M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Takva

Takva

Kur’an-ı Kerim’de takva ile ilgili kırk kadar ayet bulabilirsiniz.

Bu ayetlerin bir kısmı doğrudan, bir kısmı da dolaylı olarak takva’dan bahseder.

Bu sınırlı sütunda hepsini zikretmemiz tabii ki mümkün değil.

Bu yazımızda, sadece takva ile ilgili yaygın ama yanlış bir algıdan söz edeceğiz.

Müslümanların çoğu, takva denince hep bilinen ibadetleri hatırlar.

Bunlar; namaz, oruç, hac, zekat’tan ibarettir.

Sanki takva, sadece bu ibadetlerde var, zannedilir.

Ancak, iş sanıldığı kadar basit ve küçük değildir.

***

Bilinen bu ibadetlerin dışında takva, acaba neden gündeme gelmez?

Mesela, alış-verişimizi yaparken takva hiç aklımıza gelir mi?

Müslüman kardeşimize buğz ettiğimizde takva’yı düşünür müyüz?

Takva, aslında tam bir “sorumluluk bilinci” dir.

Bu bilinç, insanı zararlı şeylerden korur.

Kötülüklerden, haramlardan, günahlardan sakındırır.

İnsanla arasına engeller koyar.

Zaten, takva kelimesinin lügat manası da budur.

Takva: “Biri diğerine zarar veren iki şey arasına engel koyarak zarar göreni zarar verenden korumaktır.”

Bu koruma, sadece bildiğimiz ibadetlerle olmaz ki?

Bildiğimiz ibadetler diyorum, çünkü ibadet deyince biz sadece namaz, oruç, hac, zekat biliyoruz.

İbadet, bunlardan ibaret değil ki!

İbadet, her alanı kapsayan Allah’a kulluğun genel adıdır.

Dolayısıyla, bildiğimiz ibadetlerin dışında; muamelat, mücazat, ukubat, ahlak gibi, insanın hayatı boyunca karşılaştığı her alan, her söz ve her eylemde var olan bir kulluktan söz ediyoruz.

İşte, bu ibadet bilincini ayakta tutmaya, sorumlu davranıp gereğini yapmaya “takva” diyoruz.

Ama, nedense biz, bu kadar geniş takva’yı özel bir odaya hapsedip genel davranışlardan uzak tutuyoruz.

***

Takva’yı uzak tuttuğumuz eylemlerimizden bazılarını sayalım mı?

Mesela:

İnsanları üzen bir davranışımız olduğunda…

Karşımızdaki insana zarar verdiğimizde…

Bir malı, onda olmayan özellikleri sıralayarak satarken…

Yerine getiremeyeceğimiz bir sözü vaad ederken…

İnsanlara yanlış veya gerçek dışı bilgi verirken…

Birine söz verdiğimiz bir şeyi, daha fazla para verdiği için başkasına satarken…

Kendi nefsini başkalarından üstün görürken…

Fakir fukaraya, garip kimsesize hor bakarken…

Yardıma muhtaç olanlara gücü yettiği halde “Allah versin” derken…

İnsanların gelip-geçtiği yaya yoluna arabasını park ederken…

Su birikintisine doğru aracını hızla sürerek insanları ıslatırken…

Puanı düşükken yüksek puanlıların önüne geçerek iş sahibi olurken…

Para, hatır, torpil vs. gibi maddi-manevi güç kullanarak haksız kazanımlar elde ederken…

Velhasıl, dünya hayatının her alanında ve her döneminde karşılaştığı olaylarda, acaba hiç takva aklımıza geliyor mu dersiniz?

Yoksa, bunların takva ile ilgisinin olmadığını mı düşünüyoruz!

***

Şurası bir gerçek ki, takva hayatın tümünde mevcuttur.

İslam, hayatın tümünde var olan bir din olduğuna göre, takva da tümünde var olacaktır.

Takva, imanın bir tezahürüdür.

İman nerede ise, takva da oradadır.

Rasulüllah (s.a.s) efendimiz, takva’nın yerini gösterirken eliyle kalbine işaret buyurmuştur.

Nitekim, iman da kalptedir.

Müslim’in Sahih’inde nakledilen bir hadis-i şerif bize bu konuda ışık tutar:

“Birbirinize haset etmeyiniz! Kendiniz almak istemediğiniz halde diğerini zarara sokmak için bir malı methedip fiyatını artırmayınız! Birbirinize buğz etmeyiniz! Birbirinize yüz çevirip arka dönmeyiniz! Sizden bazılarınız diğer bazılarınız üzerine alışverişe girişmesin! Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz! Müslüman müslümanın kardeşidir. Müslüman müslümana zulmetmez. Yardıma muhtaç olduğu zaman da, onu yalnız ve yardımcısız bırakmaz. Onu hor ve hakir görmez. Takva işte budur/buradadır.”

Rasulüllah “takva işte buradadır” sözünü üç defa tekrarladı ve her defasında eliyle göğsüne işaret etti.(Müslim,Birr,32).

Sonuçta, bütün ameller takva ile değer bulur.



twitter.com/parlakturk
facebook.com/vaktulemin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
M. Emin Parlaktürk Arşivi