Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Sevabına muhalefet tüyoları

Sevabına muhalefet tüyoları

İzmir’in kurtuluşu törenlerini izlerken aklıma düştü... Araya birtakım münasebetsiz kişiler girince yazamadım.

İzmirli kardeşlerimiz, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı protesto etmişler...

Sonuna yetişebildim...

Hep bir ağızdan, “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganını çığırıyorlardı ve Bakan’ı nazik bir dille (tabii ki “defolup gitmesi” konusunda) uyarıyorlardı.

Laik-antilaik tersleşmesine dayalı muhalefetin bir getirisi var mı?

Sanmıyorum.

Bitti bu işler... Olsaydı, CHP yüzde 10’larda sürünmezi. Artık ne laikliğe vurgu yapan sözlerin, ne de “Cumhuriyetin kazanımları” edebiyatının bir anlamı kalmadı...

Test edildi ve görüldü ki, sürekli “laik niteliği” sorgulanan bir hükümet döneminde bile laikliğe bir şey olmuyor. Cumhuriyetin kazanımları ise, yeni kazanımlarla daha da zenginleşiyor.

Birazcık önyargısını kırmış ve meselelere namus temelinde bakan insanlar, Cumhuriyet’in “modernleşme” projesinin de, yine bu iktidar döneminde iflastan kurtarıldığını görecektir.

Hayır, Emre Kongar ve benzerleri görmez.

Erdoğan düşmanlığını takıntıya dönüştürmüş çakma liberaller, resmi ideolojinin açtığı alan içinde “solculuk oynayan” sakallı bebekler, “ikinci cumhuriyet” düşüncesinden “birinci cumhuriyet” paranoyalarına kesin bir dönüş yapan kötü kalpli akademisyenler, “Tayyip gitsin de, ne olursa olsun” düşüncesiyle soluğu PKK televizyonlarında alan beşinci sınıf gazeteciler...

Ülkeyi Şubat krizinden çıkarıp, “gelişmiş ekonomiler” arasına sokan bu muhafazakar hükümetin, hem laikliği kurumsallaştırdığını, hem de çatırdama eşiğindeki Cumhuriyet’in ömrünü uzattığını bir türlü teslim etmezler.

Şunu demek istiyorum:

Sabah akşam “laiklik” diye bağırarak bir şey elde edemezsiniz.

Hükümeti sandıkta alt etmenin yollarını arayacaksınız ve bulacaksınız.

Eski alışkanlıklarla dönüp askere bakmak, bir “hesap bozucu” olarak terör örgütünden medet ummak, “darbe” gibi netameli konulardan uzak duran askere “Paşa” (“Paşa” köpek ismiymiş) ve “Al o kilimi de, nereye serersen ser...” diye hakaret etmek, işsiz başyazarları “toplum önderi” yerine koyup örgüt kanallarında hükümete küfrettirmek murat ettiğiniz sonucu almanıza yetmez... Yetmeyecektir.

Çalışacaksınız...

Çok çalışacaksınız...

Hükümeti eleştirmek istiyorsanız, bunu “icraatlar” üzerinden yapacaksınız... Durup durup “kof kabadayı”, “sefil”, “zavallı” diye ünlemeyeceksiniz.

Orduyu ve generalleri eleştirmek istiyorsanız, bunu da “görevler” üzerinden yapacaksınız.

Eleştiriyle terbiyesizliği birbirine karıştırmayacaksınız.

Hükümetler elbette eleştirilir...

Eleştirilmelidir de.

Bir general görev kusuru işlediğinde, kamu adına denetim yapan medya tarafından sorgulanır.

Sorgulanmalıdır da...

Darbe yapan generallere teşekkür kuyruğuna gireceksin, “Varolasın, sağolasın kahraman Türk ordusu, bize bugünleri yaşattın” diye serenat yapacaksın, parlamentonun emrinde olduğunu söyleyen generallere, sırf hediye kilim aldı diye “köpek”, “al o kilimi de, bilmem ne...” diye hakaret edeceksin.

Delikanlılığı da elden bırakmayacaksın...

HAMİŞ:

Sen önce şu “Operada mescit”, “tesettür plajı”, “Müslümanlar ve Kürtler” meselesinin hesabını ver. Çoluğu çocuğu üzerime salma... Madem kelimelere dans ettirme becerisine sahipsin, şu “geç kalmış Kemalist” psikolojisinin” nerden icap ettiğini anlat. Ayrıca Kürt kimdir, Müslüman nedir? Müslümanlık Türklerin inhisarındaysa, Kürtler hangi dine mensuptur? Bize öğret...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi