahmetsizce para kazanmak isterlerse, darbeciler de oturdukları yerden zahmetsizce iktidarı kazanmak isterler. Nasıl kolay yoldan para kazananların ruhları hukuk, ahlak, insaf, vicdan gibi şeylerden nasipsizse, darbecilerin ruhları da aynen öyledir. Her ikisi de hak edilmemiş kazançlar peşindedir. Her ikisi de entrika çevirerek, gasp ederek bir şeyi elde etmenin peşindedir. Darbeci ruhu halka değil silaha güvenir. Darbeci ruhu halkı ikna yoluyla kazanmaya müsait değildir. Darbeci ruhu halkı silahla korkutarak teslim almaya müsaittir. Halkı ikna yoluyla kazanmak yorucu iştir; darbeci ruhu ise yorucu işlerden hiç haz etmez. Bu nedenle darbeci ruhu Ağustos böceklerine benzer, karıncalara ise benzemez. Darbecilerin iktidara el koyması ise, karıncaların çalışarak elde ettiklerini Ağustos böceklerinin yemesine benzer!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi