Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Kimin ne mal olduğu ortada

Kimin ne mal olduğu ortada

O kadar aleni ki bir tek plakası eksik... Hele de Hakkari merkezli olaylar sonrasında, bir kısım eski Marksist kaşıntıları ile BDP’nin PKK’ya tam destek verdiği ancak anlaşılabildi...
Jetonlar düştü, hatlar çalıştı...
Bu cümlelerden yola çıkarak sayın Başbakan’ın yapmış olduğu açıklama, geç kalmış olsa da, neşterin nerelere vurulmasının farz-i ayın olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemli...
Tabyalar göründü ya, gerisi kararlı duruş sergilemeye kalıyor...
İktidar cenahındaki hadiseler böyle olmakla beraber, yakın tarihe kadar terör konusunda devletin sanki basireti bağlanmış, görmesi gereken mesafe aza indirilmiş, atacağı adımlar kısaltılmış.
Sanki terörün huyunu suyunu anlamaktan uzak bir yapılanma ile 30 yılı gerilerde bıraktık. “Kürt Hakları” dedik başladık, terör belasıyla devam ediyoruz...
Teröre karşı çaresizlikleri oynuyormuş gibi bir hal aldı Türkiye. Her gün şehit, her gün bir başka acı haber ülke insanını askerliğe karşı menfi tutum sergilemeye doğru itti.
Hep bir ağızdan sorulan soru, askere sapasağlam gönderdiğimiz evlatlarımıza neler oluyor?
Bu arada devlet içerisinde devletler oluştu, örgüt içerisinde örgütler oluştu... Kimin muhbir, kimin işbirlikçi, kimin satılmış olduğu şu aşamada bile belli değil.
Kandil diyoruz ama içimizde kim bilir kaç tane Kandil var.
Şimdi, hangi taşın altından hangi yılanın çıkacağını bilemesek de, anlaşıldı ki bu iş sadece silahlanıp dağa çıkmaktan ibaret değilmiş. Devletin iç organlarına tutunan virüsleri bulup imha etmedikten sonra hastalığın diğer organlara da yayılma tehlikesi aşikar.
Daha açıkçası, terörle başa çıkmak isteniyorsa milli bir temizlik gerekiyor...
Bu işler yeni değil, Anadolu tâ ki Tanzimat sonrası, bir başına bela aldığı bir kısım etnik çevrelere “demokratik açılımlar” manzumesinde verdiği tavizlerle sürekli kan kaybederek bugüne kadar acılarla kıvranarak gelindi. Gelindi ama hep verdik...
Bu verdiklerimizin içeriğine bakın, devlet yönetiminin sürekli zaafını, siyasi kadroların günübirlik popülist politikalarını göreceksiniz. Kürsüye çıkan attı tutu ama, aşağıya inince attıkları ile tuttuklarına “yanlış anlaşıldı” mazeretleri uydurarak koltuklarında yapıştı kaldılar.
30 yıl belediye başkanı, bir o kadar da milletvekilliği...
Koltuk rahat, para sıcak, mevki tutucu...
O bakımdan terörle mücadele edecek keskin ve inançlı kadrolar kurulamadı. Projesi planı sağlam çizilemedi. Öyle ya, bu ülkenin İçişleri Bakanı terör yüzünden Hakkari gibi bir ilde rahat dolaşmıyorsa bu demektir ki çakılan çiviler yalamalı, atılan adımlar yetersiz...
Aslına bakılırsa terör, bizim Batı ile tarihi hesaplaşmamızın bir sonucudur...
Kandil dağında sadece PKK yok, Batı ittifakı da var...
Bu ittifak meclis çatısı altına kadar uzanıyor... PKK’ya yardım ve yataklık yapanlara bakıyorsunuz altlarında meclis plakalı araçlar, ceplerinde milletvekili maaşları...
Sade o kadarla kalmıyor.
Anayasa, milletvekilliğinin yeminle başlayacağını söylediği halde yemin etmeyenlere maaş ödenmesi gidişatın bir başka aksi versiyonu değil de nedir? İşe başlamayan memuruna bu devlet maaş ödüyor mu? Ödemiyorsa(ki ödenmez), anayasal engel olduğu halde terör suçundan tutuklu olana milletvekili maaşı ödenmesi hem bir çelişki, hem de düşündürücü.
Bir yandan beslersen, diğer yandan köslersen olmaz.
Gelelim Mart kedilerinin üste çıkıp da bağırmaları hikayesine...
Şemdin Sakık’ın mektubunu yayınlayan Yeni Akit Gazetesi’ne karşı koparılan fırtınanın bir iki damlası yıllardır terör kamplarını alenen reklam yapanlara karşı da damlatılsaydı ya...
Şu kalemler, büyük yazarlar(!), sermaye çevrelerinden büyük lokma maaş alanlar...
Oldum olası bu kişiler demokrasi sakızı adına PKK’nın reklamını yaparlar.
Hem de ibadet aşkına; köşesiyle, gazetesiyle, ekranlarıyla, partisiyle...
Bir de şirin görünme adına dilini yutan İslamcılık görüntüleyenlerin acınacak halleri.
“Biz de kınıyoruz” demezler mi?..
Neyi kınıyorsun kardeşim, kınarken Allah(c.c) rızası için önüne baksana, kimin kayığına bindiğini, nereye sürüklendiğini görsene... Cemaatime, meşrebime zarar gelmesin mantığı!
Çürük, zayıf, fakir bir mantık.
Güç nerede haklılık orada öyle mi?..
İşte bütün bu olgular terörün hammaddesidir, hamurudur, suyudur, huyudur...
Kandili bir sebeple yok etseniz de, içteki bu ayrışıklığa bir çare bulunmadığı taktirde dağ terörü biter, daha çıkmazı; cemaatler, meşrepler, mezhepler dediğimiz terör başlar...
Müminler, bir olalım, diri olalım... Allah(cc) böyle istiyor, Nebi böyle seviyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi