Fatih Uğurlu

Fatih Uğurlu

PKK’nın değirmenine kimler su taşıyor?

PKK’nın değirmenine kimler su taşıyor?

Türkiye’deki tüm barış havarileri kalemlerini bırakıp avuçlarına kına yaksınlar, hem de koyusundan.

Yılladır, “Hükümet operasyonları durdursun, silahlar sussun” diyerek PKK’ya daha rahat savaşabileceği bir alan açmaya çalışan, yani Bab-ı Ali cephesinden teröre lojistik destek sağlayan ve bu alçaklılarına da barışçıl bir elbise giydirerek ortalıkta hasılat devşiren bu Bab-ı Ali bezirganlarına milletçe dikkat etmeliyiz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bu bezirganlara dikkat çekerken, diğer yandan da yandaş medya denilen kanallarda zehirlerini kusmaya devam ediyorlar. Hatta bazen aşağılık komleksi içindeki başörtülü bazı hanımağaların bile demokrasi adına bu koroya iştirak edip, PKK’ya bilerek ya da bilmeden destek verdiğini görünce şaşırıyoruz. Bu mücaedele kiminle yapılacak? Sokaklarda çatır çatır arabaları ateşe veren, benzin istasyonlarını havaya uçurmayı, belediye otobüslerini yakmayı Kürt halkının haklarını almak olarak görenlere pembe gözlükle bakıp, “Bu İçişleri Bakanı acilen istifa etmelidir” diye oturduğu sıcak koltuklarından ahkam kesmeyi gazetecilik ve vatanseverlik sayıyorlar. Bu her devrin adamı, her devrin kalemi “Hepimiz Ermeniyiz, hepimiz Hrantız!” korosunun daimi üyeleri nedense Gaziantep’teki haince bombalı saldırı karşısında sessizler.

Bu kanlı tablo karşısında bile “Nerde bu hükümet, nerde İçişleri Bakanı? Ne zaman istifa edeceksiniz?” gibi sorularla gerçek suçluları kamufle etmeye yönelik pişkinliklerine devam ediyorlar ve sonuna kadar da edecekler. Burada Cumhuriyet Halk Partisi de PKK ile BDP’nin değirmenine su taşımaya devam ediyor ve milli bir duruş sergileyemiyor. Sadece Milliyetçi Hareket Partisi’nin dik duruşuna şahit oluyoruz.

- CHP gibi PKK ve BDP’nin vagonu olacağımıza, Hükümetin milliyetçi uygulamalarına destek oluruz.

Bu yönüyle MHP Türk halkının gönlüne taht kurmaya başlamıştır.

Artık saflar birer birer netleşiyor. Bir yanda demokrasiyi savunur gibi görünüp bu devletin altını oyan gizli PKK sempatizanları ve aslamlar gibi dağdaki eşkıya ile kucaklaşıp “Onlar bizim gerillamızdır” diyen Meclis’teki PKK’lılarla onlarla ölümüne bir savaşın içinde olan vatanseverler. Yaşadıklarımızı başkaca izah ekmek için ahmak olmak lazımdır. Daha dün Gaziantep’teki bombalı saldırıda 10 şehidimiz, onlarca ağır yaralımız var. Üstelik alçakça öldürülen 4 çocuğun elinde sımsıkı tuttukları bayram şekerleri vardı. Yani tam çocukluklarını yaşadıkları bir günde bir kahpeliğin kurbanı oldular. Onlar çocuklara bayram şekeri değil, askere ve polise atmaları için taş veriyorlardı. Her şeye rağmen onları anlıyoruz, Kürtlerin haklarını savunur gibi görünüp, kucaklarına oturdukları ABD ve batılı ülkelerin, şimdi de Beşar Esad namındaki cinayet şebekesinin tutsağı olmak durumundalar. Ne zaman Kürtlere bir hak verilmeye başlarsa o gün memlekette kan gövdeyi götürüyor. Baraj, havaalanı ya da kurulacak bir fabrika için getirilen iş makinaları ateşe veriliyor, yani biz ne iş, ne de aş istiyoruz demeye getiriyorlar. Çünkü onları kullananların böyle bir istekleri yok. İyi iyi de “Hükümet operasyonları durdursun” diyen ve hep bir ağızdan AKİT Gazetesini hedef tahtasına oturtan gazeteci dostlarımıza ne demeli? Barış ve Demokrasi Partisi bu ülkede normal yoldan iktidara gelse Türkiye’ye gerçekten barış ve demokrasi geleceğini mi zannediyorsunuz?

Allah’ım ne günlerer kaldık?

İnkılap denilen rahimden nice düşük çocuklar geliyor!

*: Necip Fazıl Kısakürek

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Uğurlu Arşivi