Faruk Çakır

Faruk Çakır

En iddialı nokta

En iddialı nokta

Türkiye’yi idare edenlerin en iddialı oldukları nokta, dünyayı saran ekonomik krize rağmen ülkeyi krize sürüklemedikleri yolundaki beyanlarıydı. Hemen her gün, “Dünya krizde, bizde kriz yok. Avrupa batıyor, biz rahatız. Bakın, şimdiye kadar borç dilendiğimiz IMF’e bile borç verir duruma geldik” diyerek övündüler.
Elbette ülkemizin krize sürüklenmesine sevinecek değiliz. İyi ki sürüklenmedi, hiç sürüklenmesin de. Ancak bu övünmeler ne kadar gerçekçi? Yoksa, en güvenilen ‘ekonomi dağları’na kar yağmak üzere mi?
İtiraz edilmesi gereken nokta şuydu: Elbette ekonominin ‘iyi’ olması önemlidir, ama her şeyi ekonomiden ibaret sayma hatasına da düşülmemeli. Diyelim ki ekonomimiz ‘bir numara’ ama öte yandan ahlâk ‘sıfırın altı’nda, gençlik tehlikede, aileler parçalanmış, alkol bağımlığı artmış... Böyle bir tablo karşısında “Ekonomi krize sürüklenmedi!” diye övünebilir miyiz? Övünemeyiz, övünmemeliyiz ve övünenleri de uygun bir lisanla ikâz etmeliyiz. Çünkü insanlığın birinci önceliği ‘mide’ değil, ‘kalp’ olmalı. Yani, bir tercihle karşı karşıya kaldığımızda “Ekmeksiz yaşarım, yaşarız; ama hürriyetsiz yaşayamayız” diyebilmeliyiz. Keşke, Türkiye’yi idare edenler hadiselere bu pencereden bakabilse...
Son günlerdeki vergi artışları ve zamlarla ilgili olarak bir gazetenin tercih ettiği haber başlığı şöyleydi: “Yanlış yönet, halka ödet.” (Sabah, 23 Eylül 2012) “İktidara yakın”lığıyla bilinen bir gazetenin bile bu başlığı tercih etmesi dikkat çekici değil mi?
Aynı gazetede yer alan bir yazıda da şöyle denildi: “Anlayacağınız faiz lobisinin ve Merkez’in yüksek faiz nedeniyle topluma verdikleri en son zarar, akaryakıt ve içkinin vergisini artırmak oldu. Negatif dışsallıkları olan akaryakıt ve içkinin vergisini artırmanın, faiz lobisinin ve merkezin yüksek faiz nedeniyle topluma verdikleri zararı telafi etmeyeceğini hemen belirtelim.” (Süleyman Yaşar, Sabah, 23 Eylül 2012)
Benzer bir değerlendirme de Taraf’ta yer aldı: “Bir kez daha ‘zamla açık kapatma’ programı ile karşınızdayız... (...) Kısaca, ‘bütçe açığı varsa, gelsin dolaylı vergiler’ olarak özetlenebilecek programı, yıllardır ‘içki, sigara, benzin, otomobil, cep telefonu’ gibi ağır toplarda yapılacak ‘Özel Tüketim Vergisi’ artışı kurtarıyor, gündemde tutuyor... (...) Tüm sorumluların birbirini suçladığı bir ekonomide ne ‘bütçe açığının Türkiye’ye özgü temel nedenlerini çözecek yapısal düzenlemeler’’ konu ediliyor, ne de ‘en adaletsiz vergi olan dolaylı vergilere dayalı bir ekonomi’den vazgeçiliyor. Bir şekilde tüm iktidarlar sıkışınca zam yapmayı çok seviyorlar.” (Murat Çetin, Taraf, 24 Eylül 2012)
Asıl tehlike ise, bütçeden silahlanmaya ayrılan payın giderek artması: “‘Silah araç gereç ve savaş teçhizatı’ kalemindeki verilere göre, Temmuz ayında 286.6, Ağustos’ta ise 197.8 milyon liralık harcama yapılmış. İki ayın toplamı 483.4 milyon lira. Peki bu rakam, yılın ilk ayında ne kadardı? Hatırlatıyorum: 202.8 milyon lira. İki ayda bütçeden silaha yapılan harcama, altı aylık harcamayı ikiye katlamış da geçmiş. Sadece Temmuz ayındaki silah harcaması, Ocak-Haziran toplam harcamanın 84 milyon lira üzerinde. (...) Güvenlik ve silah harcamaları hızla tırmanan bir bütçeden, adalet ve eğitim adına umutlu olamayız.” (Çiğdem Toker, Aksam, 23 Eylül 2012)
Zamları, enflasyonu, büyüme hızını bir şekilde telafi etmek mümkün; ama silahlanmaya ayrılan payın giderek büyümesi can sıkıcı. Devam eden bu kavgadan en fazla silah tüccarları ve ‘ifsat şebekeleri’ kârlı çıkıyor. Dün de böyle olmuştu, bugün de böyle olduğu görülüyor. Ülkemizin bu fasit daireyi kırması, bu çemberden ve bu tuzaktan kurtulması lâzım. Bunu başarabilirsek, sıradaki tuzakları da kolayca aşabilme imkânı doğar.
Türkiye’yi idare edenlerin en iddialı oldukları ekonomi noktasındaki bu olumsuz gelişmeler, “önce ekonomi” demenin yanlışlığını bir defa daha göstermiş oluyor. Keşke “önce hak, hukuk, adalet, demokrasi” demeyi öğrenebilsek... Ve keşke yöneticilerden de bu mesajların duyulmak istendiği ifade edilse. Keşke, öncelik ekonomiden ziyade; adalet, ahlâk, insaniyet, eğitim, aile, gençlik gibi konular olsa...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Faruk Çakır Arşivi