Fatih Akkaya

Fatih Akkaya

Terörle mücadele ve bedeli

Terörle mücadele ve bedeli

Güne yine kötü bir haberle uyandık.

 Şırnak'tan gelen acı haberle bir kez daha yıkıldık.

"Beytüşşebap ilçe merkezinde dün gece saat 22.00 sıralarında polis ve askeri noktaları hedef alan teröristler, uzun namlulu silahlarla saldırı düzenledi. Güvenlik güçlerinin anında karşılık vermesiyle ilçede çatışma yaşandı. İlk belirlemelere göre saldırıda 9 asker şehit oldu, 8 güvenlik görevlisi de yaralandı."

Gaziantep'i unuttuk!

Bir kaç gün de Şırnak'tan gelen acı habere yanacağız.

"Devlet büyükleri" de çıkacak, bildik nutuklar atacak...

Halkı sağduyulu olmaya çağıracak!

Gazeteler, televizyon kanalları şehitlerimizi bir iki gün yazıp çizecek.

Birileri bunu bile çok görüp, "halkı galayana getirmeyin" diye fırça atacak.

En ufak bir "Kahrolsun PKK" sloganlı protesto bile, potansiyel "provokasyon" olarak görülüp, bastırılacak. 

 Sonra...

Sonra onu da unutacağız(!!!).

 Yıllardır bu böyle.

İyi de nereye kadar?

Adı üstünde terörist.

Bunlar olduğu müddetçe her fırsatta teröristliğini yapmaya devam edecekken, birileri halen bu katillerle müzakereden, masaya oturmaktan söz edebilecek.

 Bunu yazan basın da "nefret suçu işlemekle" suçlanacak.

Evet yıllardır böyle bir kısır döngünün içinde Türkiye.

Ve bu kısır döngüde son 10 yıldır devletin yönetimi AK Parti'de.

Bugün gelinen noktada bende şu düşünce oluştu:

"Hükümette, terörle mücadele konusunda kararlılık yok."

 Hükümet, "iki arada bir derede" kalıyor sürekli.

Böyle olunca da sonuç alınamıyor.

Bakıyorsunuz, bir taraftan KCK operasyonları yapılıyor, diğer taraftan 3. Yargı Paketi ile 500'e yakın PKK'lının salıverildiği ortaya çıkıyor.

Bir taraftan "BDP'lilerle görüşmem" deniyor, diğer taraftan o BDP'lilerin ellerini kollarını sallaya sallaya, terör propagandası yapmasına müsaade ediliyor.

"Terör yuvalarına şöyle operasyon yapıyoruz, böyle operasyon yapıyoruz" açıklamaları geliyor...

Diğer taraftan Kandil orada, öylece duruyor.

 Terör örgütünün siyasi uzantıları iyice kökleşip, dallanıp budaklanmışlar, gözümüzün içine baka baka propaganda yapıyor.

Hükümet diğer pek çok alanda karşı çevrelerce "2 adım ileri 1 adım geri" politikası izlemekle eleştirilmiştir.

Yargıdaki düzenlemeler olsun, TSK'ya çeki düzen verilmesinde olsun, dindar kesimin sorunlarının çözümü konularında olsun...

Hükümet ve çevresinde bu politikanın sonucu olan "+1" kazanç olarak görülmüştür ki, öyle.

Bu tabanı teselli etmiştir hep.

 Terörle mücadele konusunda ise, bunun bile olmadığı bir sonuçla karşı karşıyayız. 

Bana öyle geliyor ki, son dönemde "1 adım ileri 2 adım geri" atıldı, terörle mücadele konusunda.

 Sonuç: -1

Yani negatiftir.


Kat edilen bir yol yok, geriye gidiş var.

Bunu tersine çevirmek elbette mümkün.

 Bunun için öncelikle Hükümet'te "terörle mücadele kararlılığı" gerekiyor.

Sayın Başbakan çevresindeki "tuzakçı" ve "masacı" yanaşmaları defederek, içinde bulunduğu kafa karışıklığından acilen kurtulmalı.

 En ücra köşedeki muhtar ve köy korucusuna kadar ilgili tüm isim ve makamlarda kendisinde bulunan kararlılığın yolunu aramalı/açmalı...

Sayın Başbakan, iş başına geldikten kısa bir süre sonra, katsayı ve meslek liselilerin sorununun çözümüne yönelik çağrılar karşısında açıkça "Henüz bedel ödeyecek gücümüz yok" cevabını vermiş; daha da güçlenerek iş başına geldiği sonraki dönemlerde bu sorunları çok daha kolay bir şekilde ortadan kaldırmıştı.

Terörün kökünün kazınması için topyekün bir mücadeleye girişmenin yolu da bedellerini göze almaktan geçer.

 Hükümet artık sonrasını hesap etmemeli.

Dengeleri düşünmemeli.

"Şöyle olursa böyle olur mu" dememeli.

"Şu ne der, bu ne der" kaygısına düşmemeli.

Millet arkasında.

Gereğini yapmalı.

Neyse bunun bedeli, bu millet gözünü kırpmadan ödeyecektir.

Hem de hiçbir karşılık beklemeden!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fatih Akkaya Arşivi