Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Nerede yaşıyor bu arkadaş?

Nerede yaşıyor bu arkadaş?

Haluk Koç’u severim... Konuşulabilir, yarenlik edilebilir bir CHP’lidir. Ketum ve munkabız değildir. Meramını dosdoğru anlatma becerisine sahiptir ve esprilidir.

Fıkralı yanıtlarını pek severim...

Nasrettin Hoca ve İncili Çavuş fıkralarıyla hükümeti zor durumda bırakmışlığı vardır.

Gerçi, her “fıkralı yanıt”, muarızına birkaç puan daha yazdı ama kabahati Haluk Koç’ta aramamak lazım.

Belki de fıkranın adaptasyonunda ve bağlamında sorun vardı...

Bizi “fıkralı muhalefet” gerçekliğiyle tanıştıran değerli hekim Haluk Koç, bir ara gözden kayboldu.

Daha doğrusu, gözden düştü.

Parti içinde muhalefet bayrağını ilk açanlardandır.

Baykal’a karşı aday oldu, kaybetti.

Kılıçdaroğlu döneminde de “muhalefet eder gibi” yapmıştı ama bunda da sebat edemedi.

Baykal’ın CHP’sini Kemalizm konusunda yetersiz buluyordu. Partiyi iktidara taşıyacak sihirli formül, “daha çok Kemalizm, daha çok aydınlanma felsefesi”ydi...

Zaten, Baykal’a karşı da, “daha çok Kemalizm” vaadiyle aday olmuştu.

Kaybedeceğini bilseydi, CHP’deki problemin “Kemalizm fazlalığından” kaynaklandığını mı düşünürdü?

Doğrusu şu bence:

Bütün problemleri “Kemalizm eksikliğine” bağlayan Haluk Koç’ta bu tutku (“Kemalizm tutkusu”) yama gibi duruyor. Yani, “kadrosuzluktan” öyleymiş gibi görünen değerli hekim, üslubu, tavrı ve söylemiyle, insanda Kemalistmiş duygusu uyandırmıyor.

Bir Nur Serter kararlılığı ve celadeti yok onda...

Birtakım hümanistik düşüncelerle çerçevelenmiş, “İnsanları sevelim, işimizi doğru yapalım, çevreye zarar vermeyelim, örnek vatandaşlar olalım” şeklinde özetlenebilecek, doktriner olmayan bir Kemalizm bu... Zararsız bir Kemalizm yani...

Peki, hayatının büyük bölümünü “başarılı ve örnek bir hekim” olarak geçirmiş Haluk Koç, süreç içinde başarılı ve örnek bir siyasetçi olabildi mi?

Hayır...

İşin “başarı” kısmını geçiyoruz. Ne oranda başarılı olduğunu, hem kendi nafile siyasi serüvenine, hem de partisinin durumuna bakarak kolayca söktürebiliriz.

Kendisi de, partisi de, siyaset adına büyük bir hayal kırıklığıdır maalesef.

İnsanda olumlu izlenimler bırakan Haluk Koç, örnek bir siyasetçi de olamadı ne yazık ki.

Partisinin bir numaralı adamı (Kemal Kılıçdaroğlu), “terör meselesi”nden bahisle, “Elimizi taşın altına koyalım, bu meseleyi çözelim, yapılabilecek ne varsa yapalım” çağrısı yaparken, kendisi Oslo kayıtlarından ekmek çıkarmaya uğraşıyor.

Haluk Koç’a göre, teröre teslim oluşumuzun altında, Oslo görüşmeleri yatıyor.

Devlet taviz verdiği için işler bugün bu noktadaymış, estek köstek...

Bunları, üstelik, yeni bir şeymiş gibi sunuyor...

İşin ilginç tarafı şu:

Haluk Koç’un “yeni ele geçirdim, işte ihanetin belgeleri” diskuruyla sunduğu kayıtlar, kimsenin ilgisini çekmedi.

Zaten deşifre edilmiş ve hakkında çok şey söylenmiş olduğu için, basın da pek itibar etmedi.

Mezkur kayıtlar, muhtemeldir ki, siyasi iktidarı zor durumda bırakmak amacıyla sızdırılmıştı ama bundan kazançlı çıkan yine siyasi iktidar oldu.

Haluk Koç bunları duymamış olabilir mi?

Hadi duymadı diyelim...

Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun terör örgütüyle müzakerelere “yeşil ışık” yakan açıklamalarını da mı duymadı?

Nerede yaşıyor bu arkadaş ve hangi partide siyaset yaptığını sanıyor?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Kekeç Arşivi