Yasin Doğan

Yasin Doğan

Felaketin büyüklüğü görüldükçe iyimserlik artıyor!

Felaketin büyüklüğü görüldükçe iyimserlik artıyor!

Bir iki ay önce "AK Parti kesinlikle kapatılacak" diye ahkam kesen kesimler giderek düşüncelerini değiştirmeye başlıyorlar. Bu değişiklik, sürecin "kapatmama"yla neticeleneceğine yönelik bir kısım gelişmelerin ortaya çıktığından ve bunun iyimser bir hava üretmesinden kaynaklanmıyor. Elbette kamuoyu algısı, konjonktür, genel gidişatın doğurduğu psikolojik atmosfer bu kanaat üzerinde etkili olmaktadır. Ama asıl etken, kamuoyunun kanaatlerini mecburen iyimserliğe dönüştüren bazı gerçeklerdir. Gerçek duruma yaklaştıkça insanoğlu daha makul düşünmeye başlıyor, hisler ve öngörüler daha rasyonel bir çizgiye kayıyor. Karamsar olacağımız senaryoları görünce, iyimser olacağımız neticeyi daha çok istemeye başlıyoruz.

AK Parti'nin kapatılmasını siyaseten isteyen, ama bunun doğuracağı olumsuz sonuçları da çok iyi bilen bazı kesimler, süreç sona yaklaştıkça bu olumsuzluklarla nasıl baş edileceğini, bu olumsuzlukların ne kadar büyük bir fatura ortaya koyacağını daha iyi düşünmeye, hesaba katmaya başlıyorlar.

AK Parti'yle siyasal rekabet içinde baş edilemeyeceğini düşünen CHP yandaşı kesimlerin hâlâ hızlı bir kapatma taraftarı olduğu biliniyor. CHP'li olmadığı halde laiklikle ilgili üretilen vehimlerin tesiri altında kalanlar ise bu sonucun endişe duyulan olumsuzlukları daha fazla arttıracağını anlamaya başlıyorlar.

Bu yüzden son günlerde AK Parti'nin kapatılmayacağını düşünmeye başlayanların oranı, AK Parti'nin kapatılmamasını isteyenlerin oranının üzerine çıkmaya başladı.

Herkes, bu durumun sayısız olumsuzluklar üreteceğini düşünüyor. Sayılan gerekçeler çok fazla, ama bazıları şöyle özetlenebilir:

- AB süreci kesilir, bir daha başlayıp başlamayacağı bilinemez.

- Reformlar durur, değişim-dönüşüm gündemden kalkar.

- Siyaset, demokrasi ve hukuk anlamsızlaşmaya başlar.

- Merkez sağ siyasetin içi boşalır, siyaset denklemi tamamen alt üst olur.

- Demokrasi ciddi bir yara alır, halkın siyasete duyduğu güven sarsıntı geçirir.

- Milli iradenin ve halkın tercihlerinin değersizleştirildiği bir dönem başlar.

- Sivil siyaset yerini vesayetçi, dayatmacı anlayışlara bırakır.

- İstikrar kaybolur, kaos ve kriz günleri geri döner.

- Ekonomik tüm dengeler bozulur, Türkiye fakirleşir, büyük zorluklarla sağlanan mali disiplin ve ekonomik istikrar altüst olur.

- Enflasyon ve faizler yükselir, ihracat azalır, uluslararası sermaye girişi geriler, yatırımlar durur.

- Uluslararası itibarımız sarsıntı geçirir, kınanan, horlanan bir ülke durumuna geliriz.

- Uluslararası ilişkilerdeki etkinliğimiz sıfıra iner, Kıbrıs sorunundaki ve Ermeni tezleri karşısındaki gücümüzü kaybederiz.

- Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da etnik siyaset karşısındaki alternatifler anlamını yitirir, yerel seçimlerde tablo tamamen değişir.

- Kürt meselesinde ümidi kalmayan kesimlerin devletle bağı zayıflar, ayrılıkçı hareketler istismar edecekleri bir siyasi iklim elde ederler.

- Terör örgütü, arzu ettiği bir atmosfer yakalar.

- Irak, Kuzey Irak, İran denklemindeki olumsuz gelişmelere karşı Türkiye'nin siyasi gücü ciddi şekilde azalır.

Hepsinden önemlisi, sayılan olumsuzluklardan daha kötü olan, ortaya çıkacak belirsizlik, kaos ve krizin nereye kadar uzanacağının kestirilmemesidir. Karanlık bir tünele gireceğimiz kesin, ama bu tünelin ne kadar uzun olduğu veya bir çıkışının olup olmadığı kestirilemiyor.

Türkiye gibi önemli bir ülkeyi bu kadar büyük bir belirsizlikle karşı karşıya bırakmak daha ürkütücü görünüyor.

Bu yüzden felaketin büyüklüğü, iyimserliğin şiddetini artırıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yasin Doğan Arşivi