Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bugünler için çok bedel ödendi

Bugünler için çok bedel ödendi

Ne çabuk unuttuk; Daha düne kadar okulun bahçe demirlerine kendilerini zincirleyen başörtülü kızlarımızı.



Ne çabuk unuttuk; Kızlar okula girerken, “başörtü var mı yok mu” diye çantalarının aranıp taciz edildiklerini.


Ne çabuk unuttuk; Okullara imtihana girecek çocukların annelerinin örtülü, babalarının sakallı olup olmadığını öğrenmek için yeni çekilmiş vesikalık resimler istendiğini.


Ne çabuk unuttuk; Üniversite önlerinde haklarını arayan kızların başlarına uzanan karanlık elleri.


Ne çabuk unuttuk; Din dersinde öğretmen çocuklara namaz surelerini öğretiyor diye öğretmenlerin işine son verildiğini.


Ne çabuk unuttuk; Okuldan çıkınca başlarını örten kızların arkasına hafiyeler takıp, ertesi gün müdür odalarında tehdit edildiklerini.


Ne çabuk unuttuk; Okullarda namaz kılmak isteyen çocukların okuldan atıldıklarını.


Ne çabuk unuttuk; Sınavlarda veya yarışmalarda birinci gelen başörtülü kızların belgelerinin verilmediğini ve sahneye çıkarılmadıklarını.


Ne çabuk unuttuk; Arkadaşına “Hayırlı Cumalar” mesajı çeken kızın irticadan atıldığını.


Ne çabuk unuttuk; Başörtülü kızların ikna odalarında sözlü ve fiili hakaretlere uğradıklarını.


Ne çabuk unuttuk; Arkadaşlarına “Selamünaleyküm” diyen çocuğun babasını okula çağırıp;


-“Nedir bu rezalet? Biz okulda günaydın öğretiyoruz, siz evde selamünaleyküm öğretiyorsunuz” diye zılgıt yediğini.


Ne çabuk unuttuk; Ders kitaplarında evrimciliğin okutulduğunu, İslam dininin çöl bedevilerince uydurulmuş bir din olduğunun öğretildiğini.


Ne çabuk unuttuk; İmam Hatip Lisesi mezunlarının yıllarca üniversitelere sokulmadığını ve binlerce insanın hayatının söndürüldüğünü.


Ne çabuk unuttuk; Tehditlere rağmen İmam Hatiplere giden çocukların ve ailelerinin fişlendiğini ve cezalandırıldığını.


Ne çabuk unuttuk; Ders kitaplarında “Allah” diye yazmanın yasak olduğunu, illa da yazacaksa “Tanrı” diye yazılması gerektiğini.


Ne çabuk unuttuk; Okul tiyatrosunda iki imam çocuğunu, eşşek kılığına sokup, başlarına sarık sararak oyun oynandığını.


¥


Bu sıraladıklarım, yazıya başlarken aklıma gelenler olmakla birlikte bir de en basitlerini dile getirdim. Daha büyüklerini yazmadım.


İstedim ki, bundan on yıl öncesine kadar nasıl bir milli eğitime sahiptik, şimdi nasıl bir milli eğitime sahibiz onu görelim.


“Kur’an-ı Kerim” sözünün dahi yasak olduğu okullarda şimdi Kur’an dersleri var. Kim hayal edebilirdi bunu. Hayal etseydik bile önce biz gülerdik bu hayalimize.


Yalnız böylesine büyük hayalin gerçekleşeceğine inananlar vardı.


Birinci inananlar; Başbakan Erdoğan ve kadrosuydu.


İkinci inananlar da; milletin sırtından beslenen devlet mitingçileriydi.


Her iki taraf da biliyordu ki, dünyanın hiçbir yerinde, insana insan gibi hizmet etmeyen sistemlerin ömrü, 70 ila 80 yılı geçmez.


Sistem çürümüş ve tıkanmıştı, millet bunalmıştı, artık sonu gelmeliydi. Ve o son geldi.


Galiba kendi değerlerimize kavuşmamız ve ülkemizin normalleşmesi bizi şaşırttı.


Bugünler için çok bedel ödendi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüseyin Öztürk Arşivi