Ramazan ayı bir solukta geçti. Kim bilir, belki bu fırsatı tam olarak değerlendiremedik.

Ve’l asr suresinde belirtildiği gibi her insan hüsrandadır. Peygamberimiz Kur’an diliyle ‘gaybı bilseydim hayır hasenat faaliyetlerimi artırırdım’ buyurmuşlardır. Ramazan herkes için büyük bir sermaye. Lakin en fazla hüsrana uğrayanlar ve mahrum olanlar elbette ramazan iklimiyle barışık olmayan sineler ve kitlelerdir. Umulur ki kendilerini muhasebeye çekerler ve bundan sonraki fırsatları değerlendirirler. Arasanız da gelecek yıla kadar ramazan, teravih ve benzeri ibadetler yok. Bu nedenle geçenin hasretiyle gelenin kıymetini bilmeliyiz. Bu yıl ramazan yine acılarla geçti. Bu acıların en büyüklerinden birisi Suriye’de yaşananlardı. Bazıları kafa karışıklığından dolayı bunu fitne veya kriz olarak algıladı. Devr-i sabık böyle adlandırıyor. Yemen’de Ali Abdullah Salih ve Suriye’de Beşşar rejimi ve yanlıları halk hareketini ve devrimi kriz olarak görme ve gösterme azmindeler. Devrim veya halk iradesi veya hareketi ifadesi meşruiyetlerini zedeleyen tabirler. Bunun için devrimi kendilerine yakıştıramıyorlar. Bununla birlikte, bizim kesimde bazı duahanlar veya camilerde vaaz ve hutbe verenler ısrarla Bosna, Myanmar ve Filistin’deki mezalime temas ettiler ama Suriye’den bir tek satır söz etmediler. Bu onların kafa karışıklığını gösteriyor. Lakin bu kafa karışıklığı onları sorumluluktan azat etmez. Bugün zulmün en katmerlisi Suriye’de yaşanıyor. Mücadelelerin en soylusu da yine burada. Suriye’deki mezalimi Myanmar veya Filistin’de ayırmak zulmün tâ kendisidir.
¥
Suriyeli Sırplarının zulmü ve mezalimi Bosnalı Sırpların mezaliminden geri değil. Saraybosna’da pazar yerini bombalayanlarla Halep’te ekmek kuyruğundaki halka bomba yağdıranlar aynı kimyanın parçasıdırlar. Bunların adlarının Bosna’da Sırp veya Suriye’de ise başka olması işin özünü ve faillerin benzerliğini değiştirmez. Suriye davası Filistin davası kadar mukaddestir. Raid Salah gibi Filistinliler de böyle söylüyor. Bundan dolayı bu mezalim ayrımı zulmüne düşmeyelim. Bunu yapanların yüzü ruzi mahşerde de kararacaktır. Suriye Sırplarının mezalimde Bosna Sırplarından geri kalır tarafı var mı?
¥
Bundan birkaç yıl önce, Irak olaylarının yoğun olduğu ve işgal sonrası bir dönemdi. Yolumuz bir sabah namazında Humus’ta Halidiye semtine düşmüştü. Halit Bin Velid Camiinde kıldığımız sabah namazında veya sonrasında Şazeliye tarikatına mensup bir şeyh kunut duası okudu ve kunut duası Irak’taki işgalcilere karşıydı. Bu ramazanda Filistin’de ise Mursi’ye dua ve Beşşar’a beddua okunmuştur. Zira Suriye’nin iktidar çetesinden kurtarılması kutlu günlerin ve Filistin’in kurtuluşunun mukaddimesidir. İran gerçek anlamda Kudüs gününü kutlamak istiyorsa bunu Beşşar’dan kurtularak yapmalıdır. Mescid-i Aksa imamları ramazan boyunca Beşşar aleyhine beddua okumuşlar ve kunut duası yapmışlardır. Birkaç yıl önce Halit Bin Velid Camiinde Irak’ın işgalcilerine karşı yapılan beddua ve kunut duası bu yıl Mescid-i Aksa mihrap ve minberlerinden Esat’a karşı yönlendirildi ve yapıldı. Mescidi Aksa’da hatim duasının arkasından imam, Beşşar aleyhinde beddua etmiş ve Allah’ın Suriye halkını ve devrimcileri zafere ulaştırmasını niyaz etmiştir. Filistin’de yayınlanan Kudüs gazetesinin bu yöndeki haberine göre, Mescid-i Aksa İmamı Cenab-ı Allah’dan muntakim ismiyle tecelli etmesini ve çetesi, partisi ve düzeninden intikam almasını ve Beşşar’ın akıbetini hızlandırmasını niyaz etmiş ve on binlerce cemaat da bu kunut duasına amin demiştir. Aynı imam Mursi’ye de Allah’dan inayet ve başarı dilemiştir. (http://www.assabeel.net/arab-and-international/palestine/103137-). Bizim camilerimizde Beşşar konusunda Mescid-i Aksa’ya iktida etmelidir. Kimsenin keyfi davranmaya mezalimler arasında ayrım yapmaya hakkı yoktur. Bu ramazan da Suriye ile ilgili bir fütuhat bekliyorduk inşallah bu dileğimiz gelecek ramazana kadar tahakkuk eder ve İslam dünyası gelecek ramazan bayramını Şam’da kutlar. Bu Allah için güç değildir. Vema zalike alallahi biaziz. Hayırlı bayramlar dilerken; Allah cümlemizi nice hayırlı bayramlara eriştirsin.